Should be good tradutor Turco
1,057 parallel translation
Any man that's not good at selling'should be able... should be good at makin'excuses.
Satışta iyi olmayan biri bahane uydurmakta iyi olmalı.
- should be good at finding'territory.
- Mıntıkayı bulmakta iyi olmalı.
This one should be good.
Bence bu daha iyi.
Should be good here.
Memnun kalırsınız.
So, that if it lies in your hands somehow at this moment, while I feel personally that I should worn you that this doctorate thesis should be good, and I don't know...
Herhangi bir şekilde elindeki bulguları yalanlıyorsa, doktora tezinin çok iyi olması gerektiğini söylemek zorunda olduğum hissine kapılıyorum. Bilemiyorum...
This may be a drag revue, but it still should be good drama.
Şen şakrak bir gösteri olabilir ama hâlâ güzel bir dram olmalı.
This should be good.
Bu iyi olacak.
Should be good.
İyi olacaktı.
He should be good at it.
Bunun altından kalkabilir.
Good hit. That should be it.
Olması gerektiği gibi güzel bir sahneydi.
You should have promised to be good while I was gone.
Ben yoldayken uslu durmaya söz vermen gerekecek.
♪ We are seeking to be great and good and wise - ♪ We should not forget to pray. - Please, Kate.
Lütfen, Kate.
If we should kill the good, the evil would be among us.
İyi olanı öldürürsek, kötü aramızda olacak.
It should be done at once. Good.
Hemen halledilecek, Majesteleri.
"It should be flowing down among the people " through dressmakers, cabmen, and restaurants. "Setting up a business here, furnishing a good time over there."
"İnsanlar arasında modaevleri ve restoranlara akmalı, burada iş kurarak, şurada eğlenerek."
We should be on warp power within 30 minutes, sir. - Good. - Mr. Chekov.
30 saniye içinde warp hızına geçeceğiz, efendim.
If by any chance it should occur to you in those 40 or 50 hours to end this matter differently, in some fantastic manner, to lay hands on yourself... Perhaps this is an absurd supposition and I hope you'll forgive me for that, would you be so good as to leave a short but thorough note, just two lines, two lines will do, that's all.
Eğer şu önümüzdeki 40-50 saat içinde, bu konuyu farklı bir biçimde bitirmek düşünceniz varsa, fantastik bir son mesela kendi cezanızı kendinizin vermesi gibi ki belki de bu anlamsız bir varsayım ama böyle düşündüğüm için bağışlayın bana geriye bir not bırakmak gibi bir iyilikte bulunur musunuz?
If there are no abdominal injuries and she survives, chances are fair to good that the baby should be born normally.
Karnından yara almadıysa ve dayanabilirse bebeğin normal doğma şansı yüksek.
why he should be banished permanently to those good old cotton fields back home.
Çünkü benim kitap turu gerçekten bitti, sadece Los Angeles'te bir kaç bulunma dışında, fakat eğer işe gideceksen... Hey, henüz rolü almadım bile. O, bu güzel.
If he wants to be a good son, he should've gotten some money from Okubo, and -
İyi bir evlat olmak istiyorsa, Okubo'dan para alıp
To understand life, to be with life, to get a feeling of life so that in effect all your days are good days and every day should be looked upon as living in the moment rather than in the past or future.
Hayatı kavrama, hayatın içinde olma, hayatı hissetme denebilir. İDARİ MÜLK İZİNSİZ GİRİLMEZ Bu sanatın etkisiyle günleriniz mutlu bir şekilde geçer.
Like a good father should be.
Bir babanın olması gerektiği gibi.
Only good should be spoken of the dead and the departed but men do like change.
Ölünün arkasından güzel sözlerimizi söyledik, ama erkekler değişikliği her zaman sevmişlerdir.
Tseng Chien, you should be a good person
Tseng Chien, sen iyi birisin! iyi olmalısın!
Public response has been good, but, quite frankly, not as good as it should be.
Halkın tepkisi iyiydi ama açık konuşmak gerekirse beklediğimiz kadar iyi değildi.
It would be a shame to let it go to waste, it should be put to good use, so allow me to store it here.
Boşa harcanması yazık olur iyi bir şekilde değerlendirilmeli. En iyisi şuraya koyalım.
Now, I will walk you to the gate... and I will kiss you good-bye... and you will drive off in your new car... which should rightfully be mine... and then I will have my interview with the sanity commission.
Şimdi seni çıkışa kadar geçirip... seni uğurlayacağım... ve sen aslında benim olması gereken... yeni arabanla buradan gideceksin. Sonra ben de komisyonla gÖrüşeceğim.
- Good! That's how we should be talking.
İşte bu şekilde konuşmalıyız.
I don't think the name is good. It should be the Isle of Whispering Winds.
Neden kimse gelip sana ne yapman gerektiğini söylemiyor? "
If you think I'd be good, you should show Annabel.
Sorumluluk Eisenhower yönetimine kalmıştı.
You should be dead for not listening to good advice
Önerimi dinlemeyerek mezarını kazdın
- It should be quite a good battle.
- İyi mücadele etmeliyiz.
He should be a wealthy man, a good fighter and... No idea, right?
Zengin biridir, dövüşmeyi bilir... ve... bulamadın mı, ha?
Should be a good one this afternoon.
Bugünkü iyi olacak.
- It should be a good game.
- Bu iyi bir oyun olmalı.
So it is a good choice for brother Luo to be the Chief lt should be brother Cao
O zaman Birader Luo Yeni şef olmalı! Bence Birader Cao olmalı!
Benjamin's engineers should be able to give us a pretty good idea where the work was done and by whom.
Benjamin'in mühendisleri bize o arabanın nerede ve nasıl yapıldığı konusunda fikir verebilir.
- That's not good enough. It should be.
- Bu yeteri kadar iyi bir sebep değil.
I don't know why it should be me who's never been more than a good substitute, that should give this speech.
03 00 : 27 : 03 : 02 Bu konuşmayı yapması gereken, 03 00 : 27 : 06 : 13 neden ben olmak zorundaydım
Smart.. good people should be able to defend themselves.
Akıllı.. iyi insanların kendisini savunması gerekir.
- It should be pretty good.
- Evet. çok iyi bir kitap.
When you watch this movie, you should be relaxed and feel good.
Bir filmi izlerken, rahatlamalı ve sonunda da kendinizi iyi hissetmelisiniz.
Perhaps I should call the good doctor. Let him know where you are. I suspect he'd be most interested.
Belki iyi bir doktor arayıp nerede olduğunu bildirmeliyim.
Your beer should be excellent if it is as good as your geese.
Eğer kazlarınız kadar iyiyse biranız mükemmel demektir.
When I pay good money for a good article that should be an end of it ; but it's where are the geese, who have you sold them to, how much will you take for them?
Bunu sonlandıracak olan iyi bir konuya iyi para öderim ; fakat şu bu kazlar nereden geldi, size bunları kim sattı, bunlar için ne kadar para aldınız konuları?
It does my heart such good that it should be you, Carmen who saved my life!
Beni çok mutlu etti hayatımı kurtaran ellerin senin olması Carmen!
Good money they should be making.
Ne biçim para kazanıyorlar.
- They should be making good money.
- Ne biçim para kazanıyorlar.
But Mr. Fowler being a - a persevering gentleman, as a good sailor should be, blockaded the house.
İyi bir denizci gibi azimli olan Bay Fowler, evi ablukaya aldı.
Good, that should be the last of it.
Güzel bu sonu olmalı.
"but, if you know of a good pensione in Constantinople, we should be so grateful."
"ama eğer İstanbul'da iyi bir pansiyon biliyorsanız, çok memnun oluruz."
should be fun 35
should be 74
should be fine 18
be good 391
good 48980
good night 12775
good morning 12476
goodbye 8643
good luck 6133
good evening 5411
should be 74
should be fine 18
be good 391
good 48980
good night 12775
good morning 12476
goodbye 8643
good luck 6133
good evening 5411
goodnight 1676
goody 261
good morning to you 106
goodness 671
good job 2434
goodspeed 27
goodweather 34
goodie 48
good boy 1464
good luck tomorrow 38
goody 261
good morning to you 106
goodness 671
good job 2434
goodspeed 27
goodweather 34
goodie 48
good boy 1464
good luck tomorrow 38
goodwin 111
good afternoon 2327
good morning to you too 27
good to see you 2547
good for you 2168
good to hear from you 16
good girl 941
good to know 481
good call 326
good work 1533
good afternoon 2327
good morning to you too 27
good to see you 2547
good for you 2168
good to hear from you 16
good girl 941
good to know 481
good call 326
good work 1533