English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Y ] / You wouldn't believe me

You wouldn't believe me tradutor Turco

445 parallel translation
You wouldn't easily believe things against me, would you?
Aleyhimdeki şeylere kolayca inanmazsın değil mi?
You wouldn't believe me, Tom.
Bana inanmayacaksın, Tom.
Because they wouldn't believe me any more than you did.
Çünkü bana senden fazla inanmayacaklar.
You wouldn't believe it, the dead spit of me.
İnanamazsınız, tıpkı ben.
There's nothing she wouldn't do to help you. Believe me, nothing.
Sana yardým etmek için yapmayacađý ţey yok.
- You wouldn't believe me if I told you.
- Söylesem inanmazsın.
Suppose I said he pulled me out of a river once? - I wouldn't believe you.
Bir keresinde düştüğüm nehirden beni kurtarmıştı desem?
You wouldn't believe me.
Bana inanmazsın.
If I told you, you wouldn't believe me.
Size anlatsam da bana inanmazsınız.
Well, I could explain, I suppose, but you wouldn't believe me.
Bunu açıklayamam. Açıklasam bile bana inanmazsınız.
I wouldn't none if you give me any reason to believe that I could trust you
Bu yüzden bu odada kalmanı sağlayacağım. Ne olursun yapma baba!
You have confidence in Dr. Cargraves, me, the General... we wouldn't ask you to do anything we didn't believe in.
Bana, Doktor Cargraves'e ve General'e güveniyorsun... İnanmadığımız bir şeyi yapma konusunda senden hiçbir isteğimiz olmazdı.
- Oh, you wouldn't believe me.
- Sen Bana inanmıyorsun.
But it wouldn't be make-believe If you believed in me
Bana inansaydın olmazdı yalancıktan!
But it wouldn't be make-believe If you believed in me
Bana inansaydın yalancıktan olmazdı!
Nanny wouldn't believe me, would you, Nanny?
Dadım bana inanmıyor, değil mi?
He told me they wouldn't believe me and... they'd find you guilty too.
Seni de suçlu bulacaklarını söyledi.
You wouldn't listen before, you wouldn't believe me.
Daha önce dinlemezdiniz, inanmazdınız.
. Once before you wouldn't believe me.
- Yoksa onları bulana kadar çölde dolanayım mı?
But you wouldn't believe me.
Ancak bana inanmayacaksın.
Never thought the time would come you wouldn't believe me, Miss Cheney.
Bir gün bana inanmayacağınız asla aklıma gelmezdi Bayan Cheney.
You wouldn't believe me.
Bana inanmamıştın.
You know, Janie, you wouldn't believe it. But when your father and me was married, I weighed only 98 pounds.
Bilirsin, Janie, bana inanmayacaksın ama baban ve ben evlendiğimizde sadece 44,5 kiloydum
He told me that you probably wouldn't believe what he said in the letters that you'd think he was just trying to make you feel good.
Bana mektuplarda söylediklerine muhtemelen inanmayacağınızı, sizi iyi hissettirmeğe çalıştığını düşüneceğinizi söyledi.
If I said yes, you wouldn't believe me.
Evet desem bile, bana inanmayacaksınız.
If I made you unhappy, it wouldn't be on purpose. You must believe me.
Seni mutsuz edersem, isteyerek yapmayacağımı bil.
I told you, but you wouldn't believe me.
Sana söyledim, ama bana inanmadın.
Believe me, right now I wouldn't trade you a good fish knife for the whole lot of them.
İnan bana, hemen şu anda seninle onların hepsine karşılık güzel bir balık bıçağını takas etmezdim.
- You wouldn't believe me.
- Bana inanmazsınız.
- I knew you wouldn't believe me.
- İnanmayacağınızı biliyordum.
I told you, but you wouldn't believe me.
Size söyledim ama bana inanmadınız.
I just thought you wouldn't believe me about the man and the bus and...
Sadece bana inanmayacağını düşündüm... adam hakkında ve otobüs ve...
I KNEW YOU WOULDN'T BELIEVE ME.
Kafayı mı yedin? 12-13 kilometrelik yol.
YOU WOULDN'T BELIEVE ME.
Kaç yaşındasın, Walter?
I KNEW YOU WOULDN'T BELIEVE ME.
Ama bu 2000 yıl öncesi.
Believe you me, if it didn't take men to make babies, I wouldn't have anything to do with any of you.
İnan bana... çocuk doğurmak için lazım olmasalar... hiçbir erkekle işim olmazdı.
I said I was prepared. You wouldn't believe me.
Bana inanmazdın.
- You wouldn't believe me.
- Bana inanmazsın ki.
Look, even if I told you the truth, you wouldn't believe me.
Sana gerçeği söyleseydim bile bana inanmazdın.
Well, you probably wouldn't believe me if I told you I arranged it.
Bunu ayarladım desem bana inanmazdınız.
Why wouldn't you believe me?
Neden bana inanmıyorsun?
Didn't I tell you you wouldn't believe me?
- Söylemiştim sana. Nerede olduklarını bilmiyorum!
If I told you, you wouldn't believe me.
Söylesem bana inanmazsın.
- You wouldn't believe me.
- Bana inanmazdınız.
Believe me, Colonel, you wouldn't believe me.
Albay bana inan ama söyleyeceklerime inanmazsın.
I told you, you wouldn't believe me.
Bana inanmayacağını söyledim sana.
I was afraid you wouldn't believe me.
İnanmayacağınızdan korkuyordum.
I believe you wouldn't have brought me here if you loved me
İnanıyorum ki beni gerçekten sevmiş olsaydın buraya asla getirmezdin.
- If you weren't Anne, I wouldn't believe you. - But it is me.
- Eğer kardeşim olmasaydın sana inanmazdım.
You wouldn't believe how many things I saw back then that drove me away.
Sonradan beni kaçıp gitmeye iten ne kadar çok şey gördüğüme inanamazsınız.
I don't have the time to explain married life to you... and besides, if I did, you wouldn't believe me anyway.
Yani sana evlilik hayatını açıklayacak vaktim yok üstelik, bunu yapsam bile bana inanmazsın zaten.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]