English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / The fear

The fear tradutor Turco

7,739 parallel translation
- We must dissent from... "-" From the fear. " Yeah, I know.
- Korkuya karşı - - Korku, biliyorum.
The sirens, the pain, the fear, all... strangling Hell's Kitchen.
Sirenler, acılar, korkular, hepsi Hell's Kitchen'i yalayıp yutuyordu.
Let the fear take you.
"Korku seni alsın." dedim.
BRANDO : And go with the fear.
Korkuya kapıl.
I had the fear that everybody was dead and pretending to be alive.
Herkesin ölü olduğu halde canlı... taklidi yapmasından korkardım.
Is look of the fear.
Bak bu korku.
God knows, Karen would love to see you, and I will put the fear of God into those boys of mine if they give you the business.
Karen seni gördüğüne sevinir ve sana zorluk çıkarırlarsa oğlanları bir güzel korkuturum.
But you can't let the fear of getting hurt stop you from opening up to someone you care about.
Ama incinme korkun, önemsediğin kişilere açılmanı engellememeli.
hear the fear in his voice?
onu aradin, sadece... sesindeki korkuyu duymak icin miydi?
I can see it in your eyes. But I also see that you want to go inside the fear.
-... ama korkunun üzerine gitmek istediğini de görüyorum.
The fear.
Korku.
The fear, the anger, the hate.
O korku, öfke, nefret.
We can't live under the fear of the Empire for the rest of our lives, Wolffe.
Hayatımızın kalan kısmını İmparatorluk'tan korkarak geçiremeyiz Wolffe.
Because men like him, men that want to control our city, our lives, fear the light and what it reveals.
Cünkü onun gibileri, şehrimizi ve hayatlarimizi kontrol etmek isteyen adamlar... işiklardan ve aciga cikaracagi şeylerden korkarlar.
In fear of the Devil of Hell's Kitchen, who has inflicted untold pain and suffering.
Cok fazla aciya ve kedere sebep olan Hell's Kitchen Şeytani'nin korkusu altinda.
The great American fear.
"Büyük Amerikan Korkusu."
Yeah, we're just, uh, a couple of dudes being loud and proud and queer and here, and having no fear, and slapping each other on the rears.
- Aynı zamanda birbirimizden de çok hoşlanıyoruz. Gururla gezen, eşcinsel bir çiftiz burada. Hiç korkmuyoruz ve birbirimizin arkasına şaplağı yapıştırıyoruz.
Go home, sweep your woman off her feet, be the man she loves, not the beast you fear.
Eve git, ayaklarını yerden kes. Onun sevdiği adam ol. Korktuğun canavar değil.
* Beauty and the Beast 3x02 * Primal Fear Original Air Date on June 18, 2015
Çeviri : Onur Üçler ( Remy LeBeau ) İyi seyirler dilerim.
The greatest fear an actor has is fear.
Bir oyuncunun en büyük korkusu, korkudur.
To motivate them to constantly move within the drifting sunlight, I programmed them to fear death and what lies on the dark side of the moon.
Sürekli ilerleyen güneş ışığı altında kalmalarını sağlamak için onları ölümden ve Ay'ın karanlık yüzünde bulunan şeyden korkmaya programladım.
I fear we've almost finished the fish.
Korkarım ki, balığı neredeyse bitirdik.
Fear, disorientation, and anger is part of the first stage.
Korku, çözülme ve öfke ilk aşamanın parçası.
My fear is that the next generation won't remember there was ever talk of God.
Korkum, gelecek neslin Tanrı'yla bile konuşamayacak olması.
The unevolved media accuses my people... of fostering an environment of fear, of terror, of hatred.
İnsanların medyası benim türümü korku, öfke ve terör ortamını beslemekle suçluyor.
Though I walk through the valley of the shadow of death..... I will fear no evil.'
Karanlık ölüm vadisinden geçsem bile kötülükten korkmam.
We still don't know how far they've got, but with this new order for five tonnes of heavy water, we have every reason to fear the worst.
Hala ne aşamadalar bilmiyoruz. ama 5 tonluk son siparişten sonra en kötüsünden korkuyoruz.
The pilots fear that they were released too far north,
Pilotlar onların kuzeyde uzağa indirildiklerinden endişeli.
Yea though I walk through the valley of the shadow of death, I shall fear no evil, for thou art with me.
Karanlık ölüm vadisinden geçsem bile kötülükten korkmam.
We haven't touched him for fear that he'd use the Fulcrum as a... Well, to expose us, but he's bluffing.
Dayanak'ı bize karşı kullanır korkusuyla ona elimizi sürmedik ama bizi açığa çıkarır korkusuyla fakat blöf yapıyormuş.
Swear to speak without malice or fear and to tell the truth.
Hayır. Korkmadan ve kötü niyetiniz olmadan konuşacağınıza ve gerçeği söyleyeceğinize yemin edin.
the charges brought against Mr. Laloui, Mr. Kamara and Mr. Gelinski, to pay no heed to hatred, malice, fear or affection, to remember defendants are presumed innocent.
hırs duymadan, art niyetsiz, korkmadan ve etki altında kalmadan, sanıkların masum olduğunun varsayıldığını hatırlayarak, titizlikle incelemek için kutsal bir şekilde yemin ediyorsunuz.
What about the darker feelings? Fear? Anger?
Peki ya kötü duygular?
We shall not fear the speaker of lies.
Yalan söyleyen ağızlardan korkmayacağız.
I never fear the truth.
Gerçeklerden hiç korkmadım.
I fear the worst.
En kötüsünden korkuyorum.
General Lee and General Gates fear to denigrate the commander to his face, but they certainly exchange looks behind his back. Cowards.
General Lee ve General Gates komutanın yüzüne karşı iftira atmaya korkuyorlar ama o arkasını döndüğü zaman kesinlikle tavırlarını değiştirecekler.
Darkness and fear ruled until the time of the barons, seven men and women who forged order out of chaos.
Baronların zamanına kadar karanlık ve korku hüküm sürerdi. Yedi erkek ve kadın kaosun getirdiği düzene şekil verdi.
- Yeah. Is there a little fear of the unknown?
Biraz da bilinmezliğin korkusu var mı?
Hope is the deformed attic bound incest monster offspring of entitlement and fear.
Umut, yetkili olmanın ve korkunun deforme, keş, bağımlı, ensest, korkunç evladıdır.
The attacks which have sown fear among the people
Saldırılarıyla tüm ulusa dehşet saldılar.
Fear ride on the bus. Whether to send their children to school.
İnsanlar otobüse binmeye ya da çocuklarını okula göndermeye korkar oldular.
The insane fear nothing.
Deliler hiçbir şeyden korkmaz.
It's an honor to accede to the King's wishes although I fear my resources are not sufficient to maintain myself in the style to which he is accustomed.
Majsteleri'nin isteklerine razı olmak bir şereftir. Fakat korkarım ki kaynaklarım yetersiz. Onun alışık olduğu hayatı sürdürmeme imkan yok.
May I have no fear of what might happen tomorrow, for the same Father who cares for me today will care for me then and for every day of my life.
Gelecekte olabilecek şeylere dair endişelerimi gider. Tanrım, beni bugün koruyan sen biliyorum ki beni yarın da koruyacaksın.
You are drawn to the darkness in others, but at the same time, you fear it.
Başkalarının içindeki karanlığa çekiliyorsun ama aynı zamanda bundan korkuyorsun.
Yes, the sight of my valiant figure will always strike fear into the hearts of evil.
Evet, benim bu yiğit görüntüm kötülerin yüreklerine daima korku salacak.
There is nobody that he is willing to have be the face of scientology other than himself, but he's afraid to be interviewed by anybody for fear that they're gonna ask him questions that he can't answer, or doesn't want to answer.
Kendisi dışında, Scientology'nin yüzü olmasını istediği kimse yok. Ama cevaplayamadığı veya cevaplamak istemediği sorular soracaklar diye de röportaj yapmaya korkuyor.
To show the world it doesn't need to fear you.
Dünyaya sizden korkmaya gerek olmadığını göstermek.
We beseech thee, increase our faith in the promise of the Gospel, our fear of thy name and the hatred of all our sins, that we may be assured that the Holy Spirit dwells in us.
Sana yalvarıyoruz, İncil'in vaatlerine olan inancımızı adına olan korkumuzu ve tüm günahlarımızın kinini yükselt. Böylece içimizde olan Kutsal Ruh'unu temin edebilelim.
And like those we ask to believe even though they didn't see him rise again, we must push away our fear even as we recognize the persecution we face.
Onun yeniden canlandığını görmedikleri halde inanmalarını istediklerimiz gibi, karşı karşıya olduğumuz zulmü fark etsek bile korkularımızı bir kenara itmeliyiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]