Başını kaldır tradutor Inglês
646 parallel translation
Gerçi bir an için, başını kaldırıp konuşacak gibi oldu.
Yet once methought it lifted up its head as it would speak.
Başını kaldır Nick!
Nick, get your head up.
Başını kaldır. Hangi ucundan olursa olsun, güneşe gülümse. Çıplak vücudunu dikleştir ve çılgınca eğlen.
Lift up your head whichever end that be and smile at the sun untwine your naked form and with your tail, fling!
Başını kaldırınca..... Peder Logan'ı fark ettim.
As he lifted his head I recognized Father Logan, sir.
Sonra mezara gitti ve diğerleri taşı kaldırırken o başını kaldırıp dua etti.
And then he went to the tomb. And while others rolled back the stone, he raised his head and prayed.
Başını kaldır.
Raise your head.
Başını kaldırıp gül.
Throw back your head and laugh.
Başını kaldırıp bakarsan orada bir telefon numarası göreceksin.
If you look over your head, you'll see a plate with a telephone number.
sonra geri döndü, bir kez daha etrafında döndü, ve kendi etrafında iki kere döndü, ve sonunda başını kaldırıp baktı son katil nişan almış ona doğru geliyordu.
And then he whipped around once, he whipped around twice, then he went back, then he spun him around once, and he spun him around twice, and finally he looked up and there he saw the last killer coming towards him, aiming.
Başını kaldırıp, bakmadı bile.
He didn't even look.
Biraz başını kaldır.
Head up a little.
Teknenin başını kaldırın.
Shove the bow down.
İşten başını kaldırıp eğlenmiyorsun hiç.
All work and no play, you know.
Marcello, başını kaldır lütfen.
- Marcello, raise your head a bit. - Is he leaving already?
Başını kaldır.
Head up.
Demir kıskaçları şöyle takıyoruz. Başını kaldır.
You have to put them ‒ Lift your head up.
Başını kaldır Michael.
Head up, Michael.
Başını kaldır da önce sana bir şamar atabileyim!
Lift your head... so I can slap you first!
Haydi, başını kaldır.
Come on. Up you come.
Başını kaldır...
Put the head up.
Bir defasında çekim arasında filmimde dokumacı Maria rolünü oynayan sevimli yaşlı kadın yorgun yüzünü kaldırıp bana "Şeytan gerçek, onu yatağımın baş ucunda otururken gördüm" dedi.
The lovely old woman, who plays the role of Maria the Weaver in my film, once raised her tired face to me during a pause in the shoot - - and said : "The Devil is real. I have seen him sitting at my bedside."
Han'fendi, başınızı kaldırınız.
Madam, lift your head.
Pierre'i kitaplarının başından kaldırıp... bir kez olsun eğlenmesini sağladığın için.
You've torn my Pierre away from his books and made him enjoy himself for once.
Caddede ve ya kaldırımda boş kovan bulunmadı. Merminin izlediği yol da bir pencereden değil aksine kurbanın başıyla aynı hizadaki bir noktadan ateşlendiğini gösteriyor.
No empty shells were found in the street nor on the sidewalk, and the bullet's trajectory indicates the shot was not fired from a window but rather from a point almost level with the victim's head.
Kaldır başını.
Chin up. Where's your nerve?
Ellerini başının üstüne kaldır.
Raise your hands over your head.
- Baba, sanırım başınıza kaldım.
- Well, Pop, you're stuck with me.
Biliyor musun, iyi bir yılda inekleri de iyi beslersen 40 baş inekten sağlam para kaldırırsın.
You know, in a decent year you can make real dough out of 40 head of cattle, if you've got feed.
Haydi bebeğim, kaldır başını.
Come on, baby. Get your chin up.
Kaldır başını.
Keep that chin up.
Başınızı kaldırın.
Get your heads up.
Başınızı kaldırın.
Hold your head up.
Şu kepi gözlerinin üzerinden kaldır ve başını dik tut.
Pull that cap off your eye. And hold your head up some.
Başınızı kaldırıp Tanrının kirlenmemiş gerçeğine bakın.
Lift up your eyes and look at God's blessed and unfly-blown truth.
Getirdiğin mektupta yazana göre eski Mutsu valisi Masauji Taira'nın oğluymuşsun bu doğru mu? Kaldır başını.
Raise your head.
Kaldır şu başını!
Get up, get up!
- Dinle, Jimmy... Başının belâya girmesini istiyorsan kaldır telefonu, durma ara onu.
- Listen, Jimmy... if you want to get yourself in hot water... all you have to do is lift that phone and call her right back.
Şimdi ellerinizi başınızın üstüne kaldırın.
Now raise your hands above your head.
Sadece başınızın üzerine kadar kaldırın, Bay Keller, ve serbestçe yere bırakın.
Just raise it above your head, Mr. Keller, and blithely let it drop to the floor.
Kaldır başını, Vera.
Raise your head, Vera.
Başınızı kaldırın.
Head up.
- Başınızı kaldırın ve denize bakın, lütfen.
Raise your head and look at the sea, please.
Jack, Louisa Escalante hakkındaki basın açıklamasını ortadan kaldır.
Jack, that press release on Louisa Escalante, kill it.
Bayılmadan önce başımı kaldırıp baktım, tepedeki kapağın üstündeydi.
Just before I fainted, I looked up, and there she was above the trap door.
Başını gazeteden kaldırırsan, 3.90 borcun var, diyeceğim.
If you can tear yourself away, you owe me 3.90.
Onun yüzünden herkes sana yalancı diyor seni okula geç kaldırıyor ve başını belaya sokuyor.
She makes everyone say that you're a liar, and she makes you late for school, and... And she gets you into trouble.
Ve kafasını kaldırıp, Chuji başıyla işaret eder..
And raising his head Chuji gave the nod
Kollarınızı kaldırın. Başınızı indirin.
Raise your arms.
Kaldırın başınızı!
Lift up your heads!
Başınızı kaldırın.
Get your head.
Ellerinizi başınıza kaldırın. Kaldırın!
Hands on your heads.
kaldır 299
kaldırın 181
kaldır beni 31
kaldıralım 18
kaldır kıçını 88
kaldır onu 77
kaldır şunu 110
kaldır ellerini 57
kaldırın şunu 28
kaldırın kıçınızı 34
kaldırın 181
kaldır beni 31
kaldıralım 18
kaldır kıçını 88
kaldır onu 77
kaldır şunu 110
kaldır ellerini 57
kaldırın şunu 28
kaldırın kıçınızı 34
kaldırın onu 46
basın 48
basınç 29
başın sağolsun 19
başın sağ olsun 33
başınız sağolsun 27
başınız sağ olsun 59
başın mı ağrıyor 20
başını dik tut 33
başına dikkat et 60
basın 48
basınç 29
başın sağolsun 19
başın sağ olsun 33
başınız sağolsun 27
başınız sağ olsun 59
başın mı ağrıyor 20
başını dik tut 33
başına dikkat et 60