Without hesitation tradutor Turco
285 parallel translation
[Catalina] Then how were you able to say that you'd do so without hesitation?
O zaman nasıl oldu da hiç çekinmeden giderim dedin?
They decide without hesitation and in spite of the danger to descend into the interior of the great crater in which they disappear one-by-one whilst the snowstorm is still raging.
Tehlikeli olmasına rağmen hiç tereddüt etmeden büyük bir kratere girme kararı verirler. Tipi şiddetini artırırken birer birer gözden kaybolurlar.
They're prepared to follow every lead without hesitation - every single lead that presents itself - as it could possibly be the one that solves the case.
Tereddüt etmeden... her ihbarı değerlendirirler... davayı çözebilecek her ihbarı.
I would say without hesitation that the general opinion of the art world is that this is the greatest portrait ever painted.
Hiç çekinmeden söyleyebilirim ki, sanat dünyasının genel düşüncesi, bunun dünyanın yapılmış en güzel portresi olduğu yönündedir.
Could you kill without hesitation?
Tereddüt etmeden öldürebilir misin?
They should be abandoned without hesitation.
Tereddütsüz terk edilmeliler.
By condemning without hesitation an old friend, I shall be feared.
Eski bir dostu çekinmeden tutukladım, benden korkacaklar.
When you do them for your people, without hesitation, then you will be truly king.
Halkın için tereddüt etmeden bunları yaptığında gerçek bir kral olacaksın.
That's why I invited you to my home without hesitation
Bu yüzden tereddüt etmeden seni evime davet ettim.
Without hesitation.
Hiç tereddüt etmeden.
Always, without hesitation.
Her zaman, hiç tereddütsüz.
Given the same circumstances I would do the same thing without hesitation.
Aynı şartlar altında, hiç çekinmeden aynı şeyi yapardım.
Take it without hesitation.
Tereddüt etmeden al.
Or to wait just a little while longer when I can give myself to you without hesitation, when I can be totally and unashamedly and legally yours?
Ya da kânunen ve tamamiyle senin olacağım ve kendimi utanmasızca sana verebileceğim zamana dek, birazcık daha beklemek.
Without hesitation.
Tereddüt etmedin.
Your willingness to do what needs doing without hesitation or qualms.
Tereddüt ya da şüphe duymadan yapılması gerekeni yapman.
They must be disposed of without hesitation!
Görüldükleri yerde yokedilmelidirler!
Can you tell me, without hesitation, you know I'm innocent?
Bir an bile tereddüt etmeden masum olduğumu söyleyebilir misin?
Without hesitation?
Tereddüt etmeden?
Mr. Higashidani immediately told Yukiko... without hesitation,
Bay Higashidani bir an bile tereddüt etmeden... Yukiko'ya şöyle demiş :
- Without hesitation.
- Hiç tereddüt etmeden.
The idea, "The soldiers fought bravely without hesitation, once the order was given," is an illusion of the past.
"Asker, emir alır almaz, gözünü kırpmadan savaşa girer," anlayışı geçmişte kaldı.
Without hesitation.
Hem de duraksamadan.
'You will obey without hesitation'my every command.'
Her emrime tereddütsüz uyacaksınız.
Captain... you once said if I asked you to leave you would do so without hesitation.
Kaptan bir keresinde bana, eğer gitmenizi istersem tereddütsüz gideceğinizi söylemiştiniz.
And if I were in your place, I'd do it without hesitation.
Ve yerinde olsam hiç tereddüt etmeden çekip giderdim.
I undertake that I will obey superiors... without hesitation... to death so help me God.
Yüce şahsiyetine ve üstlerime, ölene kadar itaat edeceğime and içerim. Tanrı yardımcım olsun.
But I can say one word without hesitation
Ama tereddütsüz bir kelime söyleyebilirim
And being a good slave, I obeyed without hesitation.
Ve iyi bir köle olduğumdan, tereddütsüz itaat ettim.
They stormed in with shotguns and after liberating the place of all the firearms they could carry and various personal idiosyncratic knickknacks they killed every customer without hesitation.
Ellerinde tüfeklerle, fırtına gibi içeri... daldılar, dükkanda üzerlerinde taşıyabilecekleri ne kadar silah... ve çeşitli malzeme varsa çaldılar... sonra da tüm müşterileri... göz kırpmadan öldürdüler.
If anyone approaches, shoot without hesitation.
Kim yaklaşırsa, çekinmeden ateş edin.
There was a time when I would have laid down my life for you, or Ronon, or Rodney, without hesitation.
Hayatımı senin için, Ronon yada Rodney için hiç düşünmeden tehlikeye atacağım bir zaman vardı.
I`ve been here three years and three days... and I can tell you, without hesitation... being president of this country... is entirely about character.
3 yıl ve 3 gün sonra. Size açık yüreklilikle şunu söyleyebilirim. Bu ülkenin Başkan'ı olmak kesinlikle güçlü bir karakter gerektiriyor.
It means in a missile drill they hear your voice right after mine, without hesitation.
Bu da bir füze tatbikatında sesini benimkinden hemen sonra, tereddütsüz duymalılar demek.
But the organization brings him back without hesitation.
amaçsızca dolaşan Shinji'yi geri götürür.
I know you'd do it without hesitation, but I have someone else in mind.
Bunu tereddütsüz yapacağını biliyorum, ama aklımda başka birisi var.
You refuse without hesitation. Perfect.
Bir ricayı geri çevirmenin mümkün olmadığı bir durumdur bu...
I've positioned charges throughout the ship and will set them off without hesitation.
Gemiyi patlayıcılarla donattım. Onları tereddüt etmeden patlatırım.
And without hesitation.
Ve tekrar etmeyinæ.
He was risking our lives for someone who would have shot us without hesitation.
Bizi vurmak için, hiç tereddüt etmeyecek birisi için hayatlarımızı riske atıyordu.
You left your family, friends and home, without hesitation.
Hiç tereddüt etmeden aileni, ülkeni ve arkadaşlarını terk ettin.
- Without hesitation.
- Elbette.
Without hesitation he said to me, "Would he work on a chicken farm?"
Hiç duraklamadan "Baban bir tavuk çiftliğinde çalışır mı?" Diye sordu.
There, in the cafe, he taught me most of his tricks kindly, without the smallest hesitation.
Rochechourt'taki o küçük kafede becerilerimin çoğunu öğrendim. O hiç tereddüt etmeden tüm iyi niyetiyle becerilerini bana öğretti.
That kind will thrust a knife without a moment's hesitation.
Bunun gibileri bıçağı çekip saplamaktan çekinmezler.
Without the least hesitation, I tore it off and gave it dripping with blood.
Hiç tereddütsüz, onu yırtarak çıkardım damlayan kanlarıyla birlikte verdim.
and you lied to me without a hesitation.
Gözlerimin içine baktın ve bana yalan söyledin tereddüt etmeden.
And based on your promise to take care of it, your government accepts your responsibility without question or hesitation.
Ve kendilerine ilgilenmek üzere verdiğiniz sözden dolayı hükümetiniz de sorumluluğunuzu tereddütsüz kabul ediyor.
hesitation, without a conscience
Onu tereddüt etmeden, bilinçli olarak, insanlık dışı bir şekilde öldürdü.
Each one of them, without hesitation, has donated whatever she can... from her personal savings account.
Sakin olun.
They would weep... they would pray, they would say goodbye to their loved ones... then throw themselves... without fear or hesitation... at the very face of death itself.
Gözyaşı döküyorlar, dualar ediyorlar, birbirlerine ve sevdiklerine veda ediyorlar ve savaşa atılıyorlardı. Korku ya da tereddüt etmeksizin, ölümün yüzüyle karşılaşmaya gidiyorlardı.
without 110
without me 305
without you 442
without further ado 110
without doubt 45
without a doubt 217
without love 36
without water 18
without saying a word 17
without my permission 24
without me 305
without you 442
without further ado 110
without doubt 45
without a doubt 217
without love 36
without water 18
without saying a word 17
without my permission 24
without mercy 18
without warning 47
without your help 31
without a trace 16
without thinking 29
without fail 57
without exception 31
without telling me 34
without question 87
without knowing it 23
without warning 47
without your help 31
without a trace 16
without thinking 29
without fail 57
without exception 31
without telling me 34
without question 87
without knowing it 23
without fear 28
without it 253
without asking me 19
without us 57
without him 157
without a word 39
without her 96
without them 104
without the 32
without that 67
without it 253
without asking me 19
without us 57
without him 157
without a word 39
without her 96
without them 104
without the 32
without that 67