The rain tradutor Turco
6,039 parallel translation
- Then bring the rain.
- O zaman yağmuru başlatın.
I mean, as if he'd been standing in the rain.
Yani yağmurda duruyormuş gibiydi.
Well, regrettably, the commander was not on deck last night singing in the rain.
- Ne yazık ki, Binbaşı dün akşam güvertede yağmur altında şarkı söylemiyormuş.
But one evening, I'm walking home in the rain, and I realize I'd left my hat at the automat.
Yağmurlu bir akşam eve dönerken fark ettim ki şapkamı otomatın birinde unutmuşum.
Because they don't fucking stop until the rain falls. Like fucking bullheads.
Çünkü yağmur yağana kadar durmuyorlar yayın balıkları gibi.
I mean, all she did was flip out in front of a bunch of nine-year-olds, climb out a window and walk six miles in the rain.
Diyorum ki, yaptığı sadece birkaç 9 yaşındaki çocuğun önünde kendini kaybetmek camdan atlamak ve yağmurun altında 10 kilometre yürümek.
♪ This is the morning of the rain ♪
# Yağmurun sabahı bu #
♪ this is the morning of the rain ♪
# Yağmurun sabahı bu #
♪ oh, oh ♪ ♪ this is the morning of the rain... ♪
# Yağmurun sabahı bu #
- ♪ The rain is gone - Yeah.
- Evet!
How do you think the Downton roof still keeps out the rain?
Downton'ın çatısı hâlâ nasıl su akıtmıyor sanıyorsunuz?
What if the rain had ruined the charge on the old cordite bullet?
Peki ya eskimiş kordit mermileri yağmur gibi yağdırırken mahvolmayı hesap etmiş miydin?
May the sun shine warm upon your face and the rain fall softly on your fields.
"Güneş yüzünü hep güldürsün." "Yağmur, tarlalarını hafifçe sulasın."
The rain...
Yağmur...
I really don't want to walk home in the rain.
Gerçekten yağmurda eve yürümek istemiyorum.
It drums quietly in the damp air. The faintly sweet scent of the rain draws Mikasa back into memories of a tragic past.
nemli hava ve yağmurun hafiften tatlı kokusu Mikasa'nın acı geçmişindeki anılarını geri getirir.
I d--why--just why do you want to go study the Rain Forest for six weeks anyway?
Neden altı hafta boyunca yağmur ormanlarında çalışmak istiyorsun?
'I'm crazy for poetry and long walks in the rain.
Şiire ve yağmurda uzun yürüyüşe hastayımdır.
You see, the rain washed out the address, and look, there's not even a zip code.
Yağmur yüzünden adres silinmiş hatta posta kodu bile kalmamış.
Since the swimming pool is enclosed, there's no way to get drench in the rain.
Yüzme havuzu olduğu için yağmurda ıslanmaya lüzum yok.
Just like the afternoon rain, follow by the rainbow.
# Yağmurdan sonra beliren gök kuşağı gibi
Just like the afternoon rain, followed by the rainbow.
# Yağmurdan sonra beliren gök kuşağı gibi
It was a little hard because of the rain though.
Yağmur yağınca zorlandım ama olsun.
SNAILS IN THE RAIN ( = SHABLULIM Ba'GESHEM )
SNAILS IN THE RAIN ( YAĞMURDA Kİ SALYANGOZLAR )
The rain in "Shpain" drives me "inshane"
"İşpanya'daki yağmur, beni şeliye şevirdi."
[overlapping] I left in the rain, for western France...
Batı Fransaya ulaşmak için yolda çıktığımda yağmur yağıyordu... -...
Ah, do you think he would have been in the mountain through the night, in the rain?
Gece boyunda yağmurda dağda mı kaldığını düşünüyorsun?
You think I decide to just do a rain forest theme and buy palm fronds and rig the sprinkler system to...
Sence yağmur ormanları temalı bir parti düzenlemeye karar verip, palmiye yaprakları alıp, sulama sistemini...
'Cause your spring rain scent is drowning out the raw sewage and rat droppings.
Çünkü bahar yağmuru kokun lağım ve fare pisliğini bastırıyor.
They have an extraordinary ability to sniff out distant rain and will walk hundreds of miles to find the vegetation it brings.
Sıradışı bir şekilde, uzaklardan yağmur kokusu alma yeteneğine ve bitki için yüzlerce kilometre yürüme isteğine sahipler.
Water that fell as rain over 30,000 years ago is now turning the heart of Arabia green once more.
30.000 yıl önce yere düşen yağmur Arabistan'ın kalbini bir kez daha yeşillendiriyor.
One huge landmass meant that most of the land was distant from the sea so rain-carrying winds couldn't reach the centre.
Tek bir kara parçası olduğu için toprakların çoğu denizden uzaktaydı. Bu yüzden yağmur taşıyan ormanlar merkeze ulaşamıyordu.
Meanwhile, on its western flanks, the Andes created a rain shadow.
Batı tarafında ise And'lar yağmur düşmeyen bir bölge yarattı.
The winds that bring the moist air rise up along these slopes and just dump rain and snow on those hills and you get these brutal downpours like these, running up to the wet season, that dump water in the gorges and rivers up there, create mudslides and landslides that just chuck it down, chuck material.
Yağmur mevsimi boyunca bunun gibi sağanaklar yukarıdaki geçit ve nehirlere su bırakarak materyal kopmalarına sebep olan çamur ve toprak kaymaları oluşturur.
It's April, and not a drop of rain has fallen in the mountains for over six months.
Nisan ayı ve 6 aydır dağlara en ufak yağmur damlası düşmedi.
In July, the monsoon's blanket rests heavy on the land, and mist turns to rain.
Temmuzda, muson örtüsü karada fırtınalı bir şekilde dinleniyor. Ve sis yağmura dönüşüyor.
Even the animals here have amazing methods of catching rain.
Hatta hayvanların bile inanılmaz yağmur yakalama yöntemleri var.
And because the forecast calls for rain...
Hava durumunda yağmur uyarısı yapılmıştı.
As we know from science, rain is liquid water in the form of droplets which have condensed from atmospheric vapor and then precipitated.
Bilimin dediğine göre yağmur, atmosferdeki buhardan yoğunlaşıp yeryüzüne damlalar hâlinde düşen suya denir.
It always rains when the Indians perform a rain dance.
Hintliler yağmur dansı yaptığında her zaman yağmur yağar.
Even if Liv's okay for now, the one guy who could protect her has gone seriously "Rain Man" on us.
Liv şimdilik güvende de olsa, onu koruyan bir kişi üzerimizde "Yağmur Adam" etkisi bırakıyor.
It can rain inside the dome!
Kubbenin icine yagmur yagabilir!
It stopped the riots with rain, made us babble about pink stars...
Yağmur yağdırıp isyanı durdurdu. Bize pembe yıldızları sayıklattı.
Barometric pressure 8.0 and rising, winds from the southeast at ten to 15 knots, chance of rain 90 % with a likelihood of severe thunderstorms, a coastal flood advisory is in effect until noon tomorrow.
- Ne? Barometrik basınç 8.0 ve yükseliyor. Güneydoğudan 10, 15 knotluk rüzgârlar esiyor.
Huh. A lunch box, an IU sweatshirt, a winter jacket, a rain jacket, the Donahues'jacket, the good flashlight, the bad flashlight, a bubble umbrella, and I'm gonna be conservative and say, oh, 20 pairs of mittens.
Bir yemek kutusu, IU eşofman üstü,... kışlık ceket, yağmurluk, Donahue'ların ceketi,... çalışan el feneri, çalışmayan el feneri,... şemsiye, ve abartmadan söyleyeceğim 20 çift eldiven.
You wait for the right moment, you show her that glorious dome, and then you rest it sweetly on her bosom and let the kisses flow like rain.
Doğru zamanı bekle ve o göz alıcı kubbeni ona göster. Sonra kendini onun narin göğüslerine bırakıver. Ve öpücük yağmuru başlasın.
Because the ladies also love Tucker in rain boots and a tablecloth.
Çünkü kadınlar, lastik çizme ve masa örtüsü giymiş Tucker'a da bayılır.
- The last rain of the season
- Sezonun son yağmuru!
The last thing we need now is rain!
İhtiyacım olan son şey yağmur!
- Yes, the last rain of the season
- Evet, sezonun son yağmuru.
The roof's broken now and it's been getting rain, so it's full of fruit.
Çatı kırıldığı için yağmur yağınca içerisi meyveyle dolmuş.
rain man 52
rain or shine 38
rain check 145
rainsford 23
the rest of us 45
the rest of my life 18
the restaurant 50
the road 48
the right way 29
the real one 64
rain or shine 38
rain check 145
rainsford 23
the rest of us 45
the rest of my life 18
the restaurant 50
the road 48
the right way 29
the real one 64
the rules have changed 16
the rules are simple 34
the rules 72
the rock 58
the river 87
the real me 30
the rope 39
the right thing 58
the roof 92
the rest of your life 21
the rules are simple 34
the rules 72
the rock 58
the river 87
the real me 30
the rope 39
the right thing 58
the roof 92
the rest of your life 21
the right 75
the real story 16
the reason 46
the red one 47
the real deal 26
the ring 177
the r 45
the radio 72
the real thing 38
the real ones 16
the real story 16
the reason 46
the red one 47
the real deal 26
the ring 177
the r 45
the radio 72
the real thing 38
the real ones 16