To where tradutor Turco
71,230 parallel translation
- To where though, Lizzie?
- Nereye geleceğiz, Lizzie?
-'To where?
- Nereye?
Because I hunted you down to a hotel where you convinced me to help you steal $ 200,000
Çünkü 200.000 dolar çalmana yardım için ikna ettiğin otel senin peşine düşürdü. - Sonra ben yakalandım.
Where the evil which thou has driven to mingle with my being will slip away like a dream.
Nerede kötülük Sürdün Varlığımla karıştırmak Bir rüya gibi kayacak.
Adulthood is where dreams go to die.
Yetişkinlik, hayallerin öldüğü yerdir.
- I do not know where to begin.
- Nereden başlasam bilmiyorum.
You have to ask yourself, "Where would you go if you needed to patch up a bullet wound?"
"Eğer bir kurşun yaran olsaydı nereye giderdin." soru bu.
That's... where I have to go, what I have to face to get home.
Bu, gitmek zorunda olduğum yer, Eve dönmek için yüzleşmem gereken şey.
I've reached a point in my life where I only want to do things that I'm passionate about, and I do not want to waste any time.
Hayatımda bir noktaya ulaştım Burada yalnızca tutkulu olduğum işleri yapmak istiyorum, Ve ben herhangi bir zaman boşa harcamak istemiyorum.
I can take you where you want to go.
Gitmek istediğin yere seni ben götürebilirim.
Where are you going to stay tonight?
Bu gece nerede kalacaksın?
She told me where to find you.
Seni nerede bulacağımı söyledi.
So, if that's where it's heading anyhow, wouldn't you rather Luisa to fall back on, the woman you know will be there to catch you, than Alison, who nine times out of ten
Yani eğer bir şekilde buraya doğru gidiyorsa arkanda Luisa olsun istemez misin seni düştüğünde hep yakalayacak biri..
It sucks having to drive all the way out here again just to ask the same question twice, but here goes... where were you the night that Noah Solloway was attacked?
Sadece aynı soruyu iki kez sormak için buraya kadar sürmek zorunda kalmak berbat ama işte buradayız Noah Solloway'in saldırıya uğradığı gece neredeydin?
You know, if you ever need me, you know where to find me.
Bilirsin... Eğer bana hiç ihtiyacın olursa beni nerede bulacağını biliyorsun.
I don't even know where to begin to tell you how sorry I am.
Ne kadar üzgün olduğumu söylemeye nereden başlayacağımı bile bilmiyorum.
Yeah, but then we would have gotten caught in a situation where we had to prove it.
Sonra da ispatlamak için bir şeyler yapmamız gerekecekti.
Well, the human brain's a mystery, but... maybe this aneurysm happened to... remind you of who you were, where you were headed before what happened to your son.
İnsan beyni hala gizemini koruyor. Belki de bu anevrizma sana aslında kim olduğunu hatırlattı. Oğluna olanlardan önceki haline döndürdü.
She's summoned me to Washington, where she will greet me warmly, and then she'll fire me.
Beni Washington'a çağırdı. Beni nazikçe karşılayacak ve sonrasında kovacak.
That's where we want to cover.
Tam burada devreye gireceğiz.
But you need to ask yourself where are you at right now?
Ama şu an nerede olduğunu kendine sorman gerekiyor?
Walk through your sorrow, my daughter, and you will end up where you want to be.
Kederinle ilerle kızım. Sonunda olmak istediğin yerde olacaksın.
I was actually referring to the part where Lot takes the angels into his house and finds it surrounded by homosexuals who want to know them.
Ben aslında Lut'un melekleri evine alıp etraflarının onları tanımak isteyen homolarla kuşatıldığı kısmı anlatıyordum.
Funny how you skipped the part where Lot tries to protect the angels by offering up his daughters to the Sodomites instead.
Lut'un melekleri korumak için onlara kendi kızlarını sunduğu bölümü nasıl atlarsın.
She used to do this thing with... with her legs. Where...
Bacaklarıyla yaptığı şöyle bir şey vardı ya...
You see, I-I'm trying to find out where this gate was.
Bu kapı neredeydi, onu bulmaya çalışıyorum?
Police don't know where to look.
Polis katili nerede arayacağını bilmiyor.
I know where we need to go.
Nereye gitmemiz gerektiğini biliyorum.
Oh. Well, if it's, like, where to find her?
Eğer böyle bir yer varsa onu nerede bulacağız?
- Where am I supposed to go?
- Nereye gideceğim o zaman?
Where's my cell phone? I have to call him.
- Cep telefonum nerede?
And no matter where you go or what you do, he still wants to be with you.
Nereye gidersen git, ne yaparsan yap seninle birlikte olmak isteyen birine.
Well, I didn't want to assume that we're at the point where my future plans would affect you.
Gelecek planlarımın seni etkileyeceği bir noktaya geldiğimizi tahmin etmemiştim.
So who wants to tell me where the bomber got his material?
Pekala, bombacının malzemeleri nereden bulduğunu kim bana söylemek ister?
They're gonna want to know where I was yesterday.
Dün nerede olduğumu bilmek isteyecekler.
We'd like to know where your niece might be hiding.
Yeğeninizin nerede saklanıyor olabileceğini bilmek istiyoruz.
I heard that my daughter might be living here, and I was just trying to find out where she might be.
Kızımın burada yaşıyor olabileceğini duydum. Ve nerede olduğunu bulmaya çalışıyordum.
I wanted to know where she was.
Nerede olduğunu bilmek istedim.
Get to the east side of the building, where we came in.
Binanın doğu tarafına git.
Wh... Where'd you get to, girl?
Nereye gittin kızım?
Now I just want to know where the business center is.
Şimdi, sadece iş merkezinin nerede olduğunu öğrenmek istiyorum.
Well, now you have to decide, once and for all, where your allegiance lies.
Artık kesin bir karar vermelisin kime sadık kalacaksın?
If you give me access the antenna control logs, I might be able to figure out where he was looking.
Anten kontrol kayıtlarına erişimi bana verirseniz nereye baktığını anlamayı başarabilirim.
Now, without understanding where violence originates, it's impossible to rehabilitate, let alone prevent future violent acts.
Şimdi, şiddetin nereden geldiğini anlamaksızın, Rehabilitasyonu imkansızdır, Gelecekteki şiddet eylemlerini tek başlarına önlemek.
- How'd you know where to find me?
- Beni nerede bulacağını nereden bildin?
- I want to know who he is, where he is and which shitehawk staked the job.
- Kim olduğunu, nerede.. .. olduğunu ve bu işten ne çıkarı olduğunu bilmek istiyorum,.
How did he know where to find Bakewell?
Bakewell'in nerede olduğunu nerden biliyordu?
You'll go where you're put and be thankful my oath obliges me to treat saint and sinner alike.
Seni koyduğum yerde kalacaksın ve yeminime şükredeceksin. Beni aziz ve günahkarlara eşit davranmaya zorluyorsun.
- [laughs] I bet, as sheriff deputy, people don't usually talk to you like that because it only arouses suspicion, where there shouldn't be any.
Bahse varım şerif yardımcısı olarak seninle böyle konuşan insanlara pek rastlamıyorsundur çünkü bu şüphe yaratır.
I just have a few questions about something that's happening to a friend that I'm wondering if might be a virus and where I might go for help.
Sadece bir arkadaşıma olanlarla ilgili birkaç sorum var. Bu bir virüs olabilir mi ve nasıl yardım alabilirim merak ettim.
No matter how much we want to control it, we can't always know where it's going to take us.
Ne kadar kontrol etmek istersek isteyelim bizi nereye götüreceğini tam olarak bilemeyiz.
where 9895
where is he 5231
where are they 1692
where is it 2891
where is 140
where are you going 8373
where's mummy 20
where are you 7883
wherever 110
where are you from 827
where is he 5231
where are they 1692
where is it 2891
where is 140
where are you going 8373
where's mummy 20
where are you 7883
wherever 110
where are you from 827
where's my money 195
where do you live 434
where were you yesterday 44
where is your wife 24
where are they from 41
where were you born 75
where are you now 254
where is he from 17
where have you been 2536
wherever you go 109
where do you live 434
where were you yesterday 44
where is your wife 24
where are they from 41
where were you born 75
where are you now 254
where is he from 17
where have you been 2536
wherever you go 109