Pay me tradutor Turco
7,651 parallel translation
That was a woman who wants to pay me $ 5,000 to have sex with her for the weekend.
Arayan kadın hafta sonu onunla seks yapmam için bana 5000 Dolar ödemek istiyor.
Call it what you like, but you and your flock are safe as long as you pay me what's due.
Ne isim verirsen ver önemli değil. Ama ödememi yaptığınız sürece sen ve sürün güvende olursunuz.
How about this... you just figure out how to pay me what you owe me by tomorrow at noon.
- Buna ne dersin? Yarın öğlene kadar bana olan borcunu nasıl ödeyeceğini bul.
And if you don't like it, pay me what you owe me, or this farm and your lives are mine.
Eğer hoşuna gitmediyse bana olan borcunu öde. Yoksa bu çiftlik de siz de benim olursunuz.
So, now all that's left is for you and your mommy to pay me...
Şimdi geriye bir tek senin ve annenin borcunuzu ödemeniz kaldı.
You don't pay me enough.
- Bana yeterince para ödemiyorsun.
But she's gonna pay me a lot of money to keep quiet while I decorate her house.
Ama evini dekore ederken sessiz kaldığım için, bana bayağı bir para ödeyecek.
Said they'd pay me two K to avoid your warehouse last night.
Depolarına uğramazsam, 2 bin vereceklerini söyledi.
Okay, I'm giving 10 on your behalf, and you'll pay me back tomorrow.
Tamam, senin yerine 10 koyuyorum, yarın bana geri ödersin.
If you don't pay me back by tomorrow... you go and buy a pair of nice thongs, put on some makeup, since you're rather pale.
Eğer yarına kadar bana ödeme yapmazsan git ve kendine güzel bir tanga iç çamaşırı al solgun görünmeyi tercih ettiğinden, biraz da makyaj yap.
- No. You will pay me in cash.
Nakit olarak ödeyeceksin.
And it'll take you an eternity To pay me back.
Ve bu borcu sonsuza dek ödeyeceksin.
Look, you have to help me fix this or they won't pay me and I'll have to speak to Grandma again and the bride might hit me and you'll have ruined a marriage in less than a day!
Bak, bunu düzeltmeme yardım etmelisin. Yoksa paramı ödemezler, tekrar büyükannemle konuşmak zorunda kalırım gelin bana vurabilir ve bir evliliğin içine etmiş olursun!
And she said She'd be happy to pay me some other way.
Sonra da başka şekilde ödemekten mutluluk duyacağını söyledi.
You don't need to pay me back.
Bana bir şey ödemene gerek yok.
- They pay me to! - Who?
- Bana para ödüyorlar.
You think you pay me enough to spend it in two places?
Birden fazla yere harcayabileceğim kadar çok mu maaş verdiğini sanıyorsun?
- Pay me!
- Ödeyeceksin lan!
And you wouldn't even have to pay me back by letting me use your barn and your horse tomorrow night for a live nativity scene, which you would all have to be in.
Ve bana para vermenize bile gerek kalmaz çünkü yarın gece hepinizin oynayacağı gerçek bir İsa'nın Doğuşu için ahırınızı ve atınızı kullanmama izin verirsiniz.
But you'll still pay me, my friend.
Yine de paramı ödeyeceksin dostum.
How... how will you pay me?
Bana nasıl ödeme yapacaksın?
They pay me money to use satellite.
Uyduları kullanmak için para verdiler.
Oh, and another good thing - - my new job's gonna pay me even more... frequently.
Ha bu arada bir güzel şey daha.. yeni işimde daha sık para ödeyecekler bana.
You'll pay me ten times what you normally pay.
Normaldeki ödemenin on katını ödersin.
You tell me we need to pay $ 50 to enter the country.
Ülke girişi için 50 dolar alıyoruz dediniz.
With you like this and me unemployed, we won't be able to pay the rent.
Senin, benim ve bunun gibi işsizler, bizler kiramızı ödeyemeyeceğiz.
Uh, I was always helping my friends meet girls, and one time my buddy asked me to help him on the side, said he'll pay.
Bir keresinde bir arkadaşım yardım istedi, parasını veririm dedi.
Seems to me one little puppet is a small price to pay to learn all the secrets of the universe.
Pekala Yol Köpekleri, büyük mavi öküze verilecek 5 dolar param var cebimde.
Trust me. I had my fair share of bullies at school.
İnan bana okuldaki kabadayılardan payıma düşüne aldım ben de.
So, unless you want to pay for it, will you please help me get this thing out of the room before the fucking maid comes back?
Sen ödemek istemiyorsan yardım et de şunu hizmetçi gelmeden çıkaralım şurdan.
You don't expect me to pay sight unseen.
Görmediğim bir şey için benden ödeme bekleme.
He assured me and I'm certain he will pay you as promised.
Bana güvence verdi ve eminim söz verdiği gibi ödeyecektir.
Everyone pay attention to me.
Herkes dikkatini bana versin.
I just want my privacy back, so I can finish writing my tell-all memoir, so everyone will pay attention to me again.
Sadece biraz rahat bırakılmak istiyorum, böylece biyografimi yazmayı bitirebilirim. O zaman herkes bana kulak verebilir.
One of his entourage asked if we wanted to go and meet him and visit his training camp, so I went with a few other people and he didn't really pay any attention to me.
Arkadaşlarından biri, istersek kampına gidip onunla tanışabileceğimizi söyledi. Ben de diğer insanlarla gittim, ama bana pek ilgi göstermedi.
My father... His will was to ask me not to ask you to pay back the loan.
Babam size verdiği borcu geri almamamı vasiyet etti.
But when I straw-polled a few people in the hall to see whether there was any truth to the rumour that you might be digging around on behalf of a certain young journalist, not a single person... a single person was prepared to tell me that was crazy thinking.
Ama burada bir kesin bir genç gazeteci adına araştırma yapıp yapmadığına dair dedikoduların gerçeklik payı var mı yok mu diye kamuoyu yoklaması yaptığımda bana çılgınca düşündüğümü söylemeye hazırlanan tek bir kişi bile yoktu.
They could have people come after me or any of their third-party partners. You know, they work closely with a number of other nations. Or, you know, they could pay off the triads.
... insanlar benim veya üçüncü şahısların peşine düşebilir malum, birtakım ülkelerle de yakın temasta çalışıyorlar veya mahkemelere para yedirebilirler, herhangi bir ajanı kullanabilirler...
Pretend that you're having fun - or pay for me to go to college.
Eğleniyormuş gibi yapın ya da üniversite paramı ödeyin.
Let me pay for these, first.
Önce şunların parasını ödeyeyim de.
You, me, here, no pay.
Sen, ben, burada, para yok.
You're waiting for me to pay up for this grand sacrifice that you made for our family.
Ailemiz için yaptığın büyük fedakarlığın karşılığını ödememi bekliyorsun.
I pay on time, I pay well, and yet your firm wanted to drop me.
Zamanında ödedim, iyi ödeme yaptım,... ama şimdi şirketin beni attı.
Allow me to explain the science behind micro-pay freemium gaming.
İzin verin, size kısmi ücretsiz oyunlardaki ödeme sisteminin ilmini açıklayayım.
~ I use a pay phone, I put on an accent. ~ Have you got any idea... ~ Just listen to me!
- Ankesörlü telefon kullanıp, aksanımı değiştiriyorum
I kept telling you this case was gonna pay off for me.
Sana bu davanın işime yarayacağını söylemiştim.
And then, the next day, I escaped, but not before I made him pay for what he did to me.
Sonraki gün kaçtım ama bana yaptıklarını ödetmeden gitmedim.
Come to pay you back for that shiner you gave me.
Bana verdiğin morluğun bedelini ödemenin zamanı geldi.
I used the same lawyer my mom hired to declare me native American so she didn't have to pay for parking at the casino.
Annemin gazino park yerine para vermemek için beni Amerika'nın yerlisi ilan ettirdiği avukatı tutmuştum.
Listen to me, Ray. I don't know how much time we have, so you need to pay attention.
Beni dinle Ray, ne kadar vaktimiz olduğunu bilmiyorum o yüzden beni dikkatli dinle.
Work for me to pay off your debt and protect your family.
Benim için çalışıp ödemeni yapar bu sırada aileni de korursun.