English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / When is it

When is it tradutor Turco

14,043 parallel translation
So, instead of taking him to the hospital, which is how it's supposed to work when something like that happens, you removed evidence from the crime scene?
Peki, böyle bir durumda yapılması gerektiği gibi, onu hastaneye götürmek yerine, suç mahallindeki bir kanıtı mı aldınız yani?
When you see a moon like that, do you ever think... life is so amazing and maybe we shouldn't waste it by just getting high all the time?
Ay'ı bu şekilde gördüğünde hayatın inanılmaz olduğunu ve onu sürekli kafayı çekerek harcamamamız gerektiğini düşündüğün oluyor mu hiç?
But mark my words, Scully... when we catch whatever is doing these killings... it's only going to have two eyes.
Öyle dersen başka. Ama şu lafımı yaz bir yere Scully. Bu insanları öldüren şeyi bulduğumuzda sadece iki gözü olacak.
There's been something on my mind, which is that we were having an argument when it happened.
Aklıma takılan bir şey var da. Olay olduğunda onunla tartışıyorduk.
It just feels wrong pretending everything is fine when Kara's back there fighting for her life.
Kara orada hayat mücadelesi verirken her şey normal gibi davranmak tuhaf geliyor.
You know, for all that she does for the DEO and, and for us. I just think that it's our responsibility to make sure that that life is waiting for her - when she wakes up.
DEO ve bizim için yaptığı onca şeyden sonra uyandığında bu hayatın onu beklediğini sağlamak bizim sorumluluğumuz gibi geliyor.
So, young lady, what is it you do when you're not murdering plants?
Ee genç hanım, çiçekleri katletmekten başka işiniz nedir?
Tenth floor is way up our ass big time tellin'us what to do and when to do it.
10'uncu kat sürekli peşimizde. Neyi ne zaman yapacağımızı söyleyip duruyorlar.
And Kublai is ignorant... at best... when it comes to acknowledging the sacrifices of those in his service.
Konu, hizmetindekilerin fedakârlıklarına teşekkür etmek olduğunda Kubilay hiçbir şeyin farkında değildir.
The smoke is gonna clear, and when it does we're gonna pick up right where we left off.
İs kalkacak, kalktığında da kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Like, when I drop that mixtape, dawg, it is fucking game over.
O mikstapeyi yayınladığım anda bu oyun biter arkadaş.
I gave you a job when you needed it most, and now you're fucking me?
En çok ihtiyacın olduğu anda sana iş verdim ve şimdi beni mi sikiyorsun?
Is it not my duty to cherish my wife while I'm here and to provide firewood for when I'm not?
Hâlâ buradayken karımı şımartmak görevim değil mi? Yokluğumda yakacak odun toplamak?
When it comes to business, the Americans lead the world in ruthlessness.
Söz konusu iş olunca Amerikalılar'ın gözü hiçbir şey görmüyor.
It is my hope that when these hearings are complete, that this committee will conclude that I am an honest, decent... fair person.
Bu duruşma bittiğinde bu komitenin, benim hakkımda dürüst, düzgün bir insan olduğuma karar vermesini umuyorum.
That is how I am when it come to that kind of conduct.
Ben böyleyim. eğer bu çeşit bir hal alırsa böyleyim.
I just think that you're getting caught up in the politics of it when what you're forgetting is that there's a human being, a woman involved.
Politikaya takılıp, bu işin içinde bir insanın olduğunu, bir kadının olduğunu unutuyorsun.
Now you loop Connerty and his team in when the time is right, but again leave me out of it, Lonnie.
Connerty'yi de zamanı geldiğinde soruşturmaya dahil edebilirsin, tekrar söylüyorum beni işin dışında bırak, Lonnie.
- I don't know why it is, Ezekiel, that you seem to want to be nothing, when with just a little courage... you could really be something.
Ezekiel, niye hiçbir şey olmak istemediğini anlamıyorum, oysa biraz cesaretle gerçekten bir şey olabilirsin.
'Cause I ain't no hard rock like you, but when it comes to my girl, I'm all heart.
Ben sert değilim ama iş sevgilime gelince sırf yürek olurum.
♪ When it comes to big domes Yo, you won the race-a ♪
İş kubbelere gelince, Yarışı kazanıyorsun
That when the end is here, you go back to what it was like in the beginning.
Sonu geldiğinde, Başta olduğu gibi dönüyorsun.
It's for your poems for when your old book is done.
Eskisi bittiğinde, şiirlerin için.
Number two, when it comes to the business of doing business,
İki, bu sektörün iş kısmına gelince
We have a zero-tolerance policy when it comes to violence here.
İş şiddette geldiğinde hiç tolerans yok.
It's not uncommon when the woman's on top and her entire body weight is pounding and bending the engorged penis.
Kadın üstte iken ve tüm vücut ağırlığıyla tıkalı penisi eğerken çok alışılmamış değildir.
You know what's so funny is just then when you said "real family", it, like, weirdly hurt my feelings.
Komik olan ne, biliyor musun? "Öz aile" dediğinde tuhaf bir biçimde kalbim incindi.
Just get us a copy of the postmortem when it's done.
Yalnızca iş bittiğinde otopsinin bir kopyasını da bize yollayın.
Richard, it's hard enough running a business when everyone is on the same page.
Herkes hemfikirken bile bir işi yürütmek, gayet zor.
When you're born into this world and you're screamin and you're terrified and you're pink as gum, the thing is, you think it's all for you.
Bu dünyaya geldiğinde bağırıyorsan korkmuşsan ve elinden bir şey gelmiyorsa her şey senin içinmiş gibi gelir.
However, when it comes to being Olympic champion, it's etched in stone, and at no point whatsoever is that title gonna be taken away from you, so the title is there for life.
Ancak Olimpiyat şampiyonluğu söz konusu olduğunda bu taşlara kazınmıştır ve ne olursa olsun hiçbir yerde bu unvan sizden alınamaz... Bu unvan ömür boyu sürer.
I love competition, so when you talk and tell me what you're gonna do, all it makes me wanna do is work harder.
Rekabeti seviyorum, bu yüzden konuş ve bana ne yapacağını söyle. Tüm bunlar beni daha çok çalışmaya sevk ediyor.
So, on the day, 100 is for my coach, that's how we do it, 100 meters for my coach, the 200 is for me, so he didn't say absolutely nothing to me when it comes to the 200 meters.
200 Metre Finali 2012 Londra Olimpiyatları, İngiltere 100 metre koç içindi, bizim olayımız böyledir. 100 metre koçun, 200 metre benim için. Bu yüzden 200 metre gelince bana kesinlikle bir şey söylemez.
No one knows what nine-five feels like, no one knows what it is to run in the Olympic Games, but for some reason when he steps on the line, you feel like you're running with him.
Kimse sabah dozukdan akşam beşe çalışmak nedir bilmiyor. Kimse olimpiyatlarda koşmanın ne olduğunu bilmiyor ama nedense o çizgiye geldiğinde herkes onunla koştuğunu hissediyor.
So, the truth is, when it comes to being a mom, I have no fucking clue what I'm doing.
Yani gerçek şu ki, bir anne olma konusuna gelirsek ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yok.
The love that you had when that kid was born, that you didn't have... it is a miracle.
O çocuk doğduğunda yaşadığınız sevgi... Bir daha asla... Bu bir mucize.
You do it on your own time, not when my life is at stake, you understand me?
Kendi işinde istediğini yap ama.. ... benim hayatımda işin içindeyken değil, anladın mı beni?
Especially when it comes to your mom being a gutter slut and the village is a gangbang.
Hele de annen, yollunun teki ve hamam da grup seks olduğu için.
See, like, this is the difference, like, when I tell you that I had to pick Mac over you, you get it, but if I were to tell him, like, "I'm picking you over my brother,"
Yani, arada şöyle bir fark var ; sana, senin yerine Mac'i seçmek zorunda olduğumu söylesem, anlayışla karşılardın. Ama gidip ona kardeşim yerine seni seçtiğimi söylesem bunu kafasına takar.
When a wife is murdered, 9 times out of 10, the husband did it.
Bir eş öldürüldüğü zaman, 10'undan 9'unu kocası yapmıştır.
It outlines the changes of power when a king is deposed.
Kral görevden alındığında gerçekleşecek değişiklikleri özetliyor.
But it's a little hard when you're looked at as invaders instead of liberators, when the local government's for sale to the highest bidder and you realize that the war you stepped into has been going on for hundreds of years
Ama sana kurtarıcı değil de istilacı gözüyle bakılıyorken bu iş biraz zor. Yerel hükümetin en çok parayı verenin olduğunu adım attığın savaşın yüzlerce yıldır devam ettiğini ve sen gittikten sonra yüzlerce yıl daha devam edeceğini anlayınca bu iş zor.
Because it's... hard to understand how confusing freedom is when you've been a prisoner for so long, how hard it is to grasp that you have choice, that you can act, how unimaginable the sun is if you've been living underground for years.
Çünkü uzun süre tutsak olduktan sonra özgürlüğün ne kadar kafa karıştırıcı olduğunu anlamak zor, seçeneğin olduğunu kavramak zor, eyleme geçebileceğini, yıllardır yeraltında yaşadığın için güneşin ne kadar inanılmaz geldiğini.
I like it that your name is right by your face because it's gonna make it very easy for me to identify you out of a lineup when I sue your fucking asses.
İsminin yüzünden okunmasına sevindim çünkü siz salaklara dava açtığımda sıradayken sizi tanımlamam kolay olacak.
However, yours is with matters in Herot. When it should be here, with the sea.
Ama aklın denizde olması gerekirken Heorot'ta.
I always thought that's how it celebrates the Chilean left. When he is not Complaining about something.
Şili solunun, bir şeylerden şikayet etmedikleri zamanlar hep böyle kutlamalar yaptığını düşünmüşümdür.
It is therefore important that, when talking to journalists, You use the right word.
Bundan dolayı gazetecilerle konuşurken doğru kelimeleri kullanın.
It is said that the conquistadors wept When a Mapuche patrol arrived.
Bir Mapuche devriyesi geldiğinde fetihçilerin ağladığı söylenir.
When this is over, however it ends, I will not be one of those mothers who has to look her children in the eye and tell them that she did nothing.
Bunlar sona erdiğinde, nasıl biterse bitsin çocuklarının gözünün içine bakıp hiçbir şey yapmadığını söyleyen annelerden olmayacağım.
Well, when you put it that way it seems somehow a bit silly, but, uh, this man is a special supplier looking for a particular type of buyer.
Yani, öyle bakınca biraz saçma gözüküyor ama, bu adam, seçkin bir müşteri arayan özel bir tedarikçi.
Well, it is possible that when the Messengers used our machine to go back in time, that somehow they ensured the eventual release of the plague.
Elçilerin zamanda geri giderek bir şekilde virüsü yaymaları güçlü bir olasılık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]