English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / The same one

The same one tradutor Turco

3,902 parallel translation
I mean, it's the same one we used to get when you were a kid.
Arkadaşların gelince zıplarsınız. Sen küçükken kiraladığımızın aynısı.
'Cause the same one killed my wife.
Çünkü o benim karımı öldürdü.
I got myself the same one.
- Kendime aynısını aldım.
It's the same one.
Aynısı.
That demon, or whatever you call it, is the same one that has Sydney.
O şeytan, ya da ne diyorsanız, şimdi de Sydney'i ele geçirmiş vaziyette.
An apartment... the same one from the flashes the boy showed me.
Bir evde. Çocuğun gösterdiği anıdaki evle aynı.
Yeah, I know, but what if it was the same one.
Evet, biliyorum, ama ya aynı banknotsa?
I got the same one.
Bende de var ondan.
Look, we're planting the same one.
Bakın, aynından dikiyoruz.
It's the purification process, the same one on the list Adalind's mom brought in.
Adalind'in annesinin getirdiği arınma işleminin aynısı.
So the only viable suspect back then was the same one we have now.
Yani, şu an elimizde olan tek uygun şüpheliye geri dönüyoruz.
We are but one in many single worker bee in a vast swarm, subject to the same imperatives as billions of others.
Biz, bir arı kovanındaki çalışan tek işçi arılardık milyonlarca diğerleri gibi, aynı zorunlu şeylere bağımlıydık.
It turns out we have a therapy session the exact same time, so I do have to cancel one of them.
Görünen o ki tam o saatte terapi seasımız var, yani ikisinden birini iptal etmem gerekiyor.
The same kind they pulled out of my shoulder, the one that was meant for you.
Seni hedef alan kurşunla aynı tipteydi.
Isn't it one and the same?
O tıpatıp aynı değil mi?
Isn't it one and the same?
Tıpatıp aynı değil mi?
I pick up the first one and put it on the same foot I just had it on and put on the...
İlkini aldım ve az önce çıkardığım botu aynı ayağıma tekrar geçirdim.
There's no way one person could run those machines and perform surgery at the same time.
Tek başına birinin bu makineleri çalıştırması mümkün değil aynı zamanda operasyon yaparken.
For the same train line that one of his victims was using.
Kurbanlardan birinin kullandığı tren hattı için alınmış.
No one in this room will be the same.
Bu odadaki hiç kimse bir daha eskisi gibi olmayacak.
He entered your body at the same time and you became one.
Vücuduna o anda girdi ve bir oldunuz.
Even if you leave us, it'll be the same at your next job and the one after that.
Buradan ayrılsan bile, sonraki işlerinde de aynıları olacak.
Uh, one time I was with the same cat for, uh... five and a half months.
Bir keresinde beş buçuk ay aynı adamlaydım.
And if there's one thing I wish for my own kids it's that they experience the same sense of camaraderie that we had.
Umuyorum ki çocuklarım da bizim sahip olduğumuz aynı dostluk duygularını tecrübe ederler.
And if there's one thing I wish for my own kids it's that they experience the same sense of camaraderie that we had.
Çocuklarım için dilediğim şeyse bizim sahip olduğumuz arkadaşlık duygusunu onların da tatmasıdır.
21 model is the same as the one that I first rode on.
21 model ilk bindiğim modelin aynısı.
She has married three men since I was born Every time it's the same thing This one will also stay a couple of years and then will leave us
ben doğduğumdan beri üç adamla evlendi her seferinde aynı şey... bu da birkaç yıl kalıp sonra bizi terkedecek
I, for one, am excited that we're all gonna be under the same roof for the next couple months.
Hepimizin önünümüzdeki birkaç ay boyunca aynı çatı altında olacağı için heyecanlıyım.
Just because he was in the grounds at the same time as my sister on one occasion doesn't mean he has anything to do with...
Sırf kardeşimle aynı anda aynı yerde olması hiçbir şeyde parmağı olmadığı anlamına gelmez.
It'll do the same to everyone, picking us off one by one.
Aynı şeyi hepimize yapacak, her birimizi tek tek kapatacak.
Kidnapping a police officer, it doesn't matter. You kill one, it's all the same.
Ha bir polisi kaçırmışsın ha öldürmüşsün, ikisi de aynı şey.
It's exactly the same as a normal party, but everyone brings sleeping bags and no-one asks any questions in the morning.
- Normal partinin aynısı... ama herkes uyku tulumu getiriyor... ve kimse de sabah soru sormuyor.
I believe they are one and the same.
İkisininden tek ve aynı olduğuna inanıyorum.
There's no way one person could run those machines and perform surgery at the same time.
Bir insanın aynı anda hem bu makineleri çalıştırmasının hem de ameliyat yapmasının imkanı yok.
One thing I have learned..... is that you and I are opposites, but also just the same.
Öğrendiğim bir şey var sen ve ben farklıyız. Ama, aynı zamanda aynıyız da.
One day me and Tommy will be on the same side again.
Bir gün Tommy ve ben yine aynı tarafta olacağız.
We're buying her a new one but it's not the same.
Ona yenisini alıyoruz ama aynı şey değil.
But at the same time that pressure's back on you know ill we match the second one
İkincinin başarısını yakalayabilecek miyiz?
I'll eventually have sex with one of them because they're, you know, on the same feeding schedule.
Önünde sonunda da parktaki kadınlardan biriyle seks yapacağım çünkü yemek vaktimiz uygun düşüyor olacak.
My dad used to say the same thing about becoming a surgeon, which is the one thing I won't be when I fail my boards.
Babamaynı derdi bir cerrah olma konusunda bir şey, Yapmayacağımbir şey hangi Benim kurulları başarısız olabilir.
At Darby International, one cannot be in charge of both the animate and the inanimate at the same time.
Darby Uluslararası kurumlarda baştaki kişi hem aktif hem de pasif olamaz.
If these dead guys are all members of the same lodge, it's not one I want to belong to.
Bu adamlar benim girmeyi hiç istemeyeceğim bir kulübün üyeleri gibi.
( Laughs ) I would do the same thing for you, buddy... any one of these kids.
Bende olsam aynısını yapardım, dostum. Seç çocuklardan birini.
I think the man I'm looking at, the one who doesn't lie- - I think he would have done the exact same thing.
Bence şu an karşımdaki adam yalan söylemeyen bence babasının yerinde olsa o da aynısını yapardı.
Same caliber as the one that killed Lucy Robbins.
Lucy Robbins'i öldüren silahla aynı kalibrede.
Rules are the same as a pool hall. Keep one foot on the floor at all times.
Kurallar bilardo salonundaki gibidir bir ayağınız hep yerde olsun.
The odds of this event striking the same family on the same day must be a billion to one.
Bu olayın garip tarafı, aynı ailenin aynı gün başına bir şey gelmesi milyarda bir olmalı.
Abby... she's the only one that can call you a dummy and make you feel like you've won something at the same time.
Abby... Sana aptal dediğinde aynı zamanda kendini bir şey kazanmış gibi hissetmeni sağlayan yegane kişi.
It's the one the good wife wore to visit big in prison. No, that's the same dress that I ordered to wear to the christening. No, no.
Bu Good Wife'ta hapishanede önemli bir ziyaret için giyilmişti.
That's the same as not talking to one.
Konuşmazsan da başına aynısı gelecek.
Would you not have done the same, to protect one you love?
Sen de aynısını yapmaz mıydın? Sevdiğin birini korumak için?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]