Alışkanlık işte tradutor Inglês
116 parallel translation
Alışkanlık işte.
It's just force of habit.
- Oh, tabi ki, alışkanlık işte.
- Oh, that's all right. I'm used to that.
Alışkanlık işte, günde iki defa banyo yaparım.
I bathed twice today. It is sufficient.
Alışkanlık işte.
It's an addiction.
- Alışkanlık işte.
- It's a habit with me.
"Oğlum Sebastian ile tanışmalısınız." diyecektim azdaha. Alışkanlık işte.
I almost said, "You must meet my son, Sebastian." Force of habit.
- Alışkanlık işte.
- You get in the habit.
Pardon büyükbaba, alışkanlık işte.
Sorry grandpa, the force of habit!
Affedersiniz, efendim. Alışkanlık işte.
Sorry, sir. lt's a habit.
Gidişat cehenneme doğru, alışkanlık işte.
I'll be travelling in that direction anyway, just out of habit.
- Alışkanlık işte.
- It's a habit.
Pahalı bir alışkanlık işte, dostum.
An expensive hobby, my friend.
Alışkanlık işte.
Force of habit.
Alışkanlık işte.
It's a habit of mine.
Alışkanlık işte.
Out of habit.
Alışkanlık işte.
Just a reflex.
Pardon, alışkanlık işte.
Sorry, force of habit.
Mesleki alışkanlık işte.
Occupational hazard.
İçimi döktüğüm zamanlarda yaptığım kötü bir alışkanlık işte.
It's a bad habit I have during intimate moments.
Hayır, sadece arkamı kollu... Alışkanlık işte.
No, I just don't like having my back, you know...
Ondan değil, sadece küçük bir alışkanlık işte, hepsi o.
It's not that, it just takes a little getting used to, that's all.
Eski alışkanlık işte.
Old habit.
Telefonda da söylerdim. - Tuhaf bir alışkanlık işte.
I could have told you over the phone.
Evet, alışkanlık işte.
Yeah. Force of habit.
Alışkanlık işte.
Old habits.
Şu kravat işinden nefret ediyorum ama ne yapayım, alışkanlık işte.
Hate wearing a tie, but what can do? it's a habit.
alışkanlık işte.
It's habit.
- Alışkanlık işte.
It's my hobby.
Eski alışkanlık işte. Yeni Christine. Mesele şu :
New Christine, here's the thing.
Alışkanlık işte.
I can't seem to kick the habit.
Alışkanlık işte.
It's habit.
- Afedersiniz, alışkanlık işte.
- Sorry, it's a... It's a habit.
Umarım rahatsız etmiyorumdur. Ortalıkta bomboş duran bir gitar ve boş stüdyoyu görünce dayanamadım. Eski alışkanlık işte.
Uh, I hope you don't mind.You know, I see an empty studioand a guitar going to waste.
Meslekî bir alışkanlık işte.
It's an occupational injury.
Pardon ya, alışkanlık işte.
Sorry. Force of habit!
Alışkanlık işte.
It's force of habit.
- Haklısın, kusura bakma, alışkanlık işte.
- Right. Sorry, old habits.
Kötü bir alışkanlık işte.
It's... it's a bad habit. Here we go.
Alışkanlık işte!
Just a line to let me know they got here, that's only good manners.
- Mesleki alışkanlık işte.
- It's my legal mind.
Ama alışkanlık yapıyor işte.
But you get used to it, you know.
Alışkanlık olmuş işte.
Force of habit.
Bu şekilde yaşıyorum işte. Aptalca bir alışkanlık bu.
That's the way I live.
Zamanla böyle bir alışkanlık oluştu işte.
It's just one of those things that happens.
Alışkanlık, işte...
It's just a habit, I guess...
Alışkanlıkı işte.
It's just habit.
- Alışkanlık işte.
It's a-a habit.
Affedersin, alışkanlık işte.
- Oh. Sorry.
Eski bir alışkanlık iste.
Old habit.
Kötü bir alışkanlık işte.
Bad habit.
- Alışkanlık işte.
Habit.
işte 8558
iste 115
ister 23
istediğim 46
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste 115
ister 23
istediğim 46
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
isterdim 117
işte böyle 2360
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
isterdim 117
işte böyle 2360