They're just tradutor Turco
12,382 parallel translation
- But just one of each, or else they're too much trouble.
- Ama sadece bir tane Yoksa onlar çok fazla sorun.
You're all just gonna sit here and wait for whatever they have to bring down on us.
Siz hepiniz burada oturacaksınız. ve ne olursa olsun bekleyince onlar bizi vurup indirir.
Well, I guess you're just not used to the noises that men make when they're strengthening their bodies now, are ya?
Herhalde erkeklerin vücutlarndan çıkan seslere alışkın olmadığın içindir.
Bro, they're not gonna let you in here just'cause you're my brother. I can't...
Sadece kardeşim olduğun için girmene izin vermeyecekler.
They're just trying to scare us, man.
Bizi korkutmaya çalışıyorlar, dostum.
They're just not going anywhere, man.
Hiçbir yere... Hiçbir yere gelemeyecekler, dostum.
Okay? It just means they're launching an investigation.
Soruşturma yürütüyorlar demek.
Yes, a new family moved in next door and they're just doing a little fumigating.
Evet, yanımıza bir aile taşındı da. Küçük bir dezenfekte işlemi yaptırıyorlar.
They're moving into our old house, so I'll probably just move in with them.
Eski evimize taşınıyorlar, onların yanına geçerim.
They're just a little heavy.
- Ağır geldi biraz.
They're just kids.
- Çocuklar daha.
Just, so many of my friends, they're politically active, and, you know, we're living in these exciting times where things are constantly changing.
Sadece arkadaşlarımın çoğu, ki hepsi politik insanlar, ve biliyorsun çok heyecan verici şeyler yaşıyoruz her an herşey değişebiliyor.
You know, I'm sure they're just at home, absolutely fine, in front of the TV, watching some ridiculous car chase.
Eminim ki, şu an evdedirler ve kesinlikle iyidirler. Televizyonun önüne oturmuş, saçma araba kovalamacalarından birini izliyorlardır.
You use words like Zionist and Islamist. For me they're just Yids and goat-fuckers.
Siyonistler ve İslamcılar gibi kelimeler kullanıyorsunuz bana sorarsan sadece Yahudiler ve kâfirler.
The forged passports in the immigration scams? They're not interested in the pornography, they're just interested in the network of forgery and the returning Jihadists. Yes.
- Göçmenlik dolandırıcılığındaki sahte pasaportlar.
I think they're pretty clear, but it's probably easier if we just go over them together.
Bence epey açıklar zaten ama birlikte incelersek daha kolay olur.
They're still just cotters, tacksmen, smiths.
Bu adamlar hâlâ yalnızca köylü, simsar, demirci.
Or maybe you're just another wannabe actor who thinks they're gonna be the next big thing.
Ya da belki de ünlü bir oyuncu olacağını sanan başka bir özenti aktörsündür.
Those men out there hear the two of you arguing, and they might just lose whatever faith they've got left that we have any idea what we're doing in here.
Mürettabat ikinizin tartıştığını duyarsa burada ne yaptığımıza dair kalan inançlarını da kaybedebilirler.
But don't you see? All those people you've been killing, it's... they're just Band-Aids.
Görmüyor musun öldürdüğün tüm o insanlar aslında sadece bir yara bandı.
The people Billie attracts, they're just... It's bad for our brand.
Bu Billie'nin etkilediği insanlar markamız açısından kötü oluyor.
Once they're out, they're just gonna come back again.
Bıraktığınız zaman, yeniden peşimize düşecekler.
Then you look at the photographs and you think, " They're just young women living their lives like I live mine.
Sonra resimlerine bakıp "Tıpkı benim gibi hayatını yaşayan genç kadınlar" diye düşünüyorsun.
What, they're just gonna- - just gonna drag you away halfway across the world?
Ne, sizi dünyanın öbür ucuna mı sürükleyecekler yani?
They're just names.
Sadece isimler vardır.
So I guess now they're just kind of a... comfort thing.
Sanırım artık sadece rahatlamak için.
They're just going to hunt him down.
Onu avlayacaklar.
They're moving product across the border... twice your rate, just a fraction of the price.
Malı sınırın ötesine taşıyorlar bedel iki katına çıkıyor ama bu devede kulak.
Well, you know what they say, just'cause you're paranoid don't mean they ain't all out to get you.
Ne derler bilirsin paranoyak olsan da bu, herkes seni arıyor anlamına gelebilir.
They're fine. They're just fixing the tire.
- Bir şey yok, sadece lastiği tamir edecekler.
Oh, they're just beautiful!
Bunlar çok güzel!
Just because kids can grasp the words doesn't mean they're ready for the concepts.
Çocuklar sadece anlamadığı kelimeleri kavrarlar.
I think they're gonna gain a unique understanding of how Jewish men, particularly in their 20s, are this just very specific mix of sexual bravado and extreme self-hatred, and it can be really destructive to the girls they choose to fuck.
Yirmili yaşlarındaki Yahudi adamların özel karmaşık cinsel gösterişliği ve kendilerinden aşırı nefret etmeleri ve onların sikmeyi seçtiği kızların nasıl yıkıldığına dair eşsiz bir anlayış.
I just make sure they're followed.
Uygulanmalarını sağlamak için buradayım.
They're the FBI and they're in charge, Tommy, so just do as you're told.
Onlar FBI, Tommy. Dediklerini yap.
Just know they're not gonna answer any of your questions.
Ama hiçbir sorunu cevaplamayacaklarını bil.
They're, like, regular girls... nurses and legal aides just, like, smiling with their tits and
Onlar normal kızlar, hemşireler ve yasal yardımcıları memelerine gülümsüyor ve...
They're just boobs.
- Onlar sadece göğüs.
Lot of substitute teachers, they don't know how to make the kids do what they're supposed to do, so they just send'em down here to my office like I got nothing better to do.
Vekil öğretmenlerin çoğu çocuklara yapması gerekenleri nasıl yaptıracaklarını bilmiyor, bu yüzden onları ofisime gönderip duruyorlar sanki işim gücüm yokmuş gibi.
It's just, sometimes... people don't really say what they're really thinking.
Sadece bazen insanlar gerçek düşüncelerini söylemiyorlar.
They're just here to watch.
İzlemeye geldiler.
They're probably just sucking face somewhere.
Bir yerde öpüşüyorlardır.
They're just picking on Henry because of how he is.
Henry böyle olduğu için onu seçtiler.
It's not that they don't want to vote for you, they just don't feel they can with all the heat they're getting on this thing.
Sana oy vermek istemediklerin değil, üzerlerinde bu kadar baskı varken, doğru bir zaman olmadığını düşünüyorlar.
They're gonna be just fine.
Onlar hep kurtulur.
She's a credible witness that'll testify Thomas harassed her, too, and they're smearing her just like they smeared Anita.
O kadın, Thomas'ın aleyhinde konuşabilecek sağlam bir tanık Anitayı lekeledikleri gibi onu da lekeliyorlar.
They're things that just manipulate you because I can use pure thought.
Onlar sadece sizi yönlendiren şeylerdir. Çünkü saf düşünceyi kullanabilirim.
And they're like, "An emotional affair is just as hurtful."
Dediler ki ; "Duygusal bir ilişki de aynı şekilde acı verir."
But some of the girls in here, they're just smoking hot.
Ama içindeki bazı kızlar acayip ateşli.
107, but The Book Ninja just RSVP'd, and The Double Negatives say they're not not coming.
107, ama The Book Ninja biraz önce katılma şartı olduğunu belirtti, ve The Double Negatives gelmeyeceklerini söylemedi. Hep markalarını tanıtma peşindeler.
They're totally fun, and it's not just publishing nerds.
Çok eğlenceliler ve sadece ineklerle dalga geçmiyorlar.
they're just people 22
they're just words 20
they're just children 18
they're just kids 62
just 13489
just come home 43
just eat it 38
justice 418
justin 1150
just do it 1237
they're just words 20
they're just children 18
they're just kids 62
just 13489
just come home 43
just eat it 38
justice 418
justin 1150
just do it 1237
justified 46
justine 297
just be cool 104
just so you know 1100
just breathe 514
just relax 1151
just me 553
just go 1748
just be yourself 145
just talk to me 109
justine 297
just be cool 104
just so you know 1100
just breathe 514
just relax 1151
just me 553
just go 1748
just be yourself 145
just talk to me 109