We're just tradutor Turco
25,962 parallel translation
He's like a kid running for class president, who's just walking around, going, " And we're gonna have two lunches.
Sınıf başkanlığına aday olmuş bir çocuk gibi... " Öğle yemeği ikiye çıkacak.
My little gut resting on her fucking imperfect floppy ass, and we're just fucking.
Göbeğim onun sarkık poposunun üzerindedir ve düzüşürüz.
Yeah. We're just gonna go somewhere.
Biz bir yere kadar gidecektik.
We're just talking here.
Sadece sohbet ediyoruz.
I said we're just talking here.
Sana sadece sohbet ediyoruz dedim.
If we're gonna do it, I guess we better just do it.
Eğer yapacaksak, bir an önce yapmak en iyisi.
These are all very important to study, not just because academically we wanna know, but because we wanna make sure that they're good to go when they hit the surface of Mars.
Bunların hepsi yalnızca akademik olarak öğrenmek istediğimiz için değil, çalışmak için çok önemlidir. Çünkü Mars'ın yüzeyine indiklerinde iyi ve hazır olmalarından emin olmak isteriz.
These astronauts when they put themselves at risk they're not just putting themselves at risk for the things that we know.
Bu astronotlar kendilerini tehlikeye attıklarında sadece bildiğimiz şeyler için kendilerini tehlikeye atmıyorlar.
I don't like running like this, it means we're just one complication away from a complete outage.
Böyle çalışmayı sevmiyorum. Tamamen kesinti olmasına tek bir aksaklık uzaktayız demek oluyor.
What we're concerned with is how resilient are the crew, if you think about it, the human part of a Mars mission is just as critical as the technological part.
Bizi ilgilendiren şey, ekibin ne kadar dayanıklı olduğu. Bunu bir düşünürseniz Mars görevinin insani kısmı da teknolojik kısmı kadar kritik.
Every second that passes we're draining batteries just keeping air breathable and heat running.
Her geçen saniye, havayı solunabilir kılan ve ısıtmayı sağlayan bataryaları tüketiyoruz.
I just think we're too different.
Bence biz çok farklıyız.
Alive, dead, we're just specks of dust.
Canlı, ölüm, bizler sadece toz parçalarıyız.
- We're just having an argument.
- Sadece küçük bir tartışma.
We're just having a slight problem with the enormous sinkhole.
Devasa yarıkla ilgili ufak birkaç sorun var da.
We're just, uh...
- Hayır.
We're just going to impose a mandatory sentence.
Zorunlu bir ceza uygulayacağız.
I think myself and the lawmakers, we're just always looking for better, innovative ways to run government.
Ben ve kanun koyucular devleti yürütmenin daha iyi ve yaratıcı yollarını arıyoruz.
Look, there's only one other thing I can think of, but you'll have to play it just right or we're gonna make things worse.
Aklıma gelen tek bir şey var, ama her şeyi düzgün yapman gerek. Yoksa işleri daha da kötü hale getiririz.
I don't need to know what it is, but it means something to me too, so let's just admit that we're in this together and get this thing done.
Ne olduğunu bilmem gerekmiyor, ancak o şey benim için de anlam ifade ediyor. bu yüzden hadi bu işte birlikte olduğumuzu itiraf et, ve halletmiş olalım.
Which means we're out of time, and you didn't just come here to tell me about your mother.
Yani zamanımız tükeniyor, ve sen de buraya sadece annenden bahsetmek için gelmedin.
So let's just admit that we're in this together and get this thing done.
O yüzden bu işte birlikte olduğumuzu kabul edip bu işi bitirelim.
We're just asking for more time to locate the witness.
- Tanığı bulmak için biraz zaman istiyoruz.
I hope you didn't come all the way down here just to tell me that we're running out of time,'cause I already know that.
Umarım bu kadar yolu vaktimin kalmadığını söylemek için gelmemişsindir. - Çünkü bunu zaten biliyorum.
So whatever it is you're gonna say, let's just pretend you said it, and I let it go, and we move in our separate directions, okay?
Yani her ne söyleyeceksen söylemişsin sayalım, boş verelim. Sonra da kendi yolumuza gidelim.
We're only 90 feet from the surface, so if we could suit up, we could just swim out.
Yüzeyden sadece 90 metre uzaktayız, bu yüzden uyacak olursak, yüzüp dışarı çıkabiliriz.
It's fine. We're all just guarding the pit.
Sadece çukuru koruyoruz.
Hey, we're just a couple of simple South Asian fishermen.
Biz sadece birkaç basit Güney Asyalı balıkçılarız.
I think we're just gonna stay in.
Galiba evde takılacağız.
We're just actors.
Biz sadece aktörleriz.
We're just actors.
Bizler aktörleriz.
So we're just gonna use it for feedback.
Yani sadece geri bildirim için kullanacağız.
We're just entering the blackout zone now.
Karartma bölgesine girmek üzereyiz.
We're just glad to see you're safe.
- Güvende olmana sevindik.
That said, we're gonna have to keep you just a wee bit longer for further testing.
Seni birkaç test yapmak için biraz daha tutacaklarını söyledi.
They're not gonna stop just because we...
- Bizim bırakmamız onları dur -
And just so we're clear, this is an ICERs-only op.
Ve unutmayın, bu operasyonda sadece dondurucu kullanacağız.
We're not just creating elements, but compounds, material, life.
Sadece element değil bileşikler de yaratıyoruz, madde ve hayat gibi.
We're not gonna just go cracking heads.
Gidip birilerinin kafasını kırmayacağız.
Yeah, just glad we're on the same page.
Evet, anlaştığımıza sevindim.
Already it just, 0.85 degrees, we're seeing faster than predicted impacts.
0,85 derecede bile tahminimizden de hızlı gelişen etkiler görüyoruz.
But we're just seeing the worst drought in 900 years here right now.
Ama son 900 yılın en kötü kuraklığını şu an burada görüyoruz.
At the end of the day, we're all of us just human.
Sonuçta hepimiz insanız.
But we're paying him a lot of money, how can he just change the dates around at the last minute?
Ona çok fazla para ödedik. Tarihi nasıl son dakikada değiştirebilir?
If we're gonna be allies, I just want to know which ones I can trust.
Eğer müttefik olacaksak kimlere güvenebilirim bilmek istedim.
We're just prolonging the inevitable.
Biz sadece kaçınılmaz olanın vadesini uzatıyoruz.
We're just getting started.
Daha yeni başlıyoruz.
We're in school, and JJ's doing just fine.
Okuldayız ve JJ çok iyi.
So we're just gonna let this happen?
Yani öylece bunun olmasına izin mi vereceğiz?
We're just talking.
Alt tarafı konuşuyoruz.
We're just in the middle of a conversation.
Ortasındayız Bir konuşma.
we're just friends 257
we're just getting started 113
we're just having fun 39
we're just passing through 18
we're just hanging out 37
we're just talking 103
we're just playing 22
we're just leaving 17
we're just trying to help 21
we're just looking 18
we're just getting started 113
we're just having fun 39
we're just passing through 18
we're just hanging out 37
we're just talking 103
we're just playing 22
we're just leaving 17
we're just trying to help 21
we're just looking 18
we're just gonna 27
just 13489
just come home 43
just eat it 38
justice 418
justin 1150
just do it 1237
justified 46
justine 297
just be cool 104
just 13489
just come home 43
just eat it 38
justice 418
justin 1150
just do it 1237
justified 46
justine 297
just be cool 104
just so you know 1100
just relax 1151
just breathe 514
just me 553
just be yourself 145
just go 1748
just talk to me 109
just let it be 17
just bear with me 31
just kidding 689
just relax 1151
just breathe 514
just me 553
just be yourself 145
just go 1748
just talk to me 109
just let it be 17
just bear with me 31
just kidding 689