When i say it tradutor Turco
2,062 parallel translation
From here on out, you do what I say when I say it.
Şu andan itibaren ben ne dersem onu yapacaksın.
You're 15 years old and you live in my house, so you do what I say when I say it.
15 yaşındasın. Benim evimde yaşıyorsun. Ben ne dersem onu yapacaksın.
Now, this op is over when I say it's over, understood?
Bu yüzden ben bitti diyene kadar bu operasyon bitmeyecek.
And when I say it?
Peki ben söylersem?
I will let you join me on this one case as long as you promise to do what I say when I say it and not to do any investigating on your own.
Ne zaman ne yapmanı söylersem yapacağına ve kendi başına araştırma yapmayacağına söz veriyorsan "bu" davaya katılmana izin veriyorum.
I think I speak for all of us when I say it's not that we don't love the idea of spending a week on this silky smooth Adult Contemporary, it's just that, as teens, this isn't the easiest music for us to relate to.
Bence herkes adına konuşmuş olacağım, kadife yumuşaklığındaki Yetişkin Müziği ile bir hafta geçirme fikrini beğenmiyor değiliz, dediğimde ama gençler olarak bize hitap etmesi zor bir müzik türü bu.
So I had to... I had to suck it up when I called my mom on her birthday and act like everything was okay and say "Hey, Mom, happy birthday," you know, like, "Yeah, I am doing really good out here, everything's fine."
Annemi doğum gününde aradığımda, olanları içime atmak zorunda kaldım ve her şey yolundaymış gibi davranmak zorundaydım.
And... and I just... I hate it when people say that.
Artık insanların bunu söylemesinden nefret ediyorum.
Just put the key in and turn it when I say so.
Anahtarı sok ve ben dediğimde çevir.
Debbie, I just wanted to say I appreciated your work on the MRE, and when it comes to any other toughts you may have, I'm listening.
Debbie, hazır yemek projesindeki... katkından dolayı seni kutlamak istedim... ve bizim için yaptığın diğer tüm şeyler için, dinliyorum.
Then when she brings it, I'll just spit it out and say, "Try again."
Getirdiği zaman da tükürüp "tekrar dene bakalım" diyeceğim.
I want to say yes... but usually when you ask me if you could ask me something... it's not something I want to be asked, so -
Evet demek istiyorum ama genellikle bana bir şey sorabilir miyim diye sorduğunda bu sorulmak istediğim bir şey olmaz, o yüzden...
I'm just assuming that's what they say when I'm not around. I buy it.
Arkamdan böyle konuştuklarını farz ediyorum.
When you tell a doctor "I have a problem with my liver." does he say "What could it be?"
Doktora gidince şey mi diyor doktor "Karaciğerimde bir problem var." "Acaba ne var ya?"
- Yes, I know it is. But my mom always used to say, "When you don't know, ask."
Evet, öyle olduğunu biliyorum ama... annem hep "eğer bilmiyorsan, sor" derdi.
You know, I'm really glad you don't throw "I love you's" around, because I know, when you actually say it, you're really going to mean it.
Gerekli gereksiz "Seni seviyorum" dememen gerçekten hoşuma gidiyor. Çünkü bunu bir gün gerçekten hissettiğinde söyleyeceksin.
When I say I want to take our daughter to the hospital, - I mean it.
Kızımı hastaneye götürmek istemişsem, gerçekten istiyorum demektir.
Earlier, when you asked me how I knew about Tasha's, I didn't say'cause I don't know, I wanted you to think it was my idea.
Az önce bana Tasha'yı nereden bildiğimi sorunca bir şey söylemedim çünkü bilmiyordum benim fikrim olduğunu düşünmeni istedim.
You do what I say, when I say, and how I say it.
Ne zaman neyin nasıl yapılmasını söylersem onu yaparsın.
I really did it kind of the way, you know, like, when you have a bucket and you have a lot of numbers and you said... you look in one, and you open, and you said, "This is the number 12."
Bir yol bulmuştum. İçinde sayılar dolu olan bir kova gibi düşün istersen. Kovadan bir numara çekersin, açarsın ve "12" dersin.
I-I know it's really none of our business, but, uh, when you say "hitler," do you mean Adolf Hitler? Yeah.
Bizim işimiz değil ama Hitler dediğin Adolf Hitler mi?
Did it hurt when I dressed your wound?
- Yaranı sararken acıyor mu? - Pek sayılmaz.
It's over when I say so, you hear me?
Ancak ben dediğimde, her şey biter, anlaşıldı mı?
I'd forgotten. When you're a nurse, if you say something in one part of the hospital, it will always trickle back to the station.
Hemşirelerin yanında ufacık bir şey söylediğin zaman tüm hastaneye yayılacağını unutmuşum.
I got to say, you know, when the election goes the wrong way for them, it's not legitimate.
Bunu soylemem lazim, ne zaman secimler onlarin aleyhine gitse bu secim mesru degil diyorlar.
Yes, Your Honor, I'm sorry. I thought it was obvious, when I speak, it's my opinion, and when he speaks, it's his.
Evet Sayın Hâkim, pardon ama açık olduğunu sandım ben konuştuğumda benim fikrim, o konuştuğunda, onun fikri.
- I'm supposed to watch you get high all day and then say no when people want me on real gigs because you're worried it might ruin what we're doing on the street?
- Bütün gün uyuşturucu kullanmanı izleyip, beni gerçek gösterilere çağırdıklarında hayır demem gerekiyor çünkü sokakta yaptığımız şeye zarar veriyor.
When you say it's contamination, I mean I'm thinking like an Ebola leak or something.
Sen kontaminasyon deyince... Ebola sızıntısı gibi bir şey oldu sandım.
When I was on my own, I would count the bubbles when I squeezed it.
Tek başıma kaldığım baloncukları patlatırken bir yandan da sayıyordum.
I'll say when it's enough.
Zamanı geldiğinde karar vereceğim.
I mean it when I say that.
Tam da bunu kastetmiştim.
We call it quits when I say we call it quits.
Ben ne zaman dersem o zaman bırakırız.
i - Oh, well, it sounds a lot less fun when you say it.
Sen söyleyince o kadar eğlenceli görünmüyor.
And when you think about it, that means that I am helping the economy, which is more than I can say for you guys,'cause no one else has bags.
Ayrıca bir açıdan bakarsak ekonomiye yardım ediyorum ; üstelik sizden çok yardım ediyorum çünkü elinizde poşet yok.
Let's just say it ruffles me When some goobers Tell me I have to spend half my payday On their hot dogs.
Şöyle diyeyim ; fındık beyinlinin teki çokomik kurallarına rağmen bunlara göz yumiyumacağımı sanıyorsa beynini hüptrik diye yemiş demektir.
Well, luckily, I don't need the spirits to tell me when it's time to say goodbye.
Ne şanslıyım ki ne zaman güle güle demem gerektiğini bilmek için ruhlara ihtiyacım yok.
All I can say is When it comes to planning the wedding, just nod.
Tek söyleyebileceğim düğünü planlama işinde sadece kafanı salla.
When it comes to big secrets, I'm not exactly Mata Hari.
İş büyük sırlara geldiğinde tam olarak bir Mata Hari sayılmam.
If you weren't home when you say you were, I am gonna find out about it.
Evde olduğunuzu söylediğiniz zamanlarda evde değildiyseniz bulurum.
I hate it when you guys say stuff without talking.
Bir şeyler gevelemenizden nefret ediyorum.
By the way, when I say that, it's not offensive.
Bu arada ben söyleyince hakaret olmuyor.
I love it when they say "we."
- "Biz" demelerine bayılıyorum.
When I turned it in Friday night, no, I didn't say anything.
Hayır, Cuma akşamı teslim ettiğimde hiçbir şey söylemedim.
I can see the blood of a thousand men who have come and gone, now we grieve'cause now is gone, things were good when we were young, is it safe to say?
Burak ŞAHİN Hazırlayan. : natukh
That's a little fast, isn't it? I will say yes when Paul proposes...
Paul bana onu teklif ettiğinde evet diyeceğim...
So when a new experience presents itself to me... I try to stay open to it and just say yes.
Yani bir deneyim karşıma çıktığında kendimi bu deneyime açarım ve "evet" derim.
And when I say, "fine, stefan, whatever," It really means "I love you, too."
Ve ben de, "İyi, Stefan, keyfin bilir." dersem aslında "Ben de seni seviyorum." demek olur.
Good. Because I have to say, Michael, I hate it when my friends kill each other.
Bu iyi, Michael ; çünkü arkadaşlarımın birbirini öldürmesi pek hoşuma gitmez.
I love it when people say no to me.
İnsanların bana hayır demelerine bayılıyorum.
When I say, "get it," you say "started." Get it... All :
Ben "Baş" dediğimde, siz "lıyoruz." diyorsunuz.
When I say, "get it," you say- - slam!
Ne? Ben "Kapıyı" dediğim de- -
when i was younger 134
when i was a child 198
when i'm gone 52
when i 169
when it comes to you 25
when it rains 55
when in doubt 76
when i was little 263
when i was young 206
when i was your age 229
when i was a child 198
when i'm gone 52
when i 169
when it comes to you 25
when it rains 55
when in doubt 76
when i was little 263
when i was young 206
when i was your age 229
when i was nine 31
when i was a boy 126
when i was 779
when i first met you 94
when it does 42
when i'm done with you 17
when it happened 60
when i'm with you 72
when it comes 19
when is it 116
when i was a boy 126
when i was 779
when i first met you 94
when it does 42
when i'm done with you 17
when it happened 60
when i'm with you 72
when it comes 19
when is it 116