We need tradutor Turco
112,521 parallel translation
That's what we need to hear. All rise!
- Güzel ben de bunu duymayı istiyordum.
We need to talk to Diane today.
- Bugün Diane ile konuşmalıyız.
But we need to insist.
- Ama ısrar etmeliyiz.
So we need a lawyer for the whole firm.
Yani şirketin tamamı için bir avukat istiyoruz.
So, that's what we need to do.
Yapmamız gereken de bu.
To be effective at ballistics, that is the measure that we need to be discussing.
Balistikte daha etkili sonuçlar için konuşulması gereken ölçüler bunlar.
We need to be language neutral.
Dili akışına bırakmalıyız.
Maia, please, we need to talk.
Maia lütfen, konuşmamız lazım.
I mean, we can't create one-size-fits-all rules, so what we need is an appeal process.
Yani tek bir boyuta tüm kuralları sığdıramayız. O yüzden bir itiraz işlemi yapmalıyız.
Sometimes I think we need a surgical holocaust.
Bazen yararlı bir soykırıma ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
Bora Bora, we need to go back.
O ana geri dönebilsek.
- We need to tell the partners.
Ortaklara haber vermemiz lazım.
First, we need an indictment.
- Öncelikle bize bir iddianame lazım.
Well, we need an indictment based on facts.
- İddianame'yi gerçeklere dayandırmalıyız.
But that's why we need to stop this leakage now, Your Honor.
İşte bu yüzden bu sızıntıyı durdurmalıyız, sayın yargıç.
We need to find out what he said to the grand jury about our firm.
Soruşturma Kurulu'na hakkımızda ne dediğini öğrenmemiz gerek.
We need to stop right there.
Tam burada kesmeliyiz.
No. We need to go at the drugs, Diane.
Hayır, uyuşturucuya odaklanmalıyız Diane.
We need to talk.
Konuşmamız lazım.
We need to find out why.
Bunu neden yaptıklarını bulmak zorundayız.
We need to go help our friends.
Gidip arkadaşlarımıza yardım etmemiz gerekiyor.
We have everything we need to go home.
Eve gitmek için elimizde her şey var.
We have everything we need to go home.
Eve dönmek icin gereken her seye sahibiz.
We need to work together on this.
Bunda beraber calısmalıyız.
Lucifer, we need to talk about something. What...
Lucifer, seninle bir şey hakkında konuşmalıyız.
He has what we need in his safe in the back room.
- Evet. İhtiyacımız olan şey güvenli arka odasında, duruyor.
Mum, you just handed him a briefcase full of cash with no proof whatsoever he has what we need. - And?
Anne, biraz önce adama elinde parçanın olduğuna dair hiç bir kanıt yokken,... bir çanta dolusu para verdin.
We need to do something.
Bir şeyler yapmamız lazım.
We need more time.
Daha çok zamana ihtiyacımız var.
We, we need to unplug anything that might cause rf interference, lights, appliances...
Parazit yayan her şeyin fişini çekmeliyiz. Işıklar, elektronik aletler.
We need units covering every way in and out of this building. - Aram?
Ekipler binanın bütün giriş ve çıkışlarını tutsunlar.
We'll-we'll need a few hours to gather this information.
- Bu bilgiyi elde etmek için birkaç saate ihtiyacımız var. - Hayır hayır hayır.
Y-Yes, we need Dr. Picot.
- Evet, Doktor Picot'a ihtiyacımız var.
We just need to notify them.
- Onları bilgilendirsek yeter.
Well, we still need to answer the subpoena, Mr. Weller, so...
Yine de bu soruya bir cevap vermeniz gerek Bay Weller.
If we take this case, you need to argue something.
Bu davayı alırsak, bir şeyler sunmalısın.
If we don't get the contribution in a week, we'll need to make you of counsel.
Eğer ortaklık payını bir hafta içinde almazsak, seni normal bir avukat yapacağız.
- We might need another pile.
- Bir alan daha açmaya ihtiyacımız olabilir.
He says, we need to show the... um, um, the, um, - lice?
- Ruh...
I don't think we've officially met, but I know you know Colin Sweeney, and I think he may need you to testify on his behalf.
Resmen tanıştığımızı sanmıyorum ama Colin Sweeney'i tanıdığını biliyorum ve onun adına ifade vermende sana ihtiyacı olabilir.
I know someplace where we can fix this up, but... but I need you to promise that you'll stop running away and trying to kill people.
Bunu halledebileceğimiz bir yer biliyorum... ama kaçıp insanları... öldürmeye çalışmayacağına söz vermelisin.
Just... really need to get home, where we belong.
Sadece... eve, ait oldugumuz yere gitmemiz gerek.
Well, I'm thinking we might not need to do that anymore.
Şey, bunu artık yapmamız gerektiğini düşünmüyorum.
But I need something to pass the time until we get a lead.
Bir ipucu bulana kadar zaman geçirmem gerekiyor.
We just need to get Chet to talk, have him incriminate himself, then we can arrest him and flip him on Bianca.
Baştan çıkarma olmayacak. Sadece Chet'i konuşturmamız gerek... suçunu kabul etmesi... sonra da onu tutuklayıp Bianca ile katlayabiliriz.
Well, then we just need to find Amenadiel, don't we? - Yes.
Peki, o zaman sadece Amenadyel'i bulmamız gerekiyor, değil mi?
We just need more time.
Sadece daha fazla zamana ihtiyacımız var.
We're gonna need an ambulance!
Ambulans lazım.
Look, if we're gonna catch the person that did this, we're gonna need Maggie's help.
Bunları yapan adamı yakalayacaksak Maggie'nin yardımı lazım.
We have credible intel that one of your employees in the building may be in danger. I need you to shut down everything.
Binadaki bir çalışanın tehlikede olduğu bilgisini aldık.
You may need a few stitches when we land.
İnince birkaç dikiş attırman gerekebilir.
we need you 478
we need to talk 2172
we need to do something 65
we need to meet 31
we need your help 455
we need to hurry 56
we need each other 57
we need to talk about something 20
we need help 267
we need more time 63
we need to talk 2172
we need to do something 65
we need to meet 31
we need your help 455
we need to hurry 56
we need each other 57
we need to talk about something 20
we need help 267
we need more time 63