We might tradutor Turco
16,878 parallel translation
You have to take it, or we might all be stuck here.
O tekneye binmelisiniz aksi takdirde hepimiz burada hapsolacağız.
Lewis : Hotch, we might have a lead here.
- Bir ipucu bulmuş olabiliriz Hotch.
We might not get another chance, Clary. This is too important.
- Bir daha şansımız olmayabilir Clary.
Although there is one matter we might discuss briefly, Edward, if you're agreeable?
- Eğer izin verirsen şimdi konuşmamız gereken bir şey var, Edward.
We might need to speak to you again.
Seninle tekrar konuşmamız gerekebilir.
I think we might be better off just going through Eloise's project files.
Eloise'in proje dosyalarından devam etmek daha iyi olabilir.
And if we can just get over there, we might be able to stop the heist from happening and find the people responsible
Ve sadece oraya gidebilirsek soygunu durdurabiliriz ve kesintiden sorumlu
And if we work quickly, we might actually save some lives here.
Hızlı çalışırsak belki kimi insanları kurtarırız.
Figure out what we might've missed.
Neyi gözden kaçırdığımızı bulalım.
I think... I think we might've.
Bulmuş olabiliriz.
It sounds like we might have dislodged something.
- Bir şey yerinden oynatmışız gibi.
If we interrogate him now, we might save someone's life.
Şimdi onu sorgulamalıyım. Başka birilerinin hayatlarını kurtarmak için.
We might have a problem.
Ama bir sorunumuz var.
You know, if you had any kind of a memory left, we might be out there winning this war right now.
Biliyor musun, eğer birşeyler hatırlıyor olsaydın, bu savaşı şu an kazanıyor olabilirdik.
And if we do it right, we might just cast away the soul of Amaru and save Katey-Kakes. Forever.
Eğer doğru yaparsak, Amaru'nun ruhunu gönderebiliriz ve Kate'i kurtarabiliriz.
We might need that for transfusions.
Nakil için gerekebilir.
We might smell his ashes in the wind.
Rüzgarda onun küllerinin kokusunu alabiliriz.
We might as well have contracts on our heads, because these scumbags are not gonna stop until we are all good and dead.
Başımızda sözleşmelerimiz olsa bile bu pislikler biz temelli yok olana ve ölene kadar durmayacaklar.
But if not, we might need to look at fitting you with a defibrillator.
Olmazsa belki de şansımızı elektrik vererek deneriz.
So we might see you later, mate.
Pekala, belki sonra görüşürüz dostum.
If we engage White, we might stand a chance of getting him to hand himself in.
Eğer White ile iletişim kurabilirsek, onu teslim olmaya ikna edebiliriz.
We might not win.
- Kazanamayabiliriz.
We might just get out of this alive.
Biz sadece bu hayatta çıkmak olabilir.
We might get held up there for a while anyways.
Orada epey bir süre oyalanırız zaten.
We said right in front of you we might be having a kid in that place.
Senin önünde söyledik, belki o evdeyken bir çocuk sahibi oluruz diye.
Yo, if they ain't gonna turn off the lights on us, we might as well treat it like a slumber party.
Eğer ışıkları kapatmıyorlarsa biz de pijama partisiymiş gibi davranabiliriz.
No, but we might be able to get that soon enough.
Hayır, ama kısa sürede bunu öğrenebiliriz.
We might be able to catch him, but I want in.
Onu yakalayabiliriz ama ben de geleceğim.
We might as well wish for the sun to rise at night.
İstersen güneşi batınca doğduralım.
What we're concerned with is if we're not able to apprehend the unsub immediately afterwards, then he might respond by abandoning the car.
Ama eğer onu hemen yakalayamazsak uyarıya arabasını terk ederek tepki verebilir.
It might be able to break the cover if we can find the right spot.
Doğru noktayı bulursak belki kapağı kırabilir.
Perhaps Dr Enys might take a look at it after we've gone?
Belki biz gittikten sonra Dr. Enys ona bir bakabilir.
Are we sure we want to know what they might be use those mind-files for?
O beyin dosyalarını ne için kullanacaklarını öğrenmek istediğimize emin miyiz?
Well, if it was carried by the wind, it might be something we can't see with the naked eye.
Eğer rüzgar tarafından engellenebiliyorsa çıplak gözle göremeyeceğimiz bir şey olmalı.
If we think about what they want, what they need, it might point us in the right direction.
Ne istediklerini, neye ihtiyaçları olduğunu düşünürsek bu bizi doğru noktaya yöneltebilir.
I can't act sad because then Cam might think that we were still... but we were... honest.
Cam hala... bizim... ama biz... gerçekten.
In fact, we think he might be protecting her, we just...
Aslında onu koruyor olabileceğini düşünüyoruz.
You know, it would help if we knew some more about his medical history, other doctors he's been to, the tests they might've run.
Geçmişteki tıbbi kayıtlarını görmemizin, gittiği diğer doktorları ve uygulanan tahlilleri bilmemizin büyük yardımı olur.
... then we just might be able to rescue Ford, learn Bill's weakness, and save Gravity Falls!
o zaman Ford'u kurtarabilir, Bill'in zayıflığını öğrenebilir, ve Gravity Falls'u kurtarabiliriz!
Well, if they've done renovations, they might have already found what we're looking for.
Tadilat yapıldıysa aradığımız şeyi bulmuş olabilirler.
He says, "If we do it tonight, we can say we didn't know and it might have been the party, and we'll get the insurance from the house and all the money problems will be over."
Bana dediki "Eğer bu gece yakarsak, bilmediğimizi söyleriz ve parti sırasında olmuş olacağını anlatır sonra da sigortadan gelecek parayla da tüm problemlerimizi çözeriz."
We thought it might be a nice thing.
Bunun iyi olacağını düşündük.
Nothing's gonna happen, but I just want you to know that whatever decisions might need to be made, of course we would... we would make them together.
Hiçbir şey olmayacak ama bilmeni isterim ki neye karar vermek zorunda olursak olalım, bu kararları tabii ki birlikte alacağız.
And we had planned to have an annulment, but once we fell more in love, we thought that it might be wonderful to reveal it to our families after we were married again.
Fesih etmeyi de düşündük ama birbirimize daha çok aşık olunca bir kez daha evlendikten sonra ailelerimize duyurmanın harika olacağını düşündük.
I thought maybe after all we've been through the past three months that you might want to take a break.
Belki son üç ay içinde yaşadıklarımızdan sonra mola vermek istersin sanmıştım.
It might help us find his killer if we knew whether that was true or not.
Bize katili bulmamızda yardımcı olursan bunun doğru olup olmadığını öğrenebiliriz.
Might I suggest we have this conversation on the move?
Bu konuşmayı neden yürüyerek yapmıyoruz?
If we can show mitigating circumstances there... state of mind or emotional distress... Taylor might get off lightly, maybe a 10-year sentence, and he'll serve half that.
Orada hafifletici nedenleri gösterebilirsek ruhsal durum ya da manevi zarar Taylor belki en azından 10 yıllık hapis cezası alabilir, onun yarısını hapis yatar.
So we thought you might appreciate this time to... enlighten us.
Bu yüzden bu zamanı bizi aydınlatmak için kullanabileceğinizi düşündük.
He might not have done right by us, but we can do right by him.
Bizim için belki doğru olanı yapamadı ama biz onun için doğru olanı yapabiliriz.
So, I thought it might be nice if we all had a-a dinner
Hepimiz akşam yemeği yesek güzel olur diye düşündüm. Onun anısına.
might 118
mighty 31
might as well 85
might have 21
might as well be 17
might have been 16
might be 104
might work 17
might i have a word 38
might i add 20
mighty 31
might as well 85
might have 21
might as well be 17
might have been 16
might be 104
might work 17
might i have a word 38
might i add 20