Which is a lot tradutor Turco
452 parallel translation
You can either play Goofy Golf, which means a lot of waiting and pushing or you can see Pinocchio which is a lot of furry animals and magic and a wonderful time.
Ya Çılgın Golf oyunu. Ama çok bekler ve itişirsiniz. Ya da Pinokyo.
Plus, it'll remind you of me, which is a lot nicer... than thinking about all those nasty hitters.
Bu pis top vurucularının yerine beni düşünüyor olacaksın.
We took a four-square-block area, tore it down... and built this new facility... which is a lot of glass and steel, as well as plants... and different colors to make it festive, fun and exciting.
Dört sokaklık bir alanda kare şeklindeki bir bölgeyi aldık, dümdüz ettik ve arkamda gördüğünüz binayı yaptık. Bina bir sürü cam ve çelikten, bir o kadar bitkiden oluşuyor. Daha eğlenceli ve heyecan verici görünsün diye değişik renklere boyadık.
Which is a lot of money.
Bu da iyi para sayılır.
And what's so unfair is that with all four of our kids, cesareans which is a lot of slicing couldn't stand up straight until 1987.
Ve işin en kötüsü, çocuklarımızın dördü de sezaryendi... ... yani tam ortadan birçok kez kesildi. 1 987'ye kadar dik duramadı.
We'll give you support and a real target which is a lot better than bombing civilian targets on your way to the gallows!
Size destek ve gerçek bir hedef vereceğiz. Darağacı yolunda önünüze gelen sivilleri bombalamaktan iyidir.
Which is a lot, actually.
Aslında çok fazla.
Which is a lot today.
Bugün için fazla, tabi.
- Yes, great. - Which is a lot better than nice. - But completely beside the point.
Evet, harika ; ki bu kesinlikle "hoş" tan çok daha iyi bir ibare.
If I don't survive the corn I love you as much as a man can love a computerized image which is a lot.
Eğer sağ çıkmazsak seni bir insan bir bilgisayarlı makineyi ne kadar sevebilirse o kadar sevdiğimi bil.
This is being stewed up here and a lot of it is coming out as nitrogen and carbon dioxide from the volcano, which goes into the atmosphere, re-dissolves in the oceans, goes back through living material again.
Burada pişiyor ; ve birçoğu, volkandan azot ve karbondioksit olarak çıkıyor ; çıkanlar oradan atmosfere gidiyor ve okyanuslarda yeniden çözünüyor ; ve yeniden yaşayan materyale dönüyor.
When one is all by himself for, uh... two or three hours, a lot of things can come back to mind which one wouldn't recall earlier, right?
İnsan şöyle iki üç.. .. saat yalnız kalınca, hafızası yerine gelir değil mi?
If all this is to find out which of us is smarter, I can save you a lot of time : - It's Terry.
Bunca şeyi sırf hangimizin daha zeki olduğunu anlamak için yapıyorsanız işinizi kolaylaştırayım :
She is a lovely girl, you know with the swing, you know, and the jazz and she has got the curvatures which they take a lot of notice of.
O çok tatlı bir kız biliyorsunuz... o hareketleri... vücudunun kıvrımları çok fazla dikkat çekiyor.
The Army's got a lot of things wrong with it, but it does take care of its own people, which is why I'm here.
Orduda yolunda gitmeyen pek çok şey vardır, ancak her zaman adamlarına sahip çıkar ki ben de bu yüzden buradayım.
To shoot up a lot of peons who couldn't care less which dog is on top, anyway.
Bir sürü ameleyi kim olduklarını umursamadan vurmak için. Yine de kim kazandı?
It's best to sit there in silence, or talk a lot, which is the same...
İkisi de aynı.
Highlights of that broadcast will be discussed later by Lord George-Brown, ex-foreign secretary Mr. Sven Olafson, the ex-Norwegian minister of finance Sir Charles Ollendorff, ex-chairman of the Norwegian Trades Council Mr. Hamish McLavell, the mayor of Wick the nearest large town to Norway Mrs. Betty Norday, whose name sounds remarkably like Norway Mr. Brian Waynor, whose name is an anagram of Norway Mr. and Mrs. Ford, whose name sounds like fjord of which there are a lot in Norway Ron and Christine Boslow...
İyi akşamlar Önümüzdeki seçimde Norveç'e oy vermenizi istememiz tuhaf gelebilir Ama avantajları düşünün
I'm no expert on the subject but what Bull does is a lot cheaper than mounting a Wild west show which is just dreaming out loud.
Bu konuda uzman değilim ama... ... Oturan Boğa'nın rüyalarının, sesli rüyadan farklı olmayan... ... Vahşi Batı şovundan çok daha ucuz olduğunu düşünüyorum.
If cooperation between people is based on a system... in which everyone has to trust one guy, then a lot of people are dependent on that guy... and at his mercy.
Eğer herkesin bir kişiye güvenmesine dayanan bir sistemde çalışacaksak birçok kişinin o tek kişinin insafına teslim olması gerekir.
This is not an area in which you have a lot of choice.
- Çok fazla seçeneğin yok.
Even if this was not a law, which it is I'm afraid I would have a lot of difficulty endorsing an enterprise which is as fraught with genuine peril as I believe this one to be.
Böyle bir kanun dahi olmasaydı, ki var maalesef gerçek tehlikelerle dolu bir girişimi onaylama konusunda büyük zorluklarla karşılaşırım, ki bunun böyle bir girişim olduğunu düşünüyorum.
And, um, it was also clear to me that such an objective cannot be achieved overnight, that there is necessary a lot of preparation and a lot of circumstances about which, being only a small cog in the whole machinery of resistance, I could not know or decide.
Ayrıca açıktır ki, bu tür bir amaç birçok hazırlık yapmadan,... bir gecede gerçekleştirilemezdi,... Direniş'in çarklarındaki tek bir dişliden ibaret olduğum durumlarla karşılaşmadan ne olanların farkına varırdım, ne de karar verebilirdim.
I'm doing a lot of work, and am close to understanding a quite amusing thing, which is important for all of us.
Çok çalışıyorum. Hepimizi ilgilendiren komik bir şeyi anlamaya çalışıyorum.
Valerie - - uh, Miss Saintclair, that is - - spotted an intruder, which makes my life a lot easier.
Valerie... yani Bayan Saintclair, davetsiz bir misafir görmüş. Bu hayatımı çok kolaylaştırıyor.
Certainly up until now this is an area which has been hedged about with a lot of rules and regulations and, to be quite honest, when I first looked at this market I thought to myself,
Bugüne kadar bu piyasa kısıtlanmış durumdaydı. Bir sürü kurallar falan vardı. Bu piyasayı ilk gördüğümde kendi kendime :
So at 15, even though you're feeling this biological urge... by the way, which is normal and healthy... medical science and God has given you time, has allowed you... a lot of time to make this kind of a decision.
Şimdi 15 inde, bu biyolojik dürtüyü hissetmene rağmen bu arada, bu gayet normal ve sağlıklı tıp bilimi ve Allah sana müddet verdi, karar vermen için bir sürü zaman verdi.
This is everything that we know about Harrison Wells which is actually not a lot.
Harrison Wells hakkında bildiklerimizin hepsi bunlar. Çok fazla bir şey yok aslına bakarsan.
On my block, a lot of people walk their dogs and I always see them walking along with their little poop bags which to me is just the lowest function of human life.
Apartmanımda, bir çok insan köpeklerini gezdirir ve devamlı onları ellerinde küçük kaka çantaları ile görüyorum ki bana göre bu insan hayatının en düşük seviyesi.
The government and I don't agree on a lot of things, which is probably why they sent me to this godforsaken place.
Hükümet ile benim birçok şeyde fikirlerimiz uyuşmuyor Tanrının bile unuttuğu bu yere bu yüzden gönderdiler herhalde.
We've got a lot of work to do and only a year in which to do it.
Çok iş ve bitirmek için bir yılımız var.
Which is why I'm gonna have to remind him that he needs us a hell of a lot more than we need him.
Bu yüzden neden ona bunları hatırlatıpta ihtiyacamız olduğu halde onu daha fazla cehenneme atayım
Which is why you need to remember your affirmations... and figure out how to love Nell a lot more.
Bu yüzden teyit etmeli ve Nell'i... daha çok sevmenin yollarını aramalıyız.
He's away a lot, which is good because I'm so busy.
Ama tehlikeli değil mi?
Benton is in the foulest mood I've ever seen which is saying quite a lot.
Benton gördüğüm en sinirli ruh halinde. Bu yeterli.
Speaking of which, the committee is considering freezing Eva. I know a lot of guys like that, and your letter sounds just lik
Komite Eva yı dondurmaya karar vermiş.
They're afraid they're going to have the eastern seaboard stampeding for safety, which is going to cause a lot more damage than some hypothetical meltdown.
Doğu kıyısında güvenlik konusunda panik yaratmaktan çekiniyorlar. Böyle bir panik, varsayımsal bir reaktör erimesinden çok daha fazla zarara neden olur.
Which is a hell of a lot more than you've been doing to me lately.
... ki bu son zamanlarda beni sevmenden çok çok daha fazla.
- Ready to strangle someone which is saying a lot for her.
- Birinin gırtlağına yapışmamak için kendini zor tutuyor. Gerisini sen düşün.
They nest in colonies, up to thirty or forty in a group, and that helps a lot with defence, which is important, for there are plenty of raiders around.
Koloniler halinde yuva yaparlar, yaklaşık bir grupta otuz ya da kırk tane vardır. Bu durum onlara savunmada yardımcı olur, ki bu çok önemlidir.
A lot of life comes down to making sacrifices... and deciding which direction is my life gonna go.
Hayatta çoğu zaman iş fedakarlık yapmaya dayanır... hayatım ne yöne gidecek diye karar veririz.
Which is still a lot cooler than being a wuss.
Sapık o. Yine de, hanını evladı olmaktan çok daha iyidir.
Actually it's a lot less risk and a lot less expensive than starting my own restaurant, which is what I really wanted to do.
Aslında kendi restoranını açmaktan daha az riskli ve daha ucuz, Ki ben de restoran açmak istiyorum.
I wasn't home a lot. I admitted that, which again is why I turned to Peter.
Ben çok fazla evde değildim.Bunu kabul ediyorum, ki yine bu da Peter'dan yardım istemem için bir nedendi.
I guess it'd allow you to travel a lot, which is kinda nice, but it's not as if the locals will be happy to see you when you arrive, and I suppose that killing people is a very stressful way to make a living.
Galiba çokça gezmeni sağlıyor, iyi tarafı da bu. Ama yerel halk sizi gördüğüne sevinmemişse pek de iyi olmayabilir. ve insanları öldürmek çok stresli bir yaşam tarzı olmalı.
He has a lot of moping to do, which is quite time consuming.
Çok fazla canını sıkması gerekiyor, ki bu da çok zaman alıyor.
And then I married your brother, which is great, but... they are over, every day, a lot!
Ama her gün geliyorlar. Çok. Merhaba canım, kahretsin.
That, I believe, was devastating for him, so a lot of Plato`s work is an effort to imagine alternative political and social organisations in which the horrible injustice that he sees having been done in the case of Socrates
Bu da, inanıyorum ki, onun için hayli yıpratıcıydı, bu yüzden... Plato'nun bir çok işi, Sokrat'ın davasında yapılmış olduğunu gördüğü, müthiş adaletsizlerin arkasındaki politik ve sosyal tertipleri... kavrama gayretleriydi.
Unless we tie up a lot more troops there troops which we need for the Russian campaign, Moscow the Scandinavians will not cooperate.
Oraya daha fazla birlik yığmazsak onlar da Rus seferi ve Moskova için lazım İskandinavyalılar iş birliği yapmaz.
Which is why it means a lot to me that you're here in the opening night, Poirot.
Açılışa gelmen bu yüzden çok önemliydi benim için, Poirot.
Well uh, I spend a lot of time working out uh, how we were going to make money and in the original GNU manifesto which is the last chapter of the GNU Emacs manual.
Şey, ah ben çok zamanınızı alıyorum ah peki biz nasıl para kazanacaktık ve orjinal GNU bildirisinde GNU Emacs manual'in son bölümünde.
which is 1139
which is understandable 21
which is a shame 22
which is better 26
which is why 260
which is why you're here 18
which is ridiculous 24
which is which 28
which is nice 40
which is what 194
which is understandable 21
which is a shame 22
which is better 26
which is why 260
which is why you're here 18
which is ridiculous 24
which is which 28
which is nice 40
which is what 194
which is great 112
which is ironic 37
which is weird 83
which is funny 28
which is to say 26
which is worse 21
which is cool 36
which is awesome 34
which is a good thing 45
which is impossible 33
which is ironic 37
which is weird 83
which is funny 28
which is to say 26
which is worse 21
which is cool 36
which is awesome 34
which is a good thing 45
which is impossible 33