You're asking me tradutor Turco
2,143 parallel translation
- You don't think it's weird that you're asking me to stare At your wife's naked body?
Sence de garip değil mi, benden karının çıplak halini seninle paylaşmamı istemen?
Oh, my God! You're asking me for sex tips!
Aman tanrım, benden seks tavsiyesi istiyorsun.
Still, you're asking me to just play right into their hand.
Yine de onların dediğini yapmamı istiyorsun.
You're asking me how Santa Claus works?
Bana Noel babanın nasıl çalıştığını mı soruyorsun?
- You're the one who arranged this without asking me!
- Bana sormadan görüşmeyi ayarlayan sendin!
That's why you're asking me all these questions!
Bu yüzden bana bunları soruyorsun!
So, you're not going to do it? No. You wouldn't be sitting here asking me about your husband's Alzheimer's if you had. Mrs. Tyler.
- Bayan Tyler...
And now you're asking me to tutor you and give a piggyback ride?
Hem sana ders çalıştırayım hem de sonra seni sırtımda taşıyayım, öyle mi?
It's not that you're asking me what I think. But that I should do as you say, isn't it?
Bana fikrimi sormuyorsun,... yapmam gerekeni söylüyorsun, değil mi?
How come you're not asking me anything?
Neden ; bana hiçbir şey sormuyorsun?
Now you're asking me to save.
Şimdi biriktirmemi söylüyorsun.
I'm asking you why you're helping me.
Bana yardım etmenin sebebini soruyorum.
Until then, you're asking me not to meet anyone?
O zamana kadar benden hiç kimseyle görüşmememi mi istiyorsun?
And tomorrow you're sitting next to your uncle in a cell in Thailand and it won't be me asking the questions.
Ve yarın kendini amcanla beraber Tayland'da bir hücrede bulursun. Soruları soran da ben olmam.
You're asking me to represent you, and you haven't written a word?
Benden seni temsil etmemi istiyorsun. Ama tek bir kelime yazmadın, öyle mi?
Because he always cared about George. They had something going, you know. * * You're asking me Will my love grow?
* * Bilmiyorum, bilmiyorum * *
You're asking me?
- Bana mı soruyorsunuz?
- You're asking me to spy?
- Casusluk yapmamı mı istiyorsun?
I have no idea what you're asking me, but I don't know.
Ne sorduğun hakkında en ufak bir fikrim yok ama bilmiyorum.
I'm not quite sure what you're asking me, Mr. Beane.
Bana neden bunlari sordugunuzu anlamiyorum, bay Beane.
You're asking me to write a novel in three months, Marty?
Benden üç ay içerisinde bir roman yazmamı mı istiyorsun Marty?
You realize what you're asking me to do here?
Benden ne istediğinin farkında mısın?
"I know you're asking because you really care about me" - - which they don't- - " I'm doing great.
"Nasil oldugumu soruyorsun ve biliyorum ki beni umursuyorsun"... aslinda umursamiyorlar.. " Çok iyiyim..
You're asking... to hire me?
Benimle iş yapmak mı istiyorsun?
There's no greater betrayal in your father and his principles than what you're asking me to do.
Babana ve prensiplerine yapılabilecek en büyük ihanet benden istediğin şeydir.
You're asking me to put the life of my patient as risk. I won't do it.
Hastamın yaşamını risk'e etmemi istiyorsun, bunu yapamam.
So ah, you're asking me how I could have bought my lottery ticket... and still not be on the tape?
Yani loto biletini nerden bulduğumu mu soruyorsunuz Evet
But if you're asking me not to, I won't, because you're my friend.
Ama etmememi istiyorsan, etmem, çünkü sen benim dostumsun.
Now if you're asking me what the man up there thinks about it, well, I imagine he done heard it so much that it don't bother him all that much.
Ama bana yukarıdaki adamın ne düşündüğünü soruyorsan bence bunları o kadar çok duymuştur ki artık pek rahatsız olmuyordur.
You're asking me what I want, you cunt?
Ne istediğimi mi soruyorsun?
I am kindly asking you to shut up or you're dead. You hear me?
Senden nazikçe susmanı istiyorum, yoksa canından olacaksın.
Look, you're asking me to rip all this up and start again just'cause you say so, when, you know, we're doing OK here.
Bak, bana her şeyi silip tekrar başlamamı söylüyorsun, sırf sen öyle diyorsun diye. Ayrıca burada da gayet iyi durumdayız.
I understand your frustration, But... what you're asking me to do is a waste of money
Üzüntünüzü anlıyorum, fakat... benden yapmamı istediğiniz şey parayı çöpe atmak
What you're asking me to do is set aside my life and career....
Benden istediğiniz şey hayatımı ve kariyerimi bir kenara bırakmak...
Well, I don't know what he has on him, if you're asking me.
Bana sorarsanız ben bilmiyorum ne olduğunu.
You're asking me "what I do" the other day?
Önceki gün "ne yapıyorsun" diye sormuştun?
You're asking me to spend a lot of resources on one person and right now, I can't do that.
Bir kişi için kaynak harcamamı istiyorsun ve şu anda bunu yapamam.
All I'm asking is that you do the minimal amount of work in this class to give yourself the illusion that you're actually learning something, and to give me a modicum of self-respect, like I'm actually teaching a class.
Sizden tüm istediğim, bu sınıfta asıl öğrendiğiniz şeylere kendinizi fazla kaptırmamanız, ve bu konuda bana saygı göstermeniz, tıpkı benim sınıfa gösterdiğim gibi.
You're not seriously asking me that.
Gerçektende bana bunu sormuyorsun.
Tell him what he's won, Vanna. You're asking me to be the next Lucifer.
Benden başka bir Lucifer olmamı mı istiyorsun?
You're asking me to stand down?
Peşinden gitmememi mi söylüyorsun?
So you're... asking me to do something with you?
Yani bana, seninle bir şeyler yapalım mı diyorsun?
Well, if you're asking me, that means your mom must have already said no, so... no.
Eğer bana soruyorsan, bu demek oluyor ki : - Annen hayır dedi, o yüzden hayır.
Hetty, you're asking me to trust, okay?
Benden güvenmemi istiyorsun.
Just wondering why you're asking me about a dead case.
Sadece neden çıkmaza girmiş bir davayı bana soruyorsun merak ettim.
I don't understand what you're asking me to do.
Ne yapmamı istediğinizi anlamıyorum.
If you're asking me to go steady, that was the'50s.
Benden uslu durmamı istiyorsan, onlar 50'lerde kaldı.
- You're asking me to leave my husband?
- Kocamı terketmemi mi isteyeceksin benden?
The only time you don't have something negative to say about my success is when you're on the phone asking me for money.
Yalnızca telefonda para isterken, başarımla ilgili negatif şeyler söylemiyorsun.
I hope you're not asking me to jump.
Umarım atlamamı falan istemezsin.
You're asking me to plant a bomb, Sam!
Benden bomba yerleştirmemi istiyorsun, Sam!
you're asking 16
you're asking the wrong person 16
mexico 335
metro 61
merci 624
menu 31
melanie 499
merida 43
metres 235
mercedes 285
you're asking the wrong person 16
mexico 335
metro 61
merci 624
menu 31
melanie 499
merida 43
metres 235
mercedes 285