The wheel tradutor Turco
4,737 parallel translation
Let's say you had a couple of glasses of wine with dinner, and then on your way home with your best friend, who's driving, he has a heart attack. Do you jump behind the wheel and take him to an E.R., or do you wait for help to come?
- Diyelim ki elinde bikaç şarap kadehin var en iyi arkadaşınla arabayla gidiyorsunuz direksiyonda kalp krızı geçirdi peki sen orda yardım gelmesini mi beklersin yoksa onu acile götürmenin bi yolunu mu bulursun?
You see the wheel tracks?
Tekerlek izlerini görüyor musun?
Hands on the wheel, Michael.
Ellerini direksiyona koy Michael.
We've had 18-hour shifts this week to get done some new software, and Frank was driving home for Charlene's birthday and he fell asleep at the wheel.
Bu hafta yeni bir yazılımı bitirmek için 18 saat süren vardiyalarımız oldu,... Frank, Charlene'in doğum günü için eve doğru giderken direksiyon başında uyuyakalmış.
He's got the diabetes, and the wheel on his trash can falls off, so I had to put it back on for him.
Diyabeti var, ve bir araba çöp tenekesini devirdi, anlayacağın onun için kaldırmak zorunda kaldım.
He was always right there with you, and it's okay to let him take the wheel sometimes.
O her zaman seninleydi ve bazen dümeni ona bırakmak iyi olur.
Not good enough. The invention of the wheel was a stupid idea compared to what you just said, sir.
Tekerin icadı az önce söylediğinize kıyasla aptalca bir fikirdi efendim.
Who's the one that talked me into letting this speed demon get behind the wheel?
Direksiyona Bayan Hız Canavarı geçsin diyen sendin.
So he put her behind the wheel, fled the scene.
Bu yüzden direksiyona onu koydu ve olay yerinden kaçtı.
And guess what, I'll drive over to the river, cuff my hands to the wheel, and maybe drive on in. "
"Ellerimi direksiyona kelepçeleyip ırmağa doğru atlayayım." "Belki de dibe doğru sürmeye devam ederim." mi diyor kendi kendine.
But there's no evidence That puts one of these three girls behind the wheel?
Bu üç kızdan birinin direksiyonda olduğuna dair kanıtınız yok değil mi?
You want me to take the wheel for a bit?
Biraz benim bakmamı ister misin?
Put your hands on the wheel where I can see them!
Ellerini görebileceğim şekilde direksiyona koy!
You have had your time at the wheel.
Biz diye bir şey yok. Senin vaktin doldu.
Take the wheel.
Direksiyonu tut.
Take the wheel.
Direksiyona geç.
He was over the limit, high on meth, he was banned from driving and behind the wheel of a stolen car when he ran over and killed a 12-year-old boy.
12 yaşındaki bir çocuğu ezdiğinde hız sınırının üstüne çıkmıştı, meth etkisindeydi, araç sürmesi yasaklanmıştı ve çalıntı bir araç kullanıyordu.
Get out, I'm takin'the wheel.
Direksiyona ben geçiyorum. Hayır.
It would explode if people gripped the wheel too tightly.
İnsanlar tekerleği çok sıkarsa, patlıyor.
He said he saw two suspects put Brendan's body behind the wheel.
Brendan'ı direksiyonun başına koyan iki şüpheli gördüğünü söyledi.
And he said he saw two suspects put his body behind the wheel.
Ayrıca Brendan'ı direksiyonun başına koyan iki şüpheli gördüğünü söyledi.
The wheel.
Tekerlekten bahsediyorum.
Put your head on the wheel and don't move for anything.
Başını direksiyonun üzerine koy. Ne olursa olsun hareket etme.
Sit behind the wheel.
Direksiyona geç.
Turn the wheel to the right.
Sağa kır!
Do you still remember what we spoke about on the ferris wheel?
Dönme dolapta konuştuklarımızı hatırlıyor musun?
You might want to wheel her by the burn unit.
Oksijeni biraz fazla verin.
So, we can't get to the steering wheel.
Dümenin başına bir türlü geçemiyoruz.
Let's go on the Ferris Wheel!
Hadi, Dönme Dolaba binelim.
And the occasional Wagon Wheel.
- Biraz da kriket.
It's a four-wheel-drive situation, even in the summer.
Bu bir dört çeker durumu. Yazın bile oluyor.
I have a feeling that whoever walks through that... is like they end up in the middle of a roulette wheel, and they will just end up somewhere by chance.
İçimde bir his var ki o bölgeden kim geçerse... Rulet tekeri gibi bir şeyden geçiyorlar, ve şans eseri bir yere çıkıyorlar.
If we walk through the dark space, and it is a roulette wheel, there's no way we can be sure... that we would go back to our original house.
Eğer o karanlık bölgeden geçersek... Ve bir rulet tekeri varsa, kendi orijinal evimize dönebileceğimizin asla bir garantisi yok.
'I caressed the steering wheel gently and started the car
'Önce bir direksiyonu güzelce okşadım sonra arabayı çalıştırdım'
And so, um, we're following my Uncle Tiny, and then, all of a sudden, um, a big black image came in-between the cars and my dad turned the steering wheel and we flipped into the like, the gutter, and we looked up
Tiny amcamı takip ediyorduk ve sonra birdenbire arabaların arasından büyük bir silüet geçti. Babam direksiyonu kırınca su kanalına devrildik.
You get anything off the bloody prints we found on the plane's steering wheel?
Uçağın direksiyonundaki kanlı parmak izlerinden bir şey çıkmadı mı?
Whose are on the steering wheel?
- Kiminkiler direksiyondaydı?
I'm just gonna wheel him on to the deck.
Onu balkona çıkartalım.
Put your hands on the wheel now.
Ellerini direksiyona koy.
So I'm the third wheel here?
Yani şimdi buradaki üçüncü tekerlek * ben mi oldum?
Does Drew not call out the name of Jesus when someone lands on "Bankrupt" on Wheel of Fortune?
Drew Çarkıfelek'te birine iflas gelince İsa'nın ismini haykırmıyor mu?
Him, his GPS, his steering wheel, all smacking of the fresh scent of nether regions.
Herif, GPS'i, direksiyonu. Hepsi taze alt bölge kokuyor.
The driver returned to the bus and sat down behind the steering wheel.
Şoför otobüse döndü, yerine oturdu ve direksiyonu tuttu.
Toufan grabbed the steering wheel and turned the bus around.
Toufan direksiyonu yakaladı ve otobüsü çevirdi.
A Big Wheel, so I can drag Santa's severed head through the streets of Venice.
Üç tekerli bisiklet. Noel Baba'nın kopmuş kafasını Venice sokaklarında sürükleyebilmem için.
- Handcuffed him to the steering wheel of his car.
- Arabasının direksiyonuna kelepçelemiş.
That's where the whole back wheel sliding thing kind of took off.
Arka tekeri kaydırma da buradan çıktı.
And, um, the left rear wheel of that vehicle
ve, aracın sol arka tekeri
Let's spin the big wheel to see what your challenge is.
Hadi sıradaki oyunumuzu öğrenmek için çarkımızı çevirelim.
I wheel him out, head to the lifts, get back down to the kitchen.
Ben onu asansörlere kadar taşıyacağım mutfaktan dışarı çıkartacağım.
Actually doing the dishes when it's your turn on the chore wheel?
Sıra sana geldiğinde bulaşık yıkıyorsun.
wheel 105
wheels 61
wheeler 215
wheelchair 17
wheels up in 48
wheels up 28
wheel of fortune 16
wheel drive 80
the world is yours 18
the walking dead 44
wheels 61
wheeler 215
wheelchair 17
wheels up in 48
wheels up 28
wheel of fortune 16
wheel drive 80
the world is yours 18
the walking dead 44
the who 68
the way i see it 340
the whole thing 282
the way you talk 19
the way of the future 27
the world is changing 33
the walls 37
the wall 69
the way i look at it 29
the world has changed 35
the way i see it 340
the whole thing 282
the way you talk 19
the way of the future 27
the world is changing 33
the walls 37
the wall 69
the way i look at it 29
the world has changed 35
the wall street journal 16
the waitress 23
the way i figure it 33
the way things are going 26
the whole nine yards 33
the war is over 139
the way things are 19
the way 34
the wedding 120
the way i heard it 23
the waitress 23
the way i figure it 33
the way things are going 26
the whole nine yards 33
the war is over 139
the way things are 19
the way 34
the wedding 120
the way i heard it 23
the witch 63
the words 90
the whole world 65
the warehouse 20
the window 97
the whole truth 141
the witness 70
the whole day 16
the war 122
the words 90
the whole world 65
the warehouse 20
the window 97
the whole truth 141
the witness 70
the whole day 16
the war 122