English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / Who's this one

Who's this one tradutor Turco

1,468 parallel translation
No one knew this better than a certain blonde, who had been confessing her sins to Father O'Malley, once a week since she was a child.
Tabii... bunu çocukluğundan bu yana tüm günahlarını Peder O'Malley anlatmış olan gerçek bir sarışından daha iyi kimse bilemez.
so you're the one who's going to retire this time?
Bu sefer kim emekli olacak?
There's this one, ah, just for guys who were in Afghanistan, like me, so, it's... Yeah, you know, I go sometimes.
Evet, bilirsin, bazen gidiyorum.
Anyway, Lily's the one who caused this whole mess.
Bu arada, bütün bu olanların sebebi Lily.
- Hopper's the one who did this to us.
- Bize bunu Hopper yaptı.
Hey, wait. Just let me ask you this : you think he's the type of guy who's eh, gonna hang around for like one last score?
Sizce son bir gol atmak için bekleyecek tipte bir adam mı?
Assuming he's the one who's really behind this.
Bunun arkasındaki kişiyi o farz ediyoruz.
She's the one who gave me this doll, and she wanted to find you very badly.
Bana bu bebeği veren de o ve seni bulmayı çok istemiş.
Which means, Nana's the one who brought this up.
Yani bu da demek oluyor ki her şeyi buraya getiren Nana.
She's the one who wanted to have this meeting.
Bu toplantıyı isteyen oydu.
It just occurred to me, maybe the one thing we can exploit is the person who's been propping him up all this time.
Aklıma geldi de belki de kullanabileceğimiz şeylerden biri, onu şimdiye kadar destekleyen kişidir.
Anyway, we went into this, ah, this bunker or this cave and there was all these bodies, and they were all dead, except for this one guy, who, two minutes ago was trying to kill me.
Her neyse, şu şeye girdik... sığınak ya da mağara gibi olan yere ve... her yerde insanlar vardı ve hepsi ölmüştü, biri hariç, iki dakika önce beni öldürmeye çalışan biri.
Well, I know one person who would profit from this.
Önceden tasarlanmış bir cinayet de olabilir.
That's who your boys are fighting for on this one. Big oil. I pray they get out safely.
Senin çocukların bir tek şey için mücadele veriyorlar, büyük petrol.
Man, if everyone who had one of these would just open up their doors and share, we wouldn't have this stupid heat wave.
Bunlardan bir tanesine sahip olan adam, kapılarını açıp bunu insanlarla paylaşmalı, böylece bu sıcak havayı çekmek zorunda kalmayız.
Of all the criminals who died of heart attacks, this one's crime was the least serious.
Onun suçları, diğer kalp kriziyle ölen katillerle karşılaştırıldığında, çok ciddi değildi.
The point is, Berta's the one who keeps this house running and more important, she's like family.
Esas nokta şu ki, Berta bu evi ayakta tutan kişi. Daha da önemlisi, aileden biri gibi.
You're the one who's behind this, Shinji?
Demek bunlar senin işin, Shinji? !
You're the one who's behind this, Shinji?
Demek bütün bunlar senin başının altından kalktı Shinji?
You're the one who made this mess.
bu karışıklığa sebep olan birisiniz.
There was this one woman who sat frozen in the garden all day, whispering the words to "old MacDonald had a farm" over and over and over.
Bir kadın vardı tümgün soğuk bahçede otururdu "Ali Babanın bir çiftliği var" ın sözlerini fısıldardı tekrar, tekrar, tekrar.
Okay, well, in this one, Tracy plays a gentleman who wears flamboyant clothes and lives uptown.
Tamam, bunda Tracy frapan kıyafetler giyen ve şehir merkezinin dışında oturan bir centilmeni oynuyor.
okay, for funding like that, we're going to need a grant, whh means talking to people, and you're the one who said we have to keep this secret, so... i wouldn't eat that if i were you.
Tamam, böyle bir bütçe için, bizim çok paraya ihtiyacımız olacak, .. ki bununda anlamı, insanlara anlatmak demektir, ve bunu bir sır olarak tutmalıyız diyen de sendin. öyleyse... Senin yerinde olsam, onu yemezdim.
You're telling me you haven't got one lead on this bastard who walked off with 10 million plus, Despite the fact that you have his accomplice in custody.
Suç ortağını yakalamış olmana rağmen 10 milyon dolarla kaçan bu piçten, hiç iz olmadığını mı söylüyorsun.
Well, this project is on hold until there's a full report on the dirt shrew, and I'm referring to the endangered animal, not the one in the hard hat and heels who's been sucking your dick.
Bu proje ; çöp fareleri hakkında.. .. tam bir rapor hazırlanan kadar askıya alındı. Benim bahsettiğim tehlikede olan hayvanlar ;
i feel like there's this game being played, and i'm the only one who doesn't know what it is.
Sanki bir oyun oynanıyor ve ne olduğunu bilmeyen tek kişi de benim
Guess who's in control of this one.
Tahmin edin bunu kim kontrol ediyor.
How are we supposed to narrow this down to the one psycho who's willing to kill?
Bunların arasından onu öldürmek isteyen ruh hastasının hangisi olduğunu nasıl bulacağız?
I'm trying to find who entered this one lab, someone who could have stolen something from it.
Bir laboratuvara girip, içinden önemli bir şey çalmış olabilecek birini bulmaya çalışıyorum.
Well, uh, she's best friendswith this girl--blair waldorf- - who is basically everythingI hate about the upper east side distilled into one 95-pound, doe-eyed, bon mot tossing, label-whoringpackage of girlie evil.
Sorun, yukarı doğu yakasının nefret ettiğim her özelliğine sahip olan, en iyi arkadaşı Blair Waldorf adlı kızın gözü dönmüş bir şekilde kaltaklık yapması.
One of the organizers told me that in all the years this event has taken place, there's never been a violent incident, except once, by a man who was believed to be under the influence of alcohol.
Organizatörlerden biri bana dedi ki ; bu etkinliğin düzenlendiği yılların hiç birinde, hiç bir şiddet olayı baş göstermedi. Sadece bir keresinde, alkolün tesiri altında oldğuna inanılan bir adamın yaptığı dışında.
There's this young woman who's bangin'this older guy, and at one point, you know, she... she hauls off and just punches him right in the face.
Genç kızı götüren bir yaşlı adam var ve bir noktada, bilirsin, o arkaya doğru gerilir ve adamın suratına bir yumruk indirir.
And I believe so much in this project that my father, who's right over there, my own father whom I admire so much, will be one of the first guests in this house.
ve bu projeye çok inanıyorum şurda duran babam gibi, kendisine hayran olduğum öz babam bu evin ilk konuğu olacak.
In this case, without false modesties, I'm the one who can be useful.
Bu durumda, yanlış anlaşılma olmadan, Kullanışlı olabilecek tek kişi benim.
She's my sister, and she's the only one in this family who really cares about me.
O benim ablam ve beni bu ailede beni gerçekten önemseyen tek kişi.
Whatever this guy's doing, it makes people disappear, and I seem to be the only one who's noticing.
O adam her ne yapıyorsa, bu yüzden insanlar kayboluyor. Ve bunu tek fark eden benim.
I'm sending this one out as a special request to our buddy Miles who's in a real bad place right now
Bunu şu anda gerçekten kötü bir yerde olan arkadaşımız Miles'a özel istek olarak gönderiyorum.
Are you the one who's behind all of this?
Tüm bu olayların arkasında kimin olduğunu biliyor musun?
P.J. said he's the only one who can end this early.
P.J. bunu erken bitirebilecek tek kişi olduğunu söyledi.
It's to be hoped this one has brains... for it's easy to see who's going to be Miss Plain in my nursery.
Umarım bu, ileride kreşimde bana yardımcı olabilecek kadar akıllıdır.
I'm the one who's supposed to be resistant to this thing.
Bu şeye dirençli olan benim.
The other one is, well, a woman who's a widow, she kind of got stuck with this family farm, no one will help her except this boy.
Diğeri ise ailesinin çiftliğinde kısılıp kalan ve oğlundan başka yardımcısı olmayan dul bir kadın hakkında.
The one passage in Josephus, which, on the face of it, really does say a lot of very strong piece of evidence for the existence of this man, because here's a Jewish historian who gives us some real interesting insights
Josephus'un bir metninde bu adamın varlığına ilişkin çok sayıda güçlü kanıttan bahsediyor. Ortada, İsa ile ilgili ilginç bilgileri bize aktaran Yahudi bir tarihçi var.
In this cave, there's something so precious that I am one of the few people who's ever been allowed to see it.
Bu mağarada çok değerli bir şey var ve ben bunu görmesine izin verilen az sayıda insandan biriyim.
it's like I'm the only one in the world who hadn't dumped Molly this summer.
bu yaz Molly'yi terk etmeyen bir ben kaldım herhalde.
This is one nigger who's positively displeased.
Kesinlikle memnuniyetsiz olan bir zencinin kaleminden.
And anyway, my mother's the one who put the curse... on this gate in the first place.
Herneyse, zaten bu kapıyı lanetleyen kişi benim annemdi.
I say to anyone who asks me why I'm in this country is that I think it's one of the friendliest countries that I know of.
Neden bu ülkede yaşadığımı soranlara en aile dostu ülkelerden biri olduğunu söylüyorum.
Who's this one from?
Peki bu kimden?
So, um... you know, um... so, you know, on the one hand, uh, help him out as much as I can and on the other hand, uh, if he wants to... if this little guy wants to believe he's from another planet, you know... I mean, who am I to argue?
Yani, demek istediğim bir yandan ona elimden geldiğince yardım edeceğim ama öte yandan, eğer isterse bu küçük adam başka bir gezegenden olduğuna inanmak istiyorsa bana pek bir şey söylemek düşmez bence.
There's only one hacker in the world who can break this code.
Bu şifreyi kırabilecek dünyada tek bir bilgisayar korsanı var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]