Might have tradutor Turco
28,184 parallel translation
The doctor said that... if I hadn't walked away from the fight, I might have died.
Doktor dedi ki dövüşü bırakmasaymışım ölebilirmişim.
You might have got away with it if you've booked economy.
Uzaklaşabilirsin ama ekonomiden saklanamazsın.
We might have to move back permanently.
Kalıcı olarak oraya dönmek zorunda kalabiliriz.
He might have been.
Öyle olmuş olabilir.
I might have something.
Aklımda biri olabilir.
It looks like you might have left out some details.
Görünüşe göre birkaç detayı atlamışsın.
Zoe, I might have gotten you involved.
Zoe, seni de bulaştırmış olabilirim.
- Oh, no. - Zoe, I might have gotten you involved.
- Zoe, seni de bulaştırmış olabilirim.
Contrary to what you might have heard, my friends, you are not safe.
Evet duyduğunuz gibi güvende değilsiniz.
- She might have a different opinion.
O aynı düşüncede olmayabilir.
Can you tell us why your husband might have done this, Mrs. Swagger?
Eşinizin bunu yapma sebebini biliyor musunuz Bayan Swagger?
You mentioned they might have abducted him by mistake.
Onu yanlışlıkla kaçırılmış olabileceğini söylemiştiniz.
The public opinion might have changed.
Toplumun görüşü değişmiş gibi duruyor.
In the moment, I admit it, there was no thought of you, or of the pain I might have caused...
Kabul ediyorum, o anda seni hiç düşünmedim ya da sebep olabileceğim acıyı.
Perhaps I might have hoped for some understanding, knowing you as I do.
Belki seni çok iyi tanıdığım için, biraz anlayış beklemiş olabilirim.
We fear it might have been fraudulent.
Korkumuz bunun bir hile olabileceğidir.
After your antics with Elizabeth, I decided I might have a turn myself.
Elizabeth ile ilişkinden sonra sıranın bana geldiğini düşündüm.
You might have killed me!
Beni az daha öldürüyordun!
I might have an idea where he's holed up.
Nerede saklandığına dair bir fikrim var.
Might have been doing two kilometers an hour around here.
Saatte iki kilometre bile yapabilir.
They might have to remove part of her intestine.
Bağırsağının bir bölümünü alabilirlermiş.
Kind of looks like something my dad might have built in one of his more murdery moments.
Adam öldürme anlarında babamın yaptığı şeylere benziyor.
In the beginning, when I started the gallery there were many instances.. ... when I thought I might have to shut down the gallery.
Başlangıçta, galeride işe başladığımda çok fazla örneği vardı burayı ne zaman kapatırım diye düşünüyordum.
I think one of the others might have found the bomb and spaced it.
Sanırım diğerlerinden biri bombayı buldu ve uzay boşluğuna gönderdi.
Hey, Francie, do you think you might have left it where we stopped earlier? - Yeah?
Hey, Francie, daha önce durduğumuz yerde bırakmış olabilir misin?
Yeah, I think we might have company.
Evet, bir ziyaretçim var galiba.
- You know what it might have been?
- Ne olabilir biliyor musun?
I think I might have a few bandages left.
Galiba arkada sargı bezi vardı. Bekle hemen bakayım...
Well, he squeezed the trigger, but I think other people might have been pulling his strings.
Tetiğe basan oydu ama işin arkasında başkaları da olabilir.
Now since I'm new here, I thought we might have a conversation now before things get more intense.
Madem ben burda yeniyim. O zaman işler daha da karışmadan görüşelim mi? Ne dersiniz?
That hour you thought was nothing, and because of that tiny mistrust in your heart, this might have shaken our entire business.
Sana önemsiz gelen o bir saat ve kalbindeki o ufak güvensizlik yüzünden tüm iş hayatımız sarsılabilirdi.
We'll settle whatever grievance you might have.
Her ne sorunun varsa gidereceğiz.
The piano might have been tainted now...
- Piyano artık bozulmuş olmalı...
I think I might have just threatened DeLuca.
DeLuca'yı tehdit etmiş olabilirim.
Might have a mental issue here.
Zeka sıkıntısı olabilir.
You might have a car there that is an Impala.
Orada bir araba olmalı... Impala marka.
Sometimes I feel like she might have a point.
Bazen haklı olabilir gibi geliyor.
You don't seem very surprised that Gordon Rimmer might have been involved in a crime.
Rimmer'ın suça karıştığına şaşırmamış gibisiniz.
I might have said something that actually sort of means that. Yeah.
Öyle bir şey söylemiş o anlama gelen bir şey söylemiş olabilirim.
You tell me and I might have to kill you.
Maçı kaydettiriyorum. Bana söylersen seni öldürmek zorunda kalabilirim.
How different might it all have been.
Her şey nasıl da farklı olabilirdi.
I have a proposition you might be interested in.
İlginizi çekebilecek bir teklifim var.
Well, it might be awkward because I'm gonna be right nearby, but I'm not gonna have much time.
Kulağa tuhaf gelebilir çünkü yanı başınızda olacağım ama pek vaktim olmayacak.
We have nothing to gain and everything to lose, so you might want to start considering the possibility that we're telling the truth.
Kazanacak hiçbir şeyimiz yok ama kaybedecek çok şeyimiz var. O yüzden, gerçekleri söylüyor olabileceğimiz ihtimalini düşünmeye başlasan iyi edersin.
You might not have people in your life you care about anymore, but I do, and right now they're suffering because of me.
Belki senin korumak zorunda olduğun yakınların yok ama benim var. Ve şimdi benim yüzümden acı çekiyorlar.
Which means that we not only have a chance, we might actually have an advantage.
Belki de sadece şansa kalmamışızdır. Avantajlı durumda bile olabiliriz.
If this doesn't work, I might just have my stomach stapled and just be done with...
Eğer bu da işe yaramazsa, midemi zımbalayacağım...
Well, little Santino might not have adhered very closely to Javier's instruction... because something that he did caused Javier to throw a rock at his head.
Küçük Santino Javier'in talimatlarına çok yakından bağlı kalamadı çünkü Javier'in sebep olduğu şey onun kafasına taş atmaktı.
I mean, I know your ex-husband has your son for the weekend, and obviously you're gonna have to eat, so I thought that you might...
Yani, eski kocanı tanıyorum Hafta sonu için oğlu var, Ve tabii ki yemek zorunda kalacaksın.
It might've been better if you'd have brewed a brother a cup of coffee every now and again, but...
Ara sıra bir fincan kahve hazırlamış olsaydın daha iyi olabilirdin.
There'll be things like tacos and tamales, but they'll have ingredients that you might not expect.
Taco ve tamale gibi şeyler bulunuyor... ama içlerinde hiç beklemediğiniz malzemeler var.
might have been 16
have some 140
have 400
haven 52
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have you eaten yet 24
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have some 140
have 400
haven 52
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have you eaten yet 24
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have you eaten 167
have a good time 307
have a good flight 33
have a great day 179
have a good night 530
have a nice evening 85
have a seat 2672
have a good one 237
have a good week 16
have you eaten 167
have a good time 307
have a good flight 33
have a great day 179
have a good night 530
have a nice evening 85
have a seat 2672
have a good one 237