Well put tradutor Turco
5,172 parallel translation
Well put.
İyi ifade ettin.
Well, if you're so worried, Why don't you put them in a separate room?
Eğer çok endişeleniyorsan,... niçin onları ayrı bir odaya koymuyorsun?
Well, you've put yourself in a reckless position.
Kendinizi lakayt bir duruma soktunuz.
Well, one thing I've learned. Never put your trust in love.
Öğrendiğim bir şey varsa aşka güven olmaz.
Well... we were about to put a cock in the oven.
Şey... biz fırında bir horoz koymak üzereydik.
Well, there's no delicate way to put this.
Bunu söylemenin kibar bir yolu yok.
Well, you heard the man, let's put our heads together and get Cancer.
Pekala, adamı duydunuz, kafaları birleştirelim ve Cancer ( yengeç )'i bulalım.
Well, it sounds like you've put a lot of thought into Dalia's meal plan.
Peki, görünüşe göre Dalia'nın beslenme programına başka şeyler de ekledin.
Well, when you put it that way...
Şey, sen o şekilde söyleyince...
- Well, then I suggest you go out and get some boxes To put your stuff in.
O zaman dışarı çıkıp, bir kaç kutu almanı ve eşyalarını onların içine koymanı tavsiye ederim.
Well, I put some new systems in place.
Bazı yine sistemler getirdim.
Newton remembered all too well what Hooke had done to him the last time he put forth an idea.
Newton son kez bir fikir öne sürdüğünde Hooke'un ona ne yaptığını çok iyi biliyordu.
Well, I've just spent a day and a half trying to put a family back together, so you would think that I would... that I would feel good about you and your mother.
Bir buçuk gün boyunca o aileyi bir araya getirmeye çalıştık. Yani annen ve senin için sevineceğimi düşünebilirsin ama sevinemiyorum.
Well, you're not gonna put Myka in a coma, Artie.
Myka'yı komaya sokmayacaksın Artie.
Well, I'm happy to put you in touch with the detective who's heading up the investigation.
Soruşturmayı yürüten dedektif ile irtibata geçmenizi sağlarım.
Well, I guess I wouldn't put him up there... if I minded people talkin'about it.
Şey.. eğer insanların onun hakkında dediklerini bakılırsa, sanırım ben onu burada misafir etmezdim.
You've always taught me to put other's needs before ours. And now is the time to put this into practice so the world will saythat Rosalina has taught her daughter-in-law well!
Bana her zaman başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarımızın önüne koymayı öğrettin ve şimdi de uygulamaya koyulma vakti.
Well, when you put it like that...
Pekala, böyle söyleyince...
Well, till we figure out which side she's on, she stays put.
Hangi tarafta olduğunu öğrenene kadar bağlı kalacak.
Well, I couldn't have put it better myself.
Doğru söze ne hacet.
Well, how else would you put it, Hank?
Neyin oluyorum o zaman Hank?
Well, it's your mediocre fathering that put me on the path to hell!
Senin vasat babalığın beni cehenneme sürüklüyor!
All right, now, our job on this one is to put early eyes on the place and then provide backup as well.
Şimdi, ilk işimiz yeri gözetlemek, daha sonra da en iyi şekilde destek sağlamak.
Well, it's so nice of you to put us up like this.
- Bizi böyle misafir etmeniz çok hoş.
Well, we can put an APB on the car.
Arabası için kaçak anonsu yaptırabiliriz.
-'Cause, uh... He was trying to bribe the Water Commission. That last drought we had... when all the restrictions got put into place... well...
Son kuraklık olup yasaklamalar başladığında Reed'in mekanlarında su vardı.
Well, then why'd they put you in prison?
O zaman seni hapise niye koydular?
Well, I can't just put her out on the street.
- Ne yani, onu sokağa mı atayım?
Well, now, you can't put a clock... on eternity.
Şimdi doğruya doğru, sonsuzluğa ölçü biçemezsin.
Well, see, you-you just... you take it and you... put it in.
Peki bak onu sokuyorsun içine. Orada kalıyor.
Um... well, just put it here for now.
Şimdilik buraya koyalım.
He treated me very well, until the end, until he put me in the ground.
Bana çok iyi davrandı ; ta ki sonuna, beni yere koyana dek.
Well, when you put it like that...
O tarafı da var tabii...
Well, once we put the word out to our man Little Dip about where you'd be released, we knew it was only a matter of time before they had eyes on you.
Eğer serbest olacağını nerede biz biliyorduk.
Well, my brother likes to make a big show, set them up, put their heads back on, pretend like it didn't happen.
Kardeşim büyük bir şov hazırlamayı sever. Onları ayarlayıp başlarını geri koyuyor, hiç olmamış gibi davranıyor.
Well, we can always Markos to put it back.
Markos'tan rüyaları geri getirmesini isteyebiliriz istersen.
Well, Markos put them in a cave.
Markos onları bir mağaraya sokmuş.
Well, depends on if his findings could help put Brad Hitchens away.
Brad Hitchens'ı hapse attırmak için bulduğu şeylere bağlı.
Well, I want to put some of that on mine.
Ben de üzerime biraz bundan koymak istiyorum.
If Norma put you up to this, you might as well tell me now so we don't waste each other's time.
- Ne istiyorsun Emma? Norma görevlendirdiyse seni, şimdiden söyle de zamanımız boşa gitmesin.
Yeah, well, you put us in this mess.
Bizi bu duruma sen düşürdün.
Well, some of us have to put certain things to rest before we can build high chairs.
Bazılarımızın bebek sandalyesi kurmadan önce aşması gereken çok şey var.
Well, let me put it this way, Father.
Size şu şekilde ifade edeyim Peder.
Well, when you put it that way...
Eh, o açıdan bakarsak...
Well, they still haven't fixed the, uh, bathrooms... and they were supposed to put in a retaining wall by the lake... but there's just a couple of sandbags.
Hala banyoları onarmadılar, ve gölün kenarına bir istinad duvarı çekmeleri gerekiyor, ama sadece bir kaç kum torbası var.
Oh, well, you know, Ruiz is on the transfer list that Fig put out.
Ruiz, Fig'in transfer listesindeymiş.
Well, you put that ad up online,'Music teacher','Experience preferred'.
İnternette ilanı görünce, müzik öğretmeni, tecrübeli olması tercih sebebi diye.
Well, he put the leftover food in his baseball cap and then he said, "Let's hang out again."
Şey, artan yiyecekleri onun beyzbol kasketine koyduk sonra o, "Tekrar takılalım." dedi.
Well, I had the janitor hang it up, but I told him where to put it.
Şey, hademeye astırdım, ama asacağı yeri söyledim.
Well, I think if we put our heads together, we can solve it.
İkimiz kafa kafaya verirsek çözebiliriz.
Well, we've put together an amazing team, but it's expensive.
- Harika bir takım oluşturduk ama epey pahalı.
puta 30
put your coat on 23
put your 20
puto 26
putt 36
putting 65
put your hands up 343
put it down 1121
put your back into it 52
put it on me 21
put your coat on 23
put your 20
puto 26
putt 36
putting 65
put your hands up 343
put it down 1121
put your back into it 52
put it on me 21
put him on 122
put your hands in the air 121
put him through 93
put the kettle on 29
put it up 74
put it back 246
put your head down 57
put it out 105
put it in 97
put me down 388
put your hands in the air 121
put him through 93
put the kettle on 29
put it up 74
put it back 246
put your head down 57
put it out 105
put it in 97
put me down 388