The windows tradutor Turco
3,513 parallel translation
You should have them reinforce the windows with bars or something.
Burada pencerelere demir parmaklıklar falan takmaları gerek.
I looked this woman dead in the windows of her soul!
Bu kadının ruhunun ölü pencerelerine baktım!
- Stay away from the windows!
- Pencerelerden uzak durun!
Stay away from the windows.
Pencerelerden uzak durun.
Hardwood floors, the windows, Gramercy Park is right out there and it's a historical landmark.
Parke zemin, pencereler, Gramercy Parkı hem karşında ve tarihi bir mekan.
Forget the windows, the windows with the light coming in.
Pencereleri boş ver, pencerelerden ışık giriyor.
Yes, the windows are huge, the floors are lovely, okay'?
- Öyle mi? Evet, pencereler kocaman, yerler harika, tamam mı?
We'll write in blood on the windows and in the bathroom.
Sonra da pencerelere ve banyoya kanla yazı yazarız.
The windows.
Pençeler.
You left the windows up.
Arabanın açık bıraktığın pencerelerini kapadım.
Sun streaming in through the windows.
Pencerelerden içeri süzülen ışık hüzümeleri.
That was you putting the windows in, was it?
- Camı kıran sizdiniz galiba.
Aunt Liz, can I look out the windows?
Liz teyze, pencereden dışarıyı seyredebilir miyim? - Evet, tatlım.
- Did you punch out all the windows until you hit the wall and broke your hand?
- Peki ya bir duvara vurup elini kırana kadar tüm camları kırdın mı?
He's blacked out the windows.
- Tüm pencerelerini kapatmış.
It's got the windows.
Pencereleri var.
He thought that meant we should open the windows.
"Kızışmış" denince pencereleri açmamız gerektiğini sandı.
Okay, so all the windows and doors are locked.
Tüm kapılar ve pencereler kilitli.
We need to get men on that roof without the gunmen hearing a thing and then down the front and back and through the windows.
Saldırganların ruhu duymadan adamlarımızın şu çatıya çıkması gerekiyor. Ve sonra ön ve arka pencerelerden içeri girecekler.
Right, the windows.
Doğru, pencereler.
And these masks are formed by the windows.
Ve bu maskeler, pencereler tarafından biçimlendirilmekte.
So, I checked all the windows and doors.
Bütün kapı ve pencereleri kontrol ettim.
Move in a circle and monitor the windows.
Daire çiz ve pencereleri izle.
Open the windows. It smells like a meth lab.
İçerisi met laboratuvarı gibi kokuyor.
And why is there moisture between the windows?
Ayrıca camlar neden nemli?
It was so dreary, they'd actually put fake backdrops in the windows.
Orası çok bunaltıcıydı çünkü camların arkasına sahte manzaralar koymuşlardı.
Luckily, the windows were bulletproof, but then I realized, uh, who the hell drives a bulletproof car?
Şansa bak ki camlar kurşun geçirmezdi, fakat sonra fark ettim ki, aa, insanın neden kurşun geçirmez bir arabası olsun ki?
I checked all the windows upstairs.
Üstkattaki bütün pencereleri kontrol ettim.
It's going to be so dark in here when all the windows are boarded up.
Bütün pencereleri kapattığında burası çok karanlık olacak.
She cracked the windows so I wouldn't smell it when I got home.
Eve döndüğümde kokusunu almayayım diye camı aralamış.
- Can you open the windows here?
Bu lanet yerin pencerelerini açabilir miyiz?
According to this bloke, the safe's in a basement office with no windows, one entrance and the door's secured like a bank vault.
- Bu kadarla da değil. Hapisteki herife göre, kasa bodrumda ne penceresi ne de girişi olan bir ofiste. Kapısı da bankaların kasa daireleri gibi emniyetli.
How do you get into the room of a building to break into a locked safe when the building is teaming with police, the room is in the basement, the basement has no windows and the door is as secure as a vault?
Asıl ilginç kısmı şimdi söylüyorum. Kilitli bir kasayı soymak üzere, penceresi bile olmayan bir bodrum katta bulunan, kapısı kasa daireleri gibi korunan bir odaya... hem de binanın etrafı polis kaynıyorken acaba nasıl girebilirsiniz?
Hey, everyone away from the fucking windows!
Herkes pencerelerden uzak dursun!
The van had no windows.
Penceresiz bir kamyonetti.
That it'll see it's mummy and daddy again there and will fly around forever in a place where the sun always shines and there aren't any windows.
Orada anne ve babasını yine göreceğini ve güneşin hiç batmadığı ve pencerelerin olmadığı bir yerde sonsuza dek uçacağını.
That other people believe the bird is a martyr in the fight against windows.
Bazı insanlarınsa, o kuşun pencereyle yaptığı savaşta şehit olduğuna inandığını.
Locks and bolts on all the doors and windows, a state-of-the-art alarm system.
Kapının ve pencerelerin kilitleri olduğu gibi duruyor. - Gelişmiş alarm sistemleri var.
Check that all the doors and windows are secured.
Kapılar ve pencereler güvende mi diye kontrol edin.
The crown darkens our topmost windows, and the roots undermine our foundations.
Tepesi üst pencerelerimizi gölgeler, ve kökleri temellerimizi zayıflatır.
And there's a sedan parked across the street. U.S. Government plates. Tinted windows.
Ayrıca sokağın karşısına camları filmli, devlet plakalı bir araba park etmiş.
Hardwood floors, recycled glass windows, high-def tv, solar panels on the roof.
Parke zemin, geri dönüşümlü camlar yüksek çözünürlüklü televizyon çatıda güneş panelleri.
You don't happen to have the dimensions of any of these windows, do you, Gramp?
Pencerelerin boyutlarını tesadüfen yapmayacaksın değil mi dede?
Because no matter what you freed yourself from, you only get so far down the open road, car windows down, music blasting, before you're forced to take a turn, make a choice and sentence yourself to the next adventure.
Kendini nereden serbest bırakmış olursan ol seçim yapıp, dönüş yapmaya mecbur kalarak kendinizi bir sonraki maceraya mahkum etmeden önce arabanızın camları açık, müzik son ses bir şekilde açık yolda yalnızca belirli bir mesafeye kadar hareket edebilirsiniz.
for just one second, you see the big stained glass windows out of the corner, in the corner of the frame right before he takes a turn around the elevator.
Ve yine, yalnızca bir anlığına köşede büyük vitraylı pencereleri görüyorsunuz. Tam çerçevenin köşesinde. Danny asansörün etrafını dönmeden hemen önce.
Windows are intact, so unless it went out the door...
Pencerelerde iz yok. Görünüşe göre kapıdan çıkmış gitmiş.
Jennifer, quite frankly, I had more windows in my first apartment than the V.P. currently has in her schedule.
Jennifer dürüst olmak gerekirse ilk apartmanımda bile B.Y'nın programındaki açıktan fazla pencere vardı.
Judging by the impact, I'd say he came from one of those windows above the seventh floor.
Çarpma etkisine bakarak, yedinci kattan daha yukarıdan atladığını söyleyebilirim.
You have to use imagination, but picture, if you will outside those windows the gorgeous Ojai Valley.
Biraz hayal gücü kullanirsaniz pencerenin disinda harika Ojai Vadisi'ni göreceksiniz.
I was looking for the number for ESU, and you had, like, four windows open to, uh... articles on a child murderer, Gary Margolis.
ESU'nun numarasına bakıyorum, ve senin, çocuk katili olan Gary Margolis ile ilgili internette araştırma yaptığını gördüm.
Like you both, they broke windows all the time
Sizin yaptığınız gibi onlar da sürekli camları kırıyordu.
windows 96
the world is yours 18
the walking dead 44
the who 68
the way i see it 340
the whole thing 282
the way you talk 19
the way of the future 27
the world is changing 33
the walls 37
the world is yours 18
the walking dead 44
the who 68
the way i see it 340
the whole thing 282
the way you talk 19
the way of the future 27
the world is changing 33
the walls 37
the wall 69
the world has changed 35
the waitress 23
the wall street journal 16
the way i look at it 29
the way i figure it 33
the war is over 139
the way things are going 26
the whole nine yards 33
the wedding 120
the world has changed 35
the waitress 23
the wall street journal 16
the way i look at it 29
the way i figure it 33
the war is over 139
the way things are going 26
the whole nine yards 33
the wedding 120