She knows nothing tradutor Turco
167 parallel translation
But I have a sister in the south, and she knows nothing of this.
Ama Güney'de kız kardeşim var ve bundan haberi yok.
- She knows nothing, sir. Nothing at all.
- Hiçbir şey bildiği yok efendim.
- She knows nothing.
- Kendisi hiçbir şey bilmiyor efendim.
One thing's certain. She knows nothing now, nothing at all.
Hiçbir şeyden haberi yok.
She knows nothing. She's a Briton.
O bişey bilmiyor.
She knows nothing.
Hiçbir şey bilmiyor.
She knows nothing of a grave out at the Mission Dolores?
Dolores Misyonu'ndaki mezardan haberi yok mu?
She knows nothing about these things.
Bütün bunlardan haberi bile yok.
She knows nothing.
O bir şey bilmiyor. Hiçbir şey.
- She cannot leave the court until... - She knows nothing, I tell you!
- Size hiçbir şey bilmiyor diyorum.
She knows nothing about it.
Kızın haberi bile yok doğal olarak.
She knows nothing.
Benden değil, hiçbir şey bilmiyor.
She knows nothing about the murders.
Cinayetler hakkında hiçbir şey bilmiyor.
She knows nothing.
O bir şey bilmiyor.
- She knows nothing about bread.
- Ekmekten anlamaz ki.
She knows nothing of us, or the Plan
Hakkımızda yada Plan hakkında hiç bilgisi yok.
He made me swear never to tell Sophie. She knows nothing.
Sophie'ye anlatmamam için yemin ettirmişti bana.
We have protected her. She knows nothing.
Onu çok iyi koruduk.
- She knows nothing. - "She knows nothing." Nothing?
- O hiçbir şey bilmiyor!
But Mr. Phelps, she knows nothing as yet of her brother's criminality.
Ama Bay Phelps, kardeşinin suçlu olduğunu henüz bilmiyor.
- She knows nothing...
— O bir şey bilmiyor...
She knows nothing either.
Hiçbir şey bilmiyor.
She knows nothing.
O bir şey bilmiyor!
Leave her alone. She knows nothing.
Onu rahat birak, hiçbir sey bilmiyor.
She knows nothing about this.
O bu konuda hiçbir şey bilmiyor.
She knows nothing.
Hiçbir şeyden haberi yok.
- I'm her sister. She knows nothing.
- Kız kardeşiyim.
- She knows nothing
- Birşey bilmiyor.
The other week he received a reply in which the Professor's wife says that on her husband's request, she has withdrawn from all commitments and that she knows nothing of the future destiny of the project.
Diğer hafta Profesör'ün eşinden bir cevap geldi. Kocasının isteği üzerine, bütün taahütlerini çekmiş. Ve bu projenin bir geleceğinin olmadığının farkında.
She knows nothing of our situation here or our discussion.
Konuştuklarımız hakkında hiçbir şey bilmiyor.
She knows nothing, Mr. Hand.
Bir şey bilmiyor Bay El.
She knows nothing about the blind.
Körlük hakkında hiçbir şey bilmiyor.
She knows nothing of my heart and less of my sleeping habits.
Kalbimdekiler ve uyku düzenim hakkında hiç bir şey bilmiyor.
You see, Paul desires his young bride to know she knows nothing of the real world.
Paul genç gelininin gerçek dünyayla ilgili hiçbir şey bilmediğini anlamasını istiyor.
"She knows nothing about the stock market".
Biliyordum. Yükseldi, değil mi? Yarın hisseleri sat.
She knows nothing more.
Fazla bir şey bilmiyor.
She knows nothing.
O hiçbir şey bilmez.
- She knows nothing.
- Bir şey bilmiyor.
Mrs. Buckman, she knows nothing.
Bayan Buckman hiçbir şey bilmiyor.
We know next to nothing about Brown, but... a woman knows, she makes it her business to know.
Brown hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz ama bu kadın biliyor. Bilmek onun işi.
You have a plucky daughter She's a child who knows nothing
Yaramaz bir kızınız varmış o sadece cahil bir çocuk bir şey bildiği yok!
She knows I'm right, and there was nothing else to do.
Haklı olduğumu biliyor. Yapacak fazla bir şey yok.
Knows nothing about her background, not even that she was in a robbery and let her boyfriend take the rap.
Geçmişi ile ilgili hiçbir şey bilmiyor. Soygunda olduğunu ve erkek arkadaşının suçu üstlendiğini.
"I am sure that'Stands With A Fist'knows that I am holding back... " but to her credit, she says nothing. "
Bekleyen Yumruk'un bir şeyler gizlediğimi bildiğinden eminim ama beni kendine borçlu bırakarak, hiçbir şey söylemiyor. "
Mother thinks I will have nothing more to do with him, but little she knows.
Annem onunla artık bir şeyimin kalmadığını düşünüyor ama bir şey bildiği yok.
She knows there's nothing.
Konuşacak birşey olmadığını biliyor.
She knows nothing.
O hiçbir şey bilmiyor.
She knows absolutely nothing.
Kesinlikle hiçbir şey bilmiyor.
If she knows I am the Emperor and comes after me, It is nothing special.
İmparator olduğumu bilip severse... bir özelliği kalmaz.
If she decides she's got nothing to lose, she could tell him what she knows and blow this whole thing wide open.
Kaybedecek birşeyi olmadığına karar verirse, bildiklerini ona anlatır ve herşey yüzümüzde patlar.
She's a young girl and knows nothing.
O, genç bir kız, hiçbir şeyden haberi yok.
she knows it 34
she knows what she wants 19
she knows 359
she knows everything 48
she knows me 38
she knows about us 17
she knows what she's doing 46
she knows that 44
she knows you 19
she knows him 17
she knows what she wants 19
she knows 359
she knows everything 48
she knows me 38
she knows about us 17
she knows what she's doing 46
she knows that 44
she knows you 19
she knows him 17
she knows something 38
nothing 25771
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing yet 509
nothing 25771
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing yet 509
nothing changes 92
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing so far 85
nothing has changed 127
nothing fancy 88
nothing serious 268
nothing will happen 77
nothing here 109
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing so far 85
nothing has changed 127
nothing fancy 88
nothing serious 268
nothing will happen 77
nothing here 109