You see it tradutor Turco
41,937 parallel translation
I'm glad you see it my way!
- Mutabık olmamıza sevindim.
Do you see it?
Anlıyor musun?
Do you see it or do you retire?
Görüyor musun, pas mı diyorsun?
- Did you see it?
- İzlemiş miydiniz?
You don't even see it.
Gözlerin kör olmuş senin.
Just because you can't see something does not mean it's not there.
Bir şeyi göremiyor olman, orada olmadığı anlamına gelmez.
- I mean, what is this? - You wanna come see it with me?
- Benimle gelip görmek ister misin?
Where'd you last see it?
En son nerede gördün
But by the way, it was really nice to see you reading to those kids.
Bu arada çocuklara kitap okuduğunu görmek... Gerçekten çok güzeldi.
It will show you things you do not want to see.
Görmek istemediğin şeyler gösterecek.
I was trying it out to see how you'd do.
Nasıl karşılayacağını görmek istedim.
It's fine. I know how you see me.
Birşey yok Beni nasıl gördüğünü biliyorum.
Don't tell me that you don't want to see it too.
O lahiti sen de görmek istiyorsun!
Yeah, you see, when you say things like "all clear," it makes me not want to...
Evet, ne zaman "güvenli" kelimesini kullansan, istemeyeceğim bir şey...
The way I see it, you and your little boyfriends led him straight to us.
Bence, bizi bulmasının sebebi, sen ve küçük arkadaşların.
You grow old together, see it all together, do it all together, laugh and cry together.
Birlikte yaşlanır birlikte görür, her şeyi birlikte yaparsınız. Birlikte güler, birlikte ağlarsınız.
Call it out! What do you see?
Ne görüyorsun?
It'd be nice to see you, get to, you know, spend some time together.
Seni görmek güzel. Birlikte biraz vakit geçirirdik.
See, I don't really think, you know, I'm into it.
Bu işlere girmek istediğimi pek sanmıyorum.
Yeah, sorry if I seemed a little shocked to see you, Frank. It's just...
Kusura bakma, seni gördüğüme biraz şaşırdım Frank.
One way or another, it'll be a long time before you see me again.
Öyle ya da böyle uzun bir süre boyunca beni bir daha görmeyeceksiniz.
It's my favorite part because you'll see
Yazıyor bu sayfada, ne hoş
Madame Gaston, can't you just see it
Madam Gaston Ben olamam ki
Gosh it disturbs me to see you, Gaston
Halin endişe verici Gaston
Oh! It's so good to see you.
Seni görmek güzel.
Even if you can't see it.
Hatta, sen hissetmesen bile.
As beautiful as all this is, it's nothing compared to how we see you.
Tüm bu güzellikler bile seni gördüğümüzün yanında, birşey değil.
I can't begin to describe the joy it gave me to see you two together.
Sizi bir arada görmenin ne kadar büyük bir mutluluk olduğunu tarif edemem.
- I doubt it. - When are you next due to see them?
Bir daha ne zaman görmeyi düşünüyorsun?
It's not every day you get to see a deserted island.
Her gün bir ıssız adaya denk gelmezsin.
I want to see you do it again.
Tekrar görmek isterim.
- You see every now and then, someone crosses our path who will change the world as we know it.
Bazı zamanlarda karşımıza dünyayı değiştirebilecek insanlar çıkar.
You can see it.
Sen buraya nasıl geldin?
Too bad you can not see it.
Bunu görememen çok yazık.
Now you will see it dead.
Şimdi de dünyanın ölümünü izleyeceksin.
But I see you calling I be makin'it quick
Ama seni arıyor görüyorum ben çabucak yapıyormuşum
It'll help you see the road ahead
Önünü görmende yardımı olacak.
When I make Our World, you will be the first one to see it
Our World'ü yaptığımda ilk gören sen olacaksın.
I told you, you'd be the first to see Our World when I make it
Söylemiştim. "Our World" bitince görecek ilk kişi sen olacaksın diye.
I need to see how you do it.
Nasıl yaptığını görmem gerek.
- It's so good to see you!
Seni görmek çok güzel! - Evet!
I'll get you started right now and if you do see anything, hear anything kind of strange, a little bit weird, make sure you phone it in before doing anything.
Sen şu an başlayacaksın ve bir şey görürsen, Biraz tuhaf, garip şeyler duyarsan, Bir şey yapmadan önce telefon ettidiğinden emin ol.
If you can do a better job, let's see you hit it, yeah.
Daha iyi bir iş başarabilirsen, ona vurduğunu görelim, evet.
- So you're saying he smashed it where he could see it.
- Yani gördüğü yerde kırmış.
If there's more to this case, you need to see it.
Bu vakayla ilgili başka şeyler varsa, görmen gerek.
I'm right here bye cal, see you next week we're not oh come on now, I am joking roll it buddy
Seni duyduğumu biliyorsun değil mi? . Tam buradayım
I created a drink in your yeah, the rutsy medicated bumper bomb it goes down faster than elevator for the win bag of them rusty and dusty, hey guys hey newest, good to see you lightning thanks guys
Sizin şerefinize bir içecek hazırladım Evet, paslı tampon bombası Araba dolu bir asansörden daha hızlı kayıyor aşağıya
Because I don't see him anywhere uh, but he's right here do you not see him nope still don't see him it's right in front of you it is Lightning McQueen he is obviously an imposter
Çünkü onu burada pek göremiyorum da uuuh, ama o burada işte Onu görmüyor musun? Yooo, hala göremiyorum
McQueen wait until you can handle it please there are no shortcuts okay, we'll just see about that all right, my star racer is on the simulator why!
Yinede yeterince ısındım Ve şimdi şu şeyi çalıştırmanı istiyorum Bay McQueen hazır olana kadar bekleyin lütfen! Bunun kısa yolu yok
Well, let's see you take it out for a spin right away mr.
O halde geçte şöyle bir tur at bakalım
Didn't know about those wait, what you didn't say is it talking the flag is out but I don't see the flag.... what do I do go!
Sözünü ettiğim şey bu işte wooaw! Bunları bilmiyordum haa - Yarışa hazırlanın
you see 13602
you seem like a nice guy 33
you seem upset 55
you see me 54
you seem 91
you seem good 16
you seem nervous 52
you seem troubled 30
you seem sad 20
you see here 28
you seem like a nice guy 33
you seem upset 55
you see me 54
you seem 91
you seem good 16
you seem nervous 52
you seem troubled 30
you seem sad 20
you see here 28