That ain't fair tradutor Turco
75 parallel translation
- That's fair enough, ain't it?
- Adil oldu bence.
That ain't fair, Tom.
Bu doğru değil Tom.
- That ain't fair.
Bu hiç de hoş değil.
Gee, that ain't fair'cause we...
Bu hiç adil olmaz.
That's fair, ain't it?
Gayet adil, değil mi?
Wait a minute, Mark, that ain't fair.
Ağır ol, Mark. Bu adil değil.
Now, that ain't fair, Jesse, I got a right to some of that gold.
Hey hadi Jesse, bu altınlarda benim de hakkım var.
That ain't fair!
Bu adil değil!
That ain't fair to his family or the corps.
Bu hem ailesine, hem de orduya haksızlık olur.
Ain't that fair and square?
Yeterince adil değil mi?
Now, that ain't a man to talk to about what's fair and what ain't fair.
O yüzden neyin haklılık neyin haksızlık olacağını konuşacağın birisi değil o adam.
Man, that ain't no fair way to fight a war.
Savaşı başlatmanın, daha adil bir yolu olmalı!
Walter, that ain't fair.
Bu adil değil Walter.
- That ain't fair.
- İyi olmaz.
- That sure ain't fair to New Orleans.
Bu New Orleans'a haksızlık olur.
You know, that ain't fair.
Bunun adil olmadığını biliyorsun.
That ain't fair!
Bu hiç adil değil!
That ain't fair.
Adil değil.
Now that's fair, ain't it?
Bu güzel, değil mi?
That ain't fair, he's cheating!
Bu adil değil, hile yapıyor!
Hey, that ain't fair.
Hey, bu haksizlik.
That ain't fair.
Bu adil değil.
That ain't fair, Charlie, Vito got nothing to do...
- Hiç adil değil. Vito'nun bunla ilgisi yok.
That ain't fair.
Bu doğru değil.
" You say that ain't fair You say that ain't nice
" Bu haksızlık diyorsun Bu iyi değil diyorsun
That ain't fair.
Bu hiç adil değil.
That ain't fair, son.
- Bu adil değil, evlat.
That ain't fair.
Haksızlık bu!
That ain't fair!
Haksızlık!
That ain't fair!
Bu hiç adil değil.
And we don't have a fucking chance, and that ain't fair!
Buraya sıfır ihtimalle geldiysek bu hiç âdil değil!
- That shit ain't fair.
Bu haksızlık.
This is America. That ain't fair.
Burası Amerika ve bu haksızlık.
- That ain't fair.
- Mızıkçılık yaptın.
That ain't fair!
Bu haksızlık.
That ain't fair.
Bu haksızlık.
Well, that ain't fair.
İyi, bu dürüstçe değil.
That ain't fair
Haksızlık bu.
It'ain't safe for anybody in that yard, it's gonna be fair game.
Mezarlıkta birinin olması güvenli değil, Bu iyi bir oyun olmayacak.
Ain't that just fair?
Hiç de adil değil, ha?
Now that's fair, ain't it?
Oldukça adil, değil mi?
It ain't fair to leave a man hanging like that, so I'm just gonna use my imagination.
İşte böyle.
That ain't no fair.
Bu hiç de edepli değil.
It ain't fair to make it that simple, Al.
Bu kadar basite indirgemek haksızlık olur Al.
I ain't fucking killing her that sat nights with me sick and taking slaps to her mug that were some less than fucking fair.
Hastalandığımda yanımda kalan ve hak etmediği tokatlara tahammül eden kızı öldürmem.
That ain't fair, Emma.
Haksızlık ediyorsun Emma.
Bring my mama in this, that ain't even fair.
Annemi buna karıştırman hiç adil değil.
He's every bit as guilty as you are. No, look, look, that ain't fair!
Yasaya göre, o da senin kadar suçlu sayılacak.
That ain't fair!
- Olamaz, bu büyük haksızlık!
Now, see, that just ain't motherfucking fair.
Bak ama bu çok fena haksızlık.
Damn, that ain't fair.
Kahretsin bu adil değil.
that ain't gonna happen 38
that ain't happening 22
that ain't it 24
that ain't true 31
that ain't funny 16
that ain't good 30
that ain't right 73
that ain't me 24
fair 232
fairy 82
that ain't happening 22
that ain't it 24
that ain't true 31
that ain't funny 16
that ain't good 30
that ain't right 73
that ain't me 24
fair 232
fairy 82
fairfax 20
fairly 18
fairies 31
fairbanks 24
fair enough 1495
fairy dust 16
fair point 106
fairness 20
fair lady 16
fair and square 46
fairly 18
fairies 31
fairbanks 24
fair enough 1495
fairy dust 16
fair point 106
fairness 20
fair lady 16
fair and square 46
fairy tales 18
fair play 60
fairy godmother 19
fair is fair 49
fair warning 60
fair maiden 16
fair dos 19
fair's fair 26
fair play 60
fairy godmother 19
fair is fair 49
fair warning 60
fair maiden 16
fair dos 19
fair's fair 26