You coming in tradutor Turco
4,666 parallel translation
Are you coming in for a swim, you big Mary?
Yüzmeye geliyor musun koca fil?
That is some coincidence you coming in here.
Buraya gelmen sadece bir tesadüf.
We appreciate you coming in, Anthea.
Geldiğin için minnettarız, Anthea.
When are you coming in the water, dad? Hmm?
Denize ne zaman geleceksin baba?
You coming in or what?
- Gelmiyor musun?
So, uh, I'm gonna tell them that I'm not coming in tonight, and you just relax.
Madem öyle ben onlara bu akşam gelmeyeceğimi söyleyeyim ve sen de rahatla biraz.
You don't get to come here and pretend you can write, direct and act... in your own propaganda piece without coming through me first.
Önce benim onayımdan geçmeden buraya gelip kendi propaganda parçanda hem yazabiliyormuş, hem yönetebiliyormuş hem de oynayabiliyormuş gibi yapamazsın.
No one told us you were coming in today.
Kimse bize bugün geleceğinizi söylememişti.
And the high-speed internet guy's coming today, and you know, that will get us back in touch with the outside world.
Yüksek hızlı internet bugün bağlanıyor ve dış dünyayla yine irtibatlı olacağız.
I bet you got him in here as a honey dick just in case I'm gay, but I'm not, but if I was, I would've seen him coming a mile away.
Bahse varım onu bal kamışı tuzağı ile buraya getirdin. Her ihtimale karşı gay olsam, ki değilim, ama olsaydım, bir mil öteden onun geldiğini görürdüm.
Alright then, thank you for coming in.
Tamam o zaman, geldiğin için sağ ol.
You want a call coming in from your dad?
Babanın aramasını mı istiyorsun?
- Look at you, coming in here with a toy for my dog.
Hâline bak. Köpeğim için elinde oyuncak buraya gelmişsin bir de.
Thought you weren't coming in today.
Bugün gelmeyeceğini düşünüyordum.
- You aren't coming in?
- Gelmeyecek misin? - Sakıncası yoksa tabii.
I remember coming in to find out if you were okay.
Senin iyi olup olmadığını bakmaya geldiğimi hatırlıyorum.
You hear Pac-Man on comms? Coming in hot?
Komünikasyondaki Pac-Man'i duydun mu? "Tam gaz" geliyormuş!
You know, you have a gall coming in here, making demands.
Buraya gelip bir şeyler isteyerek büyük bir küstahlık yapıyorsun.
I didn't hear you coming in.
- Kilise ayakkabıları.
Saw that you were coming in.
- Geldiğini gördüm.
Then you're coming to a Persian new year party this weekend in New Jersey.
O zaman bu hafta sonu New Jersey'deki İran yeni yıl partisine geliyorsun.
You're not coming in?
Sen gelmiyor musun?
In case you think there's anyone coming for you, there isn't.
Sizin için birinin geldiğini düşünüyorsanız, gelmiyor.
You go out in the field and you look up in the sky and you see the stars, and some of that light that's coming down to your eye has been traveling for millions of years.
Çalışma alanına inersin ve gökyüzüne bakıp yıldızları görürsün. Ve gözüne gelen ışıklardan bazıları milyonlarca yıldır seyahat ediyordur.
Are you coming or we find ourselves in typography? Bye.
Eğer geliyor ya da biz yazıcı ile karşılar?
individual people's minds, recurring in all of them, think that the end is not the end, the time you return, themselves dead but someone else coming.
O onları tekrarladı olarak Bu amaçla sonu olmadığını düşünerek, yinelenen zaman, Kendini ölü, ama bir başkası geliyor.
There's no way you're coming in here, you fucking plum.
Hiçbir şekilde içeriye girme ihtimalin yok, göt veren.
Hello, and thank you for coming in today.
Merhaba, ve bugün geldiğiniz için teşekkürler.
Sam, I want you to apologize to Mr. Bruchschnauser right now for coming in here.
Sam, buraya girdiğin için Bay Bruchschnauser'dan hemen özür dile.
Just in case he forgets on Monday and then, you know, I have got a couple of these tests coming up, so...
Pazartesi'ye kadar gelmezse falan bir sürü de sınavım var.
Thank you for coming. Be right in.
Geldiğin için teşekkürler.Hemen geliyorum.
So it's been you, Raymond, all along, even when Lanagin's money was coming to us.
Başından beri sendin demek Raymond Lanagin'in parası bize geldiğinde bile.
I've got three of the choicest pieces of meat you'll ever see in your life coming out.
uc tane seckin et parcasi getirdim omrunuz boyunca gormediginiz.
Thank you for coming in, Meredith.
Geldiğin için teşekkür ederim, Meredith.
You and your brother coming here Was a blessing from Fenris above.
Senin ve kardeşinin buraya gelmesi Fenris'in bir lütfuydu.
Before we all dig in here, I just want to, first of all, thank all of you for coming.
Hepimiz buraya kök salmadan önce öncelikle hepinize geldiğiniz için teşekkür etmek istiyorum.
You knew I was coming in.
Geldiğimi biliyorsun.
I need to be alone in there... okay... if someone's coming in, you need to warn me... got it?
Orada yalnız olmalıyım. Tamam. Eğer biri gelirse, beni uyar.
Kat, this routine that we have, me coming home to you and reading together in bed, and me making you coffee in the morning, it's become this...
Kat, bu yaşadığımız rutinler benim evine gelmem, beraber yatakta kitap okumamız ve sana sabahları kahve yapmam...
Hey, um, sorry I didn't tell you I wasn't coming in to work yesterday. But I did let Mitchell's office know, okay?
Selam, üzgünüm işe gelemeyeceğimi sana söylemedim dün ama Mitchell biliyor.
Okay, uh, I have vacation time coming to me, and the guys have this placed dialed in, so I was wondering- - if you wanted me to- -
Tamam, izin sırası bana geliyor ve diğerleri burayı idare ediyor o yüzden merak ediyordum da- -
Hope you're a better liar next time we get in trouble. I mean, seriously, your lips are moving, words are coming out, but they don't make any sense.
Senin dudakların hareket, cidden, sözler, çıkan ama onlar hiçbir anlam mand etmiyoruz.
I thought that by coming to see you in blackgate, I could give you back a little of the humanity you lost.
Blackgate'e gelip seni ziyaret ederek kaybettiğin insanlığı verebileceğimi düşündüm.
- It's all good. - You hear anything about lone guns coming in to town?
Şehre uzun namlulu silahların getirildiği konusunda bir şey duydun mu?
You come in here, you ain't coming out.
Buraya girerseniz çıkışı yok.
The whole time I was in that cell every time I'd say something terrible about you or blame you for not coming to rescue me, Enzo would bring me back from the edge.
O hücrede olduğum süre boyunca senin hakkında her kötü bir şey söyleyişimde ya da beni kurtarmaya gelmediğin için seni suçladığımda Enzo beni uçurumun eşiğinden döndürürdü.
Get in. They're coming for you.
Atlayın, sizi arıyorlar.
All right, coming to you in 30.
Pekala, 30'a sana geliyor.
Good morning, teachers, and thank you for coming to this breakfast even though it takes time away from our families, or in my case, the family of possums living in my carport.
Günaydın, öğretmenler, ailelerimizden uzak zaman geçirmemize sebep olsa da veya benim için, garajımda yaşayan keseli sıçan ailesinden uzakta, bu kahvaltıya geldiğiniz için teşekkürler.
Then we're coming in... Whether you voted for it or not.
Sonra içeri gireriz, ister onaylayın ister onaylamayın.
And I wanted to take this opportunity to stand in front of you, and all of our friends, everyone we love, and tell you how excited I am about what's coming next. Because I have a feeling, this is going to be one hell of a ride.
Ben de bu fırsatı senin önünde ve tüm arkadaşlarımızın, tüm sevdiklerimizin karşısında kabul ederek bundan sonra olacaklar için ne kadar çok heyecanlandığımı söylemek istiyorum.
you coming 623
you coming or not 44
you coming with me 23
you coming to bed 19
you coming with us 16
you coming or what 27
coming in hot 22
coming in 123
coming in here 21
ines 33
you coming or not 44
you coming with me 23
you coming to bed 19
you coming with us 16
you coming or what 27
coming in hot 22
coming in 123
coming in here 21
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
intelligent 217
indiana 185
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
incredible 769
indians 76
indiana 185
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
incredible 769
indians 76