You see there tradutor Turco
14,668 parallel translation
You have such hatred for one hit wonders, but there's something here you must see.
Saman Alev Gibi Sönenler için çok fazla nefret dolusun ama burada görmen gereken bir şey daha var.
Do you know if there's any non-new releases... That she'd want to see?
Sence izlemek istediği yeni olmayan bir şey var mıdır?
There's... There's a detective here to see you.
Sizi görmek isteyen bir dedektif var.
I mean, you can... you can see it all right there.
Hepsi orada mevcut.
You can see your son and anyone else you want to when we get there.
Yeter ki varalım, kimi istersen görürsün.
You see that van parked over there?
Arkamdaki panelvanı görüyor musun?
I see them best with you standing right there.
Senin ellerinde ve sen tam orada dururken.
You are too naive to see the truth. There's no bringing in Bourne.
Bourne'u geri getirmek diye bir şeyin olmadığını göremeyecek kadar toysun.
There you can see the Turd Sandwich waving to all four people excited by her, and there is the Giant Douche doing the same.
Sevenlerine el sallayan Bok Sandviçi burada. Ve işte şurada da aynısını yapan Koca Yavşak var.
Good, because as you can see, there are a lot of people who are very eager to meet you.
Güzel, çünkü gördüğün üzere seninle tanışmaya can atan bir sürü kişi var.
There's something wrong with him... but you can probably see that.
Bir şeyi var, muhtemelen görüyorsundur.
You're smart enough to guess there's a bigger picture, but not smart enough to see what it is.
Daha büyük bir resim olduğunu tahmin edecek kadar akıllısın ama ne olduğunu anlayacak kadar akıllı değilsin.
Did you see anything back there?
Herhangi bir şey gördün mü orada?
- There's so many that you can't see any...
-... o yüzden pek görünmüyor. - "F" harfi bence.
I'll see you there.
Orada görüşürüz.
- See you there.
- Orada görüşürüz.
No wonder you see so many of your neighbors there.
Pek çok komşunuzu da orada görürseniz şaşırmayın.
Bob, there's a reporter From the new yorker magazine here to see you.
Bob, New York Dergisi'nden seni görmeye gelen bir muhabir var.
See you guys in there.
İçeride görüşürüz.
Ms. Clark, may I please see those gloves that you have over there?
Bayan Clark, elinizdeki eldivenleri görebilir miyim?
You see that, right? There's even more proof he didn't do it.
Yapmadığını dair daha çok kanıt var.
Did you see what happened in there?
İçeride olanları gördün mü?
There is a woman here to see you, Mr Kaledin.
Sizinle görüşmek için bir kadın geldi Bay Kaledin.
I suppose all mothers do, but Catelyn and Cersei, there's a fierceness you don't often see.
Sanırım tüm anneler seviyor ama Catelyn ile Cersei onlarda pek rastlayamayacağın bir hiddet var.
What'd you see in there anyway?
Orada ne gördün ki hem bu arada?
Good to see you there.
Seni görmek güzel.
I didn't see you there.
Sizi farketmedim.
There are several key areas, as you can see.
Birkaç anahtar bölgeler var, sizinde gördüğünüz üzere.
- There's a fucking electric fence 50 feet high as far as you can see.
Her yerde 15 metre yüksekliğinde elektrikli teller var.
- There, you see?
Bak gördün mü?
There's just the law. Jim, you see an abyss and you run toward it.
Jim, boşluk gördüğünde o tarafa doğru koşuyorsun resmen.
I was just taking a Mustang down to the garage and I accidentally popped the trunk, and well... there's something you gotta see in here.
Bir Mustang'i garaja alıyordum ve... yanlışlıkla bagaj kapagını açıverdim. Burada görmeniz gereken bir şey var.
Just can't bear to see you lying there.
Seni öyle görmeye dayanamıy0rum.
You see those birds over there?
Şuradaki kuşları görüyor musun?
I suppose Flint's come to see that there might be some capacity in you after all.
Flint, tüm olanlardan sonra sende o potansiyeli görmüş olabilir.
But even if there is, You don't get to see a dime of it Till they pay off your production costs.
Para olsa bile, onlar yapım maliyetini ödeyene kadar... bir kuruş para göremezsin.
You see that one back there?
Şu arkadakini gördün mü?
- Maybe I'll see you up there?
- Orada görüşürüz belki?
You see that paddle over there?
Şuradaki küreği görüyor musunuz?
- Well, you always told me that there's no time or place for liking'people, and thank you for helping me see that.
Pekala sen her zaman bana insanları sevmem için yer ve zaman olmadığını söyledin, Ve görmeme yardım ettiğin için teşekkür ederim.
See you there.
Orada görüşürüz.
So, if you want to see me, to find me, continue where we left off, I can be there for you now.
Beni görmek istersen, beni bulmak, kaldığımız yerden devam etmek istersen, seninle olabilirim.
Well, if you'd like to give me your name and login, I can check your video feed to see if there's anything abnormal going on.
Adınızı ve şifrenizi verirseniz anormal bir durum var mı diye gördüğünüz görüntüleri kontrol edebilirim.
You see if you can carry this all on your own. There you go.
Bak bakalım bunu kendi başına taşıyabilecek misin.
There's a Mr. Thorn here to see you?
Bay Thorne sizi görmeye gelmiş.
All we have to do is go down there, and you will see that I am telling you the truth.
Tek yapmamız gereken oraya gitmek, doğruyu söylediğimi anlayacaksın.
We don't know how long it's going to be until she's well enough to talk, so I was hoping, in the meantime, maybe you might like to review original case files and see if there was a link between the two girls.
Kız ile konuşmak için iyileşmesini ne kadar bekleyeceğimizi bilemedik. Bende düşündüm ki, bu süre içerisinde iki kız arasında bir bağlantı var mı diye dava dosyalarına tekrar bir bakmak istersiniz.
You're talking old women's nonsense, sir, but I'm happy to see that there are still a few idealists left on Earth.
Yaşlı kadınların saçmalıklarını anlatıyorsunuz beyefendi. Ama dünyada hâlâ birkaç idealist kaldığını görmekten memnun oldum.
If you please, miss, there's a lady to see you.
İzniniz olursa hanımım, bir hanımefendi sizi görmeye geldi.
You see the banner there?
Şuradaki flamayı görüyor musun?
I'll see you there. Okay.
- Emlakçıda görüşürüz.
you see 13602
you seem like a nice guy 33
you seem upset 55
you seem good 16
you see me 54
you seem 91
you seem nervous 52
you seem troubled 30
you seem sad 20
you see here 28
you seem like a nice guy 33
you seem upset 55
you seem good 16
you see me 54
you seem 91
you seem nervous 52
you seem troubled 30
you seem sad 20
you see here 28