English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / Try this on

Try this on tradutor Turco

973 parallel translation
Try this on.
Bunu takmayı dene.
Try this on for size. lt's our very best, reserved for special customers.
Bunu deneyin. En iyi müşterilerimize verdiğimiz bir şey.
You'll try this on every maid in my kingdom.
Bunu krallığımdaki bütün evlenmemiş kızlar üzerinde deneyeceksin.
Now, let's try this on.
Şimdi bir deneyelim.
Try this on for size.
Şunu bedenine bir dene.
HE IS A LITTLE CRUM BUM- - TO TRY THIS ON ME.
Teşekkür ederim.
Try this on.
Bunu dene.
Come on, try this on.
Haydi, onu giy.
- Come try this on for me.
Gel de bunu üzerinde deneyeyim.
Jiro, try this on.
Jiro, şunu bir dene.
Here, try this on.
Bunu dene.
May I try this on?
- Bunu deneyebilir miyim? - Tabii ki.
Did you want to try this on?
- Bunu denemek ister misiniz?
Try this on.
Şunu dene.
Try this on.
Dene şunu.
- Try this on.
- Bu konuda deneyin.
Look here, don't you try and swing this thing on me.
Bana bak, bunu benim üzerime yıkmayı deneme.
Now try on this coat.
Bu paltoyu da dene.
You flash this wad on me, then try to tell me the dough is mine.
Koçanı önümde sallayıp benim olduğunu söylüyorsun.
Don't you dare try this game on with me.
Benimle oyun oynamaya kalkma.
Don't try to hang this on me.
Bunu üzerime yıkmaya çalışmayın.
Come on, Samson, we'll give this thing another try.
Haydi Samson, bir daha deneyelim.
If this letter is found on me, if this ever reaches you, I want you to believe every word of it and try to understand.
Bu mektup üzerimde bulunur, ya da sana ulaşacak olursa her kelimesine inanmanı ve anlamaya çalışmanı istiyorum.
To try and understand that it's impossible for either of us to go on this way.
Anlasana, ikimiz için de bu şekilde gitmesi mümkün değil.
I will not try to express the common feelings of all of us on this blackest day in the history of our motherland.
Vatanımızın tarihindeki bu en kara gün hakkında hepimizin içinden geçenleri söylemeye çalışmayacağım.
For instance, if I try to hit you on this cheek... you move to the other side.
Sana bu yanağından vurursam, öbür tarafına savrulursun.
Waiting on this weather... and then try to cram a month's bombing into four days.
Hava yüzünden bekle, sonra... ... bir aylık bombardımanı dört güne sığdır.
"That every maid throughout the kingdom without exception, " shall try on her foot this slipper of glass, " and should one be found upon whose foot this slipper shall properly fit,
Krallıktaki her evlenmemiş genç kız, ayrım yapılmaksızın, bu camdan ayakkabıyı ayağına giymeyi denesin, ayağı bu ayakkabıya tam olarak uyanlardan biri bulunsun ve o genç bayan bu araştırmanın sonucu olarak ilan edilsin ve Majestelerinin, sevgili oğlumuzun ve tahtın varisi olan asil prensimizin gerçek aşkı olarak kabul edilsin.
Later on in this broadcast, we will try to get Mr. Tatum to this microphone.
Daha sonra Bay Tatum'u yayınımıza katmaya çalışacağız.
I'm going to try to get him on this microphone.
Onu mikrofonumuza almaya çalışacağım.
- Try this. - Come on.
Bunu deneyin.
Well, just remember, it can happen to you, too, if you're covering up for this guy, so don't try to walk out on us.
Sadece hatırlayın, Sizinde başınıza gelebilir. Eğer bu adamı saklıyorsanız sakın bizden kaçmak için uğraşmayın.
Drive him out to this place we've been using try to straighten him out on the way.
Onu karargâhımıza götür bizim yanımıza çekmeye çalış.
Try it on this.
Bunu deneyin.
What do you want to try it on this time?
Bu sefer ne üzerinde denemek istersiniz?
Members of the jury, by the oath which you have just taken, you have sworn to try this case on the evidence.
Sayın jüri üyeleri, biraz önce ettiğiniz yeminle bu davada kararınızı kanıtlara göre vereceğinize söz vermiş oldunuz.
Specifically, Mr. Keller, did you ever load this gun, State's Exhibit "B" which I'm holding in my hand, and then try dropping it on a hard, unyielding surface?
Özel olarak, Bay Keller, kanıt olarak sergilenen bu silahı hiç doldurup sonra da sert, dirençli bir yere düşürmeğe çalıştınız mı?
I'm, uh, not going to try to persuade you not to yank this man's stripes, but I thought maybe you'd fill me in on just what happened.
Şu askerin rütbesini düşürmemen için... seni ikna etmeye çalışmayacağım. Ama belki bana neler olduğunu anlatırsın.
- Try it on, sister. Everyone's wearing them this season.
Bu sezon herkes onlardan giyiyor.
Let's try this way. Come on.
Hayır, hayır, bu tarafı deneyelim.
I wouldn't try any city-slicker stuff on this poor old country boy.
Ben bu yoksul ülke evladı üzerinde bu şehir züppesi giysilerini hiç denemezdim.
Here, try on this little hat.
Al, şu şirin şapkayı bir dene.
- Try this on.
- Şunu dene.
I went out on this ship to try and find some help, but I couldn't make it and died out at sea.
Yardım aramaya çıkmıştım ama başaramadık ve herkes öldü.
My dear Barbara, you must try and remember, the short time we've been on this planet we've met people, spoken to them and who knows, we might have even influenced them.
Sevgili Barbara'm, deneyip hatırlamalısın, bu gezegende bulunduğumuz kısa süre içerisinde insanlarla tanıştık, onlarla konuştuk ve kim bilir, onları etkilemiş bile olabiliriz.
Or are you gonna try and blame this on the dachsies, too?
Yoksa bunun içinde dachsieleri mi suçlayacaksın?
Keep your eye on the console while I try to fix this.
Tamir etmeye çalışırken senin gözün kontrol panelinde olsun.
This is the captain. Try using overload power on the transporters.
Işınlama odasına ek enerji yükleyin.
Now, you'd better watch this and try to understand what's going on.
Televizyonu izleyip neler olduğunu anlamaya çalışsan iyi olur.
So you feel that, just as you feel there'a reason for going on through the course this is the same way to try and deal with what you feel is wrong with the system in America?
Yani sen diyorsun ki yola devam etmenin geçerli bir sebebi var Yani sana göre bu, Amerika'daki yanlış sisteme karşı... mücadele etmenin bir başka yolu, öyle mi?
Try to bid on her with this.
Artırmaya girersin bununla.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]