You're leaving us tradutor Turco
211 parallel translation
Zeke, you're not really leaving us?
- Zeke, gerçekten bizi bırakmıyorsun değil mi?
You're leaving us?
Bizi bırakıyor musun?
You're leaving us now?
Bizden ayrılıyor musunuz?
You're leaving us here to face everything, and you'll be on a boat.
Her şeyle yüzleşmek için buradan ayrılıyorsun, ve bir bota binip kendi başına gideceksin.
We're leaving for Lochester and inviting you to join us.
Bizimle Lochester'a gelin.
Hi, Father. So you're really leaving us?
Bizi bırakıyor musun?
You're leaving us.
Bizden ayrılıyorsun.
- You're leaving us in the dark over here.
- Bizi burda karanlıkta bıraktın.
So you're leaving us.
Demek, işten ayrılıyorsun.
Too bad you're leaving us so soon.
Birazdan gidecek olmanız ne kötü.
You're backing out and leaving the shooting to us younger fellas?
Yarışmadan çekiliyor ve yerini senden sonraki genç kuşağa mı devrediyorsun?
I hear you're leaving us.
Bizden ayrılacağını duydum.
You're not leaving us?
Bizi bırakmıyorsun ya?
I'm sorry you're leaving us so soon.
Bizden bu kadar erken ayrılacağınıza üzüldüm.
You're leaving us.
Bizden ayrılıyorsunuz.
Inuk, you're leaving us?
Inuk, gidiyor musun?
You people invited us here. Now we're taking our things and we're leaving.
Buraya bizi siz getirdiniz, şimdi toplanıp gidiyoruz.
Excuse us, sir, but since we're leaving early in the morning, we thought we'd come by and apologize to you.
Affedersiniz efendim, sabah erkenden ayrılacağımızdan şimdi gelip özür dilemek istedik.
So you're really leaving us?
Yani gerçekten ayrılıyor musun?
You see, you're not an old heap and he's a slob for leaving us alone like this.
Gördün mü? Külüstür falan değilsin sen... Ama bizi böyle bırakıp gittiği için o serserinin teki.
Unless you're thinking of leaving us, general?
Tabii bizi terketmeyi düşünmüyorsanız, general?
- You're not leaving us, Miss Clyde?
Bizi terketmiyorsunuz, Bayan Clyde?
Is it true you're leaving us for Belgium, Guy?
Guy, yarın Belçika'ya gideceğin doğru mu?
- If you're leaving... give us one last sign.
- Eğer gidiyorsan bize son bir işaret ver.
And, well, we know it's gonna be two weeks before you're leaving, but some of the men here are gonna be out on patrol when it comes your time to leave us, and, well, we'd like to take this opportunity...
Ve bunu siz gitmeden iki hafta önce yaptığımızı biliyoruz ama bizi bırakma zamanın geldiğinde buradaki bazı askerler dışarıda devriyede olacak ve biz de bu fırsatı değerlendirmek istedik.
Do you think we're blankets? Leaving us there under the sun?
Sence biz battaniye miyiz ki bizi böyle güneşin altında bırakıyorsun?
I hope you're not thinking of leaving us, Sir Charles?
Umarım bizi bırakmayı düşünmüyorsunuzdur Sir Charles?
- So you're leaving us?
- Demek bizi bırakıp gidiyorsun!
A pity you're leaving us, Lieutenant...
Bizden ayrılıyor olmanız ne kötü, Teğmen.
I just want to say, I'm very sorry you're leaving us.
Sadece, bizden ayrıldığınız için çok üzgün olduğumu söylemek istedim.
- You're leaving us here?
- Bizi burda mı bırakacaksın?
What does this mean, you're leaving us, you'll find us again after Moscow?
Moskova'da görüşürüz deyip çekip gitmek de ne demek oluyor?
How do you know they didn't find another way out... and they're leaving us here to rot?
Bir çıkış yolu bulup bizi burada bırakmadıkları ne malum?
- You're leaving us to die?
- Bizi ölüme mi terk edeceksin?
We're leaving, we'll be outside in case you need us, all right?
Gidiyoruz, Çavuş. Dışarıda bekliyoruz.
You're leaving us now?
Bizden ayrılıyor musun şimdi?
You're leaving us here?
Bizi almayacak mısınız?
You're leaving us.
Ayrılıyormuşsun.
- You're not leaving us so soon?
- Bizi bu kadar erken mi bırakacaksın?
You're leaving us?
Aramızdan ayrılıyor musun?
- So you're leaving us?
- Gidiyor musun?
And if there was probably a childhood trauma that I had... other than the Dodgers leaving Brooklyn... which if you think about it is a reason why some of us are imbued with a cynicism... that we never recovered from, obviously you're not a Mets fan... and you can't possibly be a Yankee fan.
Dodgers'ın Brooklyn'i terk etmesi benim için tam bir çocukluk travması olmuştu. Eğer düşünürseniz bazılarımızın arada sıkışıp kalmasının nedeni bu.
- I understand you're leaving us.
Bizi terk ettiğini duydum.
tara... you're leaving us... tara... ma.
Tara... Bizi terkediyorsun... Tara...
... To realize what you have to offer to us, the ones you're leaving behind.
Bize verebileceklerinin farkına varmalısın.
Oh, you're leaving us Today, too, huh?
- Bizi terk mi ediyorsun?
- I understand you're leaving us, Jack.
- Gideceğini biliyorum, Jack.
[Chattering] So, you're leaving us tomorrow, huh?
[hışırtıları] gittikleri Yarın?
- I understand you're leaving us.
- Anladığım kadarıyla bizi terk ediyorsunuz.
- You're leaving us with a student?
- Bir öğrenciyle mi bırakıyorsunuz?
If you're not there for us we'd seriously consider leaving this town.
Yanımızda olmazsan şehirden ayrılmayı düşünmeye başlarız.
you're leaving tomorrow 21
you're leaving me 43
you're leaving now 29
you're leaving already 30
you're leaving 529
used 73
usagi 51
usher 82
usually 803
usual 64
you're leaving me 43
you're leaving now 29
you're leaving already 30
you're leaving 529
used 73
usagi 51
usher 82
usually 803
usual 64
using 28
user 29
useless 232
uschi 33
usopp 23
useful 59
ushna 19
use your brain 33
use it 260
use your words 42
user 29
useless 232
uschi 33
usopp 23
useful 59
ushna 19
use your brain 33
use it 260
use your words 42
use your imagination 74
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
us too 58
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your hands 17
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
us too 58
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your hands 17