To your left tradutor Turco
2,661 parallel translation
Mozzie... two steps to your left.
Mozzie iki adım soluna git.
Scooch to your left a little bit.
Biraz şuraya kayar mısın.
Come on, two steps to your left. All right, guys.
Hadi, iki adım solunuza doğru, Hadi, millet,
To your left.
Sol tarafınızda. Kızılderili gibi bir kaskı var.
If you find yourself holding an Ace, please take the door to your left and enjoy.
Eğer elinizdeki kart As ise lütfen solunuzdaki kapıya gidin ve eğlenmenize bakın.
The player to your left is a smelly footed stupid head.
Solunuzdaki oyuncu ayakları kokan bir aptal kafalı.
The player to your left has an ugly face!
Solunuzdaki oyuncunun yüzü çok çirkin!
You scream, I gut you like a carp, then hop the "A" train five paces to your left.
Bağırırsan seni sazan gibi deşerim sonra beş adım solundaki trene atlarım.
To your left!
Sağ tarafa!
Sam, you got a five-year-old bogey down the hall to your left.
Sam, sol tarafında koridor sonunda 5 yaşında bir gulyabani var.
Look over to your left.
- Ne? Soluna baksana.
Just go in and to your left!
İçerden sola gidin!
Turn to your left.
Sola dön.
So, class, to your left, you will see some excellent examples of what we'd call windows.
Sınıf, sol tarafta pencere dediğimiz şeyin mükemmel örneklerini görüyorsunuz.
Um, do you mind, um, just... Moving more to your left, please?
Acaba biraz daha sola kayabilir misin rica etsem?
She stopped being your patient when she cut out our son and left you to die.
Oğlumuzu kesip seni ölüme terk ettikten sonra hastan olmayı bıraktı.
This man left your father to die!
Bu adam, babanı ölüme terk etti.
Oh, and if your tummies start to get a little growly, I left you some yummies in the fridge — lasagna, just like mom used to make.
Ve eğer karnınız guruldamaya başlarsa buzdolabında yiyecek bir şeyler bıraktım- -... lazanya, eskiden anacığım yapardı bana.
I think your Aunt Mel wanted to talk to you before you left.
Gitmeden Mel teyzen seninle konuşmak istiyordu sanırım.
You have forsaken all the love you've taken sleeping on a razor, there's nowhere left to fall your body's aching every bone is breaking nothing seems to shake it it just keeps lding on
* Aldığın bütün sevgiyi terkettin * * Usturanın üstünde uyuyorsun, düşecek yer kalmadı * * Vücudun ağrı içinde, tüm kemiklerin kırılıyor *
Your soul is able death is all you cradle sleeping on the nails there's nowhere left to fall you have admired every man desires everyone is king when there's no one left to pawn
* Ruhun kabiliyetli, ölüm senin muhafaza ettiğin tek şey * * Çiviler üstünde uyuyorsun, düşecek yer kalmadı * * Takdir ettin, herkes birşeyler ister *
But this afternoon, when it looked like you two had split up, your wife got fired, she lied to me about it and left with the baby.
Ama bu öğleden sonra, siz ayrılmış ve eşiniz kovulmuş gibi görünürken Meredith bana yalan söyleyerek bebekle beraber ortadan kayboldu.
With the blender providing you with an alibi, you took the speargun from the room, left the suite and headed across the hallway, and used your key to enter.
Blender sana bir mazeret sağlarken zıpkın tüfeğünü alıp odadan çıktın ve koridora çıkıp anahtarınla içeri girdin.
She left you an apartment to live with your daughter.
Kızınızla yaşamanız için size bir apartman dairesi bıraktı.
Thank to your vomiting and pooping up the mess, I'm left to clean up after your shit!
Kusup sıçmanız sayesinde sizin bokunuzu temizlemeye gidiyorum!
The left side of your brain is learning how to control the right side of your body.
Beyninizin sol lobu vücudunuzun sağ tarafını nasıl kontrol edeceğini öğreniyor.. İşte bu!
She said your husband was happy when she left the motel room at 10 : 55, so why did he want to die at 11 : 02?
O 10 : 55'te motel odasından ayrıldığında kocanız mutluymuş,.. ... öyleyse niye 11 : 02'de ölmek istedi?
And I thought you left this morning to go to your house where your fiancée lives.
Ben de bu sabah ayrılıp nişanlının yanına gittiğini sanıyordum.
But it doesn't matter, because what matters to you is that your father left you.
Ama fark etmez çünkü sorun ne olursa olsun sonuçta baban seni terk etmişti.
The moment Turell left your custody, but in a civil trial, the jury may very well decide that you behaved with a callous disregard to the suspect's life.
Ama sivil bir davada, jüri, şüphelinin hayatını hiç önemsemeden hareket ettiğinize karar verebilir.
I thought you left this morning to go to your house where your fiancée Isabel lives.
Bu sabah, nişanlın Isabel'in yanına döneceğini sanıyordum.
Looking out to the right, you'd see light coming from your left side.
Sağa baksaydınız da ışığın soldan geldiğini görürdünüz.
What? Are you telling me you haven't been able to use your left hand for a few years?
Bana, sol elini yıllardır kullanamadığını mı söylüyorsun?
'" If you knew all your friends were going to get together and try to take down Klaus, would you have left?
Eğer tüm arkadaşlarının bir araya gelip Klaus'u alt etmeye çalışacaklarını bilseydin oradan ayrılır mıydın?
And I am sorry, Brick, that your wife left you, but that happened 12 years ago, and you are still sitting here acting like she went to the corner store and she's going to be back any minute.
Üzgünüm, Brick. Karın seni terk etti. Ama bu 12 yıl önceydi ve sen hala burada oturmuş köşedeki markete gitmiş de dönecekmiş gibi davranıyorsun.
You know, when your mother left, it all went to hell, didn't it?
Annen ayrıldığında her şey boşa gitti, değil mi?
But you couldn't bring yourself to kill your baby brother face-to-face, so you left him in that duck blind- - no food, no water, no chance.
Ama kardeşini göz göre göre öldürmeyi beceremedin ve onu o karanlık kulübeye hapsettin. Yiyecek yok, su yok, hiçbir şansı yoktu.
Thanks to her massaging your leg everyday since you were a kid, or your left leg would wither... even more seriously than it is now.
Annen, çocukluğundan beri her gün ayağına masaj yapmasaydı, sol bacağın eskisinden de kötü hale gelirdi.
You might not know it, but everything that your mother, your grandmother left you, I could write it in this notebook, and show it to the whole world.
Bunun farkında olmayabilirsin, fakat annenin, anneannenin sana bıraktığı, her şeyi, bu deftere yazabilirim ve tüm dünyaya gösterebilirim.
But this afternoon, when it looked like you two had split up, your wife got fired, she lied to me about it and left with the baby.
Ama bu öğleden sonra, siz ayrılmış ve eşiniz kovulmuş gibi görünürken Meredith bana yalan söyleyerek bebekle beraber ortadan kayboldu. Benim için tehlike çanları çalmaya başladı.
There's nothing to be ashamed of, but you're 50 and your husband left you, and you have a career that isn't going anywhere.
Utanılacak bir şey yok. Ama 50 yaşına geldin, kocan seni terk etti ve kariyerinde de hiçbir gelişme yok.
According to your lab and a field test at the crime scene, there was GSR on the victim's hand as well as the left arm of his shirt.
Şaşkın ucube, onu bileklerinden çekerek çıkarmış. Bir ceset bulmadıysak, Audrey halen hayatta olabilir.
All you got to worry about is when you run out of booze and you run out of company and the only person left to judge you is your...
Endişelenmen gereken tek şey, içkin tükendiğinde ve arkadaşların kalmadığında seni yargılayacak tek insanın...
Well, your carnival barker's C.0.D. was massive internal hemorrhaging due to an inch-and-a-half laceration and perforation of the stomach wall, severing the left gastro-omental artery.
Sizin karnaval çığırtkanının ölüm nedeni mide duvarındaki 4 santim boyunda derin kesiğin sol gastro-omental atardamarına da zarar vererek yırtılması sonucu meydana gelen iç kanama.
They all left this morning... wanted to do something to help you get your Christmas Spirit back.
Bu sabah hepsi gitti. Noel ruhunu geri kazanmana yardım edecek bir şey yapmak istediler.
I'd give my right arm to stick my left foot in your mouth, pal.
Sol ayağımı ağzına sokmak için, sağ kolumu verirdim arkadaşım.
If you really want to be helpful, you could say that you don't remember where you left your purse because you were maybe a little drunk.
Gerçekten yardımcı olmak istiyorsan, biraz sarhoş olduğun için çantanı nereye bıraktığını hatırlamadığını söyleyebilirsin.
I seem to have left my lighter at your establishment.
Sanirim cakmagim sizde kalmis
I was trying to bounce it off your left testie.
Sol testilerine vurmaya çalışıyordum.
Trust me when I say, the bad ones can start to weigh down the good ones, and if you kill him, your good memories, that part of your family you still have left, they will be harder and harder to get to,
Güven bana, zamanla kötü anıların iyi anılarına baskın gelmeye başlayabilir. Eğer onu öldürürsen iyi anılarını hala aklında olan ailenle ilgili o anılarını hatırlamak gittikçe zorlaşacak ve nihayetinde solup gidecekler.
Carl Elias- - The bastard son you left to rot in the system after you murdered his mother almost 40 years ago. Your mistress.
Carl Elias, kırk yıl önce annesini öldürdükten sonra evlatlık sistemine çürümeye terk ettiğin piç oğlun.
to your 24
to your positions 16
to your knowledge 54
to your health 109
to your place 20
to your mother 18
to your family 22
to your right 61
to your father 32
to yourself 36
to your positions 16
to your knowledge 54
to your health 109
to your place 20
to your mother 18
to your family 22
to your right 61
to your father 32
to yourself 36
your left 30
left 1878
lefty 72
leftovers 21
left side 49
left a message 20
left and right 28
left or right 39
left arm 20
left turn 39
left 1878
lefty 72
leftovers 21
left side 49
left a message 20
left and right 28
left or right 39
left arm 20
left turn 39
left here 19
left to right 23
left foot 46
left hand 51
left face 22
left a bit 17
left rudder 18
left flank 24
left to right 23
left foot 46
left hand 51
left face 22
left a bit 17
left rudder 18
left flank 24