Perfectly fine tradutor Turco
537 parallel translation
She's perfectly fine. So, why isn't she waking up?
İyiyse neden uyanmıyor?
President Joo's completely recovered now, and he's perfectly fine.
Başkan tamamen iyileşti.
She was perfectly fine... but she just wouldn't wake up.
İyiydi ama uyanmıyordu.
Seeing how she's sleeping so peacefully... she seems perfectly fine to me.
Uyumasına bakılırsa iyi olacak gibi.
She definitely fell. But why is she perfectly fine?
Düştüğüne eminim, nasıl sağ salim kalkabildi?
I ask you a perfectly fine question and all you say is "Watson, get your hat and coat."
Ben sana son derece güzel bir soru soruyorum ve senin tek söylediğin "Watson, şapkanı ve ceketini al."
Cesira, don't act like a child, I'm perfectly fine.
Cesira, çocuk gibi davranma. Ben gayet iyiyim.
I'm perfectly fine.
Çok iyiyim.
And I will do perfectly fine without your services.
Sana inanmıyorum hizmetine ihtiyacım var.
- Yes, dear, perfectly fine.
- Evet, canım, çok iyiyim.
She was perfectly fine.
Durumu çok iyiydi.
Why, he's had those medications before, and he's come through perfectly fine.
O tedaviyi daha önce de gördü, ve tamamıyla iyileşerek sıyrıldı.
It's perfectly fine out here.
Burası harika bir yer.
I'm perfectly fine.
Ben çok iyiyim.
I feel perfectly fine.
Kendimi çok iyi hissediyorum.
I'm perfectly fine.
Ben gayet iyiyim.
No, look, it's perfectly fine.
Üzülme, bak tam uygun.
I'm perfectly fine.
Gayet iyiyim.
No, I'II be perfectly fine.
Hayır, kesinlikle iyi olacağım.
What happens if the Outlaws prove that you're perfectly fine?
Ya, sağlığının mükemmel olduğunu kanıtlarlarsa ne olacak?
It is perfectly fine.
Son derece uygun.
When I ran into you, you seemed just perfectly fine.
Sana rastladığımda gayet iyi görünüyordun.
- He's perfectly fine.
- Çok iyi.
Is it...? It's perfectly fine. In fact, all of you are now in excellent health.
Sıvı, Dünya kaynaklı hafif bir biranın... sentethol kopyası, Yüzbaşı Duffy'nin sipariş ettiğinden.
That's perfectly fine, because this is unlike any baby food you've ever tasted. It's all natural. It's homemade.
- Bence sorun yok ama bu mama diğer mamalara benzemez, tamamen doğal ve ev yapımıdır.
My name is not Clear, and I'm perfectly, perfectly fine.
Adım Clear değil ve durumum gayet iyi.
She's perfectly fine.
Hiçbir şeyi yok.
What do you mean? She's perfectly fine.
Ne demek istiyorsun?
Dad is perfectly fine.
Babam gerçekten çok iyi.
mommy... they're good... they're good, they're perfectly fine.
Anne. İyiler, iyiler, mükemmeller.
You hang this outside the window for 20 minutes, it's perfectly fine.
Bunu 20 dakika dışarıya asarsın canavar gibi olur.
No, okay. It's perfectly fine.
Hayır, sorun yok.Gerçekten yok.
But I feel perfectly fine otherwise.
Ama bunun haricinde kendimi çok iyi hissediyorum.
I may be perfectly fine tomorrow.
Yarın tamamen iyi olabilirim.
- But then, a few years later, they're perfectly fine.
- Ama ardından, birkaç yıl sonra, tamamıyla iyi olurlar.
Yes, everything is perfectly fine.
- Evet, her şey yolunda.
I think it looks perfectly fine.
Bence gayet güzel duruyor.
I'm feeling perfectly fine now.
Artık gayet iyi hissediyorum.
- It's perfectly fine.
- Dert etme.
But I wish you wouldn't continue. I'm perfectly fine.
Ama keşke ilgilenmeseniz çünkü Muazzam derecede iyiyim.
It's perfectly fine, isn't it?
O zaman hiç sorun yok, değil mi?
Now, honey, I told you before, he's perfectly fine...
Daha önce de söyledim ya canım, bir şeyi yok...
I think the university is a perfectly fine place... To twist innocent young minds over to my point of view, don't you agree?
Sence öyle değil mi?
Besides, I feel perfectly fine.
Üstelik, kendimi gayet iyi hissediyorum.
- I am perfectly fine.
- Gayet iyiyim.
Oh, no, I'm perfectly fine.
- Yok canım. Ben gayet iyiyim.
And I am a government official, after all, so everything's going to be perfectly fine, okay?
Hem zaten ben hükümet görevlisiyim,... bir sorun olmaz.
No. Perfectly fine. Sometimes it comes on.
- Televizyonda Shakespeare yok da ondan.
- I'm fine, perfectly fine.
- İyiyim. Çok iyiyim.
Well to be perfectly honest, I'm not so fine.
Dürüst olmak gerekirse o kadar iyi değilim.
And that caused me to bust a perfectly good bottle of fine Kentucky red eye.
Bu yüzden bir şişe en iyisinden Kentucky ateşsuyum kırıldı.
fine 29309
finestra 16
fine thanks 17
fine by me 171
fine with me 135
fine then 58
fine work 18
perfecto 44
perfect 4495
perfectly 231
finestra 16
fine thanks 17
fine by me 171
fine with me 135
fine then 58
fine work 18
perfecto 44
perfect 4495
perfectly 231