English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ P ] / Put him down

Put him down tradutor Turco

1,191 parallel translation
- No, put him down here.
- Hayır, onu buraya koy.
You should put him down.
Öldürün gitsin.
He can't put him down!
Onu yere indiremiyor!
Put him down.
Yere koy.
Put him down and told him where you were, and went out.
Onu aşağı indirip bulunduğun yeri söyledim. O da gitti.
Put him down, baldy!
Bırak onu, keltoş!
Put him down.
Öldürün.
No matter how you put him down...
Onu ne kadar reddedersen et...
I just put him down for a nap.
Yeni uyuttum.
MaIa, put him down.
Mala, onu yere bırak.
Yeah, I'll put him down, Dude.
Evet, onu bırakacağım Ahbap! Dikkat!
I'd like your permission to put him down.
Onu düşürmek için senden izin istiyorum.
Annie, can I have your permission now to put him down?
Annie, onu öldürmem için iznine ihtiyacım var?
I think we should put him down.
Bence onu vurmalıyız.
What did you ever do but mock him and put him down?
Sen onunla alay edip, yere çalmaktan başka ne yaptın söyler misin?
'He'd have good days and bad days'and on the bad days I just never put him down.'
İyi ve kötü günlerimiz olacaktı ve kötü günlerde onu asla yüz üstü bırakmadım.
OK, Robot, put him down.
Tamam, Robot, onu yere indir.
Warren, put him down!
Warren bırak onu
But Sheridan chased him down and put him down so hard the guy didn't get up for three days.
Ama Sheridan adamı takip etti ve öyle bir benzetti ki adam üç gün yağa kalkamadı.
- Put him down.
- Yatırın.
Never mind. Put him down as 7 : 38.
Boşver, 07 : 38 yaz.
Put him down.
Onu yere koyun.
So because a man is old, because he has a few eccentricities, you're ready to put him down like a lame horse, is that it?
Bir adam yaşlı ve birazcık garip diye onu sakat bir at gibi öldürmeye hazırsınız, değil mi?
Put him down!
Onu yere indir!
He's taken human life. The mission will be to put him down.
O insan öldürdü.
- It's okay for you to put him down.
- Senin onu küçümsemen normal ama.
Uh, put him down, I'll get some bedding.
Sen onu götür George, Ben de yatağını hazırlayayım.
I put him down because I had to.
Onu yere serdim, çünnkü yapmam gerekiyordu.
Mr. IKornberg, I said put him down right now!
Bay Kornberg, onu derhal indirin dedim!
Why don't you go put him down for a nap?
İşte seninkilerden biri burada.
Your choices are either to let the disease run its course... which is very painful for the animal... or to put him down.
İsterseniz ya hastalığın sonuna kadar ilerlemesine izin verebilirsiniz ama hayvan için çok acı vericidir..... ya da hayatına son verebilirsiniz.
Put him down.
Dikkat. Onu asagiya koy.
Put him down.
Onu yere koyun!
If he starts talking about his family... I want you to put your arm around him... tell him the same shit... went down on you, you understand me?
Eğer o ailesi hakkında konuşmaya başlarsa senden kolunu ona doğru uzatmanı ve ona aynı bokun seni de mahvettiğini anlatmanı istiyorum.
You got him, man. Put it down.
Onu yakaladın, silahını indir.
They would hang him upside down and put an ant nest over his face until he lost consciousness.
Onu, bilincini kaybedene dek başaşağı asıyorlar ve yüzüne de karınca yuvası koyuyorlardı.
- I want him put down.
Onu öldürün.
And they're coming after him because he helped somebody put a nickel down on the Patriots.
Sonra bu adamın peşine düşüyorlar birinin Patriots'a iki kuruş yatırmasına yardım etti diye.
Hey, can you get him to put me down?
Acaba beni yere bırakmasını sağlayabilir misin?
- Put him the fuck down, Furlong.
- Otur yerine.
Okay, Flik, time to put ya down. Get him off me!
Tamam, Flik, seni indirme zamanı geldi.
Show him what I mean. You can put me down, man, but I'll not let go of this wheel so'till we meet in hell...
Beni indirebilirsiniz ama dümeni bırakmayacağım.
It's time to take off those pumps, put on those espadrilles you're so fond of- - which, by the way, aren't coming back ever- - kick down that door, and let him get used to the fact
Bu ayakkabıları çıkarmanın zamanı, ve onları espadriellerin üstüne koy. Sen onlara çok düşkünsün. Bu arada onlar tekrar moda olmayacak.
She just told him that to calm him down... and then put me on the shelf.
Annesi sakinleşmesini söyledi ve beni rafa kaldırdı.
Tell him if he doesn't put that thing away, I'll rip it off and shove it down his fuckin'throat!
Söyle ona şunu derhal içeri soksun, - Ne? Ne?
But I just couldn't seem to get him to put down that purple crayon.
Ancak mor kalemini bırakmasını sağlayamadım.
There I was. I put everything I had into saving this dumb-ass, low-life suicidal... that when he went down, it was like I wanted to go with him.
Bu aptal-kıçlı intiharcıyı kurtarmak için herşeyimi ortaya koydum... düştüğünde, onunla birlikte bende gitmek istedim.
All I had to do was put him down on the canvas.
Yapmam gereken tek sey onu tuvale cizmekti.
We finally calmed him down, put him to bed.
Sonunda onu sakinleştirebildik ve yatağa yatırdık.
- Yes. We slow him down for short periods and put him in the neuro ward.
Kısa süreli de olsa sakinleştirip psikiyatri bölümüne yatırdık.
You get on it. You'll go up, I'll bring the clone down and put the arm on him.
Siz çıkarken, klonunuzu aşağı indirip yakasına yapışacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]