Bayıldılar tradutor Inglês
404 parallel translation
Ateşli bir şekilde öpüşürken bayıldılar.
They fainted while kissing.
Sana bayıldılar.
They loved you.
- Et sosuna bayıldılar.
- Oh, they love your meat sauce.
Bayıldılar.
They loved you.
- Pasadena'dakiler ona bayıldılar.
- Pasadena's out of its mind about it.
- Bu gece sana bayıldılar.
They like you tonight. They are cruel.
- Sana bayıldılar.
- They're delighted with you.
Kuzeyli, sana bayıldılar.
Yank, they loved you.
Bayıldılar!
They love it!
Bayıldılar laflarına.
Keep going. They love it.
Bayıldılar laflarına.
They love it.
Bayıldılar. Jüri başkanı beni kesiyordu.
- I could see that foreman eyeing me.
- Grunderler, buna bayıldılar.
- The Grunders really love it.
- Bayıldılar.
- They adore it.
Bu çocuklara bayıldılar!
They love those kids!
Sana bayıldılar Debbie.
They love you, Debbie.
Bana bayıldılar.
They loved me!
Şuraya bak, bayıldılar!
Look at it, they like it!
Bayıldılar Bruno!
Bruno, they like it!
"Jürinin anlaması gereken şu ki..." Bayıldılar.
"what the jury must understand", and they loved it!
Sana bayıldılar!
They love you!
- Bayıldılar!
- They love it!
Bayıldılar.
They loved it.
Bayıldılar!
I love it!
Hayır, bir süreliğine bayıldılar.
No, they're just out for a while.
Sanırım buna gerçekten bayıldılar.
I think they actually fell for it.
- Bayıldılar.
They love it.
Bana bayıldılar.
They loved me.
- Hayır, bayıldılar.
- No, they loved it.
Annenin mobilyalarına bayıldılar.
They loved your mother's furniture.
Bak turp'lara bayıldılar.
Look how they love turnips.
Bayıldılar efendim.
They love him, sir.
Kalabalığa karıştı, onlarla 15 dakika geçirdi. Hanımlarla muhabbet etti, insanlarla öpüştü. Ona bayıldılar.
Came into the audience, spent about 15 minutes with them... fussing with the ladies, kissing, and they loved him.
Japon halkına tanıtmıştım ve buna bayıldılar.
To Japanese people, and they really loved it.
Ghostwood Evleri projesine bayıldılar.
They are insane for the Ghostwood Estates project.
- Bayıldılar.
- Yes, and they loved them.
Ona bayıldılar.
They love her.
Bayıldılar.
They really loved it.
Bayıldılar.
They went great.
Günlüklere bayıldılar. Çok sevdiler.
they love the dailies. they love'em.
Bay Boudu, ayakkabılarınız parlatıldı mı?
Are your shoes polished?
Bay Gabard ve Bay Emela'yla birlikte seferi düzenleyen kaptanın sahibi olduğu 40 tonluk yelkenliyle Diego'dan ayrıldılar.
They left Diego on a 40-ton sailboat that was owned by the captain who led the expedition along with Mr Gabard and Mr Emela.
İspanyollar yolluğa bayıldı ama asıl tavuğu kaçırdılar.
The Spaniards adored the fare, but they missed the fowl!
Bazıları bayıldı.
"Some fainted."
Ölmediler sadece bir süreliğine bayıldılar.
- They're not dead, just knocked out for a while.
Bir ekmekçinin üstünde, elektrikli ocak var, suyu bir de bayıldığım "croissant" lar.
It's right over a bakery, has a hot plate, running water and all the croissants I can eat.
New York'lu yayımcılar buna bayıldı.
The New York editors loved it, since they didn't know where Chad was.
Lou gemilerde eski şarkılarını söylemeye başladı ve seyirciler de bu söylediği şarkılara bayıldı.
He's working these nostalgia cruises and the audience is eating it up.
Bazıları bayıldı.
Some have fainted.
Senin de duyabileceğin gibi, etraftan hiç ses gelmiyor gönül rahatlığıyla, aynı kattaki İzlandalıların ya otelden ayrıldıklarını ya da topluca bayıldıklarını söyleyebilirim.
As you can hear from the ambient sound around me, and I notice, with some relief, the Icelandic group on my floor have either checked or passed out,
Şakaydı. Ayakkabılarına bayıldım.
I'm sorry I made a joke.
bayıldım 246
bayılıyorum 60
bayıldım buna 17
bayılırım 130
bayıldı 103
bayılacağım 23
bayılıyor 17
bayılacaksın 66
bayıldın 17
bayılmış 29
bayılıyorum 60
bayıldım buna 17
bayılırım 130
bayıldı 103
bayılacağım 23
bayılıyor 17
bayılacaksın 66
bayıldın 17
bayılmış 29