English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / We stop

We stop tradutor Turco

16,459 parallel translation
I recommend we stop catering to that committee.
Komite için çalışmaktan vazgeçmeyi öneriyorum.
We find Diana, we stop it now.
- Diana'yı bulup, bunu durdurmalıyız.
- We'll never beat Szorlok unless we stop running.
Biz yayından sürece Szorlok dövmek asla.
The devil we led you to birth will enslave this land unless we stop him.
Diriltmene izin verdiğimiz şeytanı durdurmazsak hepimizi bu topraklarda köle yapacak.
If we stop the weasel and his friends from diverting the asteroid...
Eğer gelinciği ve arkadaşlarını durdursak yani astreoitin yolunu değiştirmekten...
Okay, so then why did we stop questioning them?
Peki niye sorgulamayı bıraktık?
How do we stop the strike before it starts?
Grevi başlamadan nasıl durdururuz?
- if we do not stop them now! - I cannot allow it!
Onları şimdi durdurmazsak daha büyük bedel ödeyecekler!
And after a while, we couldn't stop doing it.
Bir süre sonra yapmadan duramıyorduk.
If we don't stop him, this is just the beginning.
- Onu durdurmazsak bunun devamı gelecek.
Emma. We still don't know how to stop Hades.
Emma, Hades'i nasıl durduracağımızı hâlâ bilmiyoruz.
Tell us where Peng's cargo is and we'll stop right now.
Peng'in kargosunun nerede olduğunu söylersen işimiz biter.
The most interesting thing that we do is detective work where we try to track down who's behind a threat, what are they doing, what's their motivation, and try to really stop it at the root.
Yaptığımız işte en sıradışı şey izleri takip etmek,... tehdidin arkasında kimler var, neler yapıyorlar ve amaçları ne? Ve olayı kaynağında engellemeye çalışırız.
We all have to stop it, now.
Hepimiz birlikte durdurmalıyız, şimdi.
We were able to write a program that would inflate a balloon, and it was set to stop after five seconds.
Balonu şişirecek bir program yazdık,... ve 5 saniye sonra duracak şekilde programladık.
- Ladies, I'm afraid we have to stop.
- Ne yazık ki bitirmemiz gerekiyor.
We will stop the Vatican, but to start, we must find Joseph Tudor.
Vatikan'ı durduracağız. Ama önce Joseph Tudor'u bulmalıyız.
We need to stop that transaction.
Bu işi durdurmamız lazım.
There are some concerns Thomas'family could sue us, claiming we didn't do enough to stop him.
Thomas'ın ailesi onu durdurmak için yeterince uğraşmadığımızı söyleyerek bizi dava edebilir.
We've never let anything stop us before.
Önceden hiçbir şeyin bizi durdurmasına izin vermezdik.
We can fight this to the death, or we can stop the wagon, and I can walk out with my last shreds of dignity.
Biz, ölüme bu savaşabilir ya da biz vagonu durdurabilir, ve ben onuru benim son shreds dışarı yürüyebilir.
We have to stop Szorlok.
Biz Szorlok durdurmalıyız.
You know, even if we take care of the maid, I'm telling you, this guy's not gonna stop until he's got blood on his hands.
Temizlikçiyi halletsek bile bu adam kan dökmeden asla durmayacak.
The best hope that we can offer these poor people is to stop them from being driven out of town to starve.
Bu zavallı insanlar için teklif edebileceğimiz en iyi umut onların kasabanın dışına sürülüp açlıktan ölmelerine engel olmak.
We'll stop by our house. I have some Endiaron.
Bizim eve uğrarız bende Endiaron ilacı var.
Look, Billy, I wish, uh, we could get twin hogs, but then the missus would stop giving me that sweet potato pie.
Bak, Billy keşke fazlasıyla ödeme yapabilsek, ama o zaman hanımım, bana tatlı patates böreği yapmayı keserdi.
No, we have to stop talking.
Konuşmayı derhal kesmeliyiz.
We had to remove your spleen to stop the bleeding.
Kanamayı durdurmak için dalağını almak zorunda kaldık.
We all know that devout believers, real believers of all faiths, have nothing to do with the rise in violence across the world, but that doesn't mean that we shouldn't do anything to stop it.
İyi biliriz ki dindarların, tüm dinlerin gerçek inananların, dünya genelindeki şiddet eğiliminin artışı konusunda yapabilecekleri fazla birşey yok. Ama yine de bu hiçbirşey yapmamamız gerektiği anlamına gelmiyor.
How do we make it stop?
Nasıl durduracağız?
[Nola speaking English] We always smoke the little baby when they're born... to be, um, healthy and to stop them from crying.
Bebekleri doğduklarında tütsüleriz. Sağlıklı olmaları, ağlamamaları için.
Experience. No, stop, we're not talking about that right...
Hayır, bunu şimdi konuşmayacağız..
Then we'll just... stop at some point.
Sonra bir noktada dururuz.
We can't just stop trying, Sam.
Denemekten vazgeçemeyiz, Sam.
We need to stop.
Bunu yapmayı kesmeliyiz.
Gooch, do you think that we might stop, um, for petrol?
Gooch, sence benzin için falan durmamız gerekmiyor mu?
Hey, we're going to stop this thing and you'll get married.
Hey, Bu şeyi durduracağız Ve sizde evleneceksiniz.
We'll manage a gradual withdrawal, but you need to stop using hormones.
Kademeli olarak bırakmanı kabul edebiliriz ama sonuçta hormon almayı bırakman gerek.
If I stop wearing fucking perfume, will people think we've broken up?
Siktiğimin parfümünü sıkmayı bırakırsam insanlar ayrıldığımızı mı düşünecek?
We don't stop until they're found.
Onlar bulunmadıkça duramayız.
Sure, but that wouldn't have meant we had to stop having fun.
Tabi ki, ancak bu eğlenmeyi bırakacağımız, anlamına gelmiyor.
- We know him. Stop. - Stand down!
Hayır!
The partners are gone, and we can't stop them.
- Ortaklar gitti ve onları durduramayız. - Belki de durdurmak zorunda değilizdir.
- Maybe we don't have to stop them.
- Ne öneriyorsun?
- Then we have to stop it before it even gets started.
O zaman bunu başlamadan bitirmemiz gerekiyor.
Mike, we've - - we've got to stop naming things.
Mike, her şeye bir isim bulmaktan vazgeçmemiz lazım.
We will stop your foreclosure.
" Haczi durdururuz.
- [Music stop, feedback] - Hello, uh, we're listening to that.
Baksanıza, biz onu dinliyorduk ama.
We better stop this now, Or I'll have to drink myself to sleep.
Bunu hemen durdursak iyi olur, yoksa uyumak için kendimi içkiye vurmam gerekecek.
If we don't stop them, worse things could happen.
Onları durdurmazsak çok daha kötü şeyler olabilir.
Stop! We're parking around the corner, kid.
Köşeye park edeceğiz, evlat.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]