English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ S ] / She didn't make it

She didn't make it tradutor Turco

286 parallel translation
I'm sorry, but she didn't make it.
- Vefat etti.
But she didn't make it.
Ama başaramadı.
She didn't like it, and when we got back she tried to make me give up tennis and play husband instead.
Bundan pek hoşlanmıyordu, döndüğümüzde tenisi bırakıp ona kocalık etmemi istedi.
But if she didn't make it, she said... "Remember me."
Ama olur da başaramazsa, dedi ki... "Beni hatırla".
SHE DIDN'T MAKE IT.
Nan Adams. Yaşı, 27.
She didn't make it.
Gelmedi.
Probably just as well she didn't make it this far.
Herhalde o da bu kadar ileri gidemezdi.
She didn't want me to leave home. She thinks I can't make it on my own.
Evden ayrılmamı istemiyor çünkü kendi başıma idare edemeyeceğimi sanıyor.
It didn't make any difference because she saw the women anyway.
Bu hiçbir işe yaramadı. Çünkü onları görmeye gitmişti.
No, she didn't make it.
Başaramadı.
If your wife didn't work, she could make it... more attractive.
Eşin çalışmasaydı burayı daha cazip bir hale getirebilirdi.
I was almost sorry she didn't make it.
Başaramadığına neredeyse üzülecektim.
We'll tell Taggart she fell out of that truck while it was moving and didn't make it.
Taggart'a kızın hareket halindeki kamyondan düşüp öldüğünü söyleriz.
We are not leaving her behind! She didn't make it.
- Hayır onu arkamızda bırakamayız!
He didn't make her life any better than it was when all she had was... me.
Annemin hayatını güzelleştirmiyordu, çünkü sahip olduğu her şey... Bendim.
She didn't make it.
Başaramadı.
Unfortunately, she didn't make it... because when the Lord called her to Him... he didn't even have a job.
Yazık ki bunu başaramadı. Çünkü Tanrı onu yanına çağırdığında Onun bir işi yoktu.
She didn't make a big deal of it.
İşi fazla büyütmedi.
No. The other horse, I'm sorry. She didn't make it.
Üzgünüm, başka bir at yok.
She didn't make it.
Yemeği o yapmadı.
She didn't make it.
O yapmadı.
- She didn't make it.
- O başaramadı.
- Yeah, and we were in water so somehow I survived and I started floating to the top in a seat but Georgia, she didn't make it.
Evet ve suyun içindeydik. Nasıl olduysa ben kurtuldum. Sonra bir koltuğun üzerinde sürüklenmeye başladım.
Would it make you feel any better if I told you that she didn't commit suicide, that I had her killed?
Acaba sana intihar etmediğini söylesem kendini daha rahat hisseder misin, sana benim öldürdüğümü söylesem?
She didn't make it.
Kurtulamadı.
She said I could sell my life story... make millions. I didn't do that. I stuck it out with you... come here.
Sana söylenmediği.
The way she talks, it's like she didn't even make a mistake.
Öyle konuşuyor ki sanki hiç hata yapmamış.
It didn't make any sense that she disappeared.
Kaybolmasına hiç anlam veremedim.
She didn't make it.
Kurtulamamış.
Violet, I saw how hard it was for your mother when she didn't make it.
Violet, annnen denedi ve başaramadı. Ve zor oldugunu ögrendik
She didn't make it too far.
Fazla yaşamamış.
She left you alive, but three other guys didn't make it.
Seni vurmadı, ama üç herifin icabına baktı.
She didn't make it out.
O disariya çikmadi.
There were days when even I didn't want to work and she would make me do it.
Demek istediğim onunla birlikte yaptığımız çalışmalara oynadığımız oyunlara bayılıyordu o.
How do I make them believe she didn't mean it? She ran over him without an "oops."
Adamın üzerinden geçerken aslında bunu yapmak istemediğine jüriyi nasıl ikna edeceğim?
- She didn't make it.
- Gelmedi.
So why didn't she make it?
Peki neden yapmadı?
I will replace Starla if she didn't make it on time.
Eğer Starla zamanında yetişemezse ben yerini alabilirim.
I didn't think she would make it.
Yetişebileceğini sanmıyordum.
I told him that our little girl was struck by a high fever. She didn't make it through.
Küçük kızımızın ateşlendiğini ve öldüğünü söyledim.
But then again, she's a super lady that has the currently ultimate EGF-127 engine tuned to the max instead of the planned reactor engine that didn't make it in time, so I guess that's the price we have to pay.
Bir kez daha hatırlatayım kızlarımız üretimi zamanında yetişmeyen reaktör motorlar yerine en üst seviyede çalışan süper EGF-127 motorlara sahip. Sanırım bu da ödememiz gereken bedel.
- She didn't make it, Jack.
- Başaramadı Jack.
That's because she didn't make it.
Giremediği için diyordu.
- She didn't make it.
- Başaramadı.
She didn't make it. Huh?
Kurtulamadı.
She got into Penn Station at 9 : 15, but didn't make it to her apartment... for an hour and a half.
Penn İstasyonu'na 21 : 15'de gelmiş ama bir buçuk saat evine gitmemiş.
I thought about what she said, but it didn't make much sense and it didn't seem to be working for her, in the first place.
Düşününce anladım ki, Bu sözler kendisine yardımcı olmuyordu.
She wasn't just turning pages, but beyond that we didn't know what to make of it.
- O sadece sayfaları çevirmiyordu ama bunun da ötesinde, bundan ne çıkaracağımızı bilmiyorduk.
The fact that she happens to be your mother didn't make it easier.
Onun annen olması da cabası.
Well, obviously, she didn't make it home in one minute.
Evet, açıkçası, 1 dakikada evine varamaz.
I didn't make her quit. I simply raised the bar of quality housework and she insisted on limboing under it.
Ben sadece ev işi kalitesinde çıtayı biraz yükselttim..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]