Belki bir gün tradutor Inglês
2,746 parallel translation
Böyle çalışmaya devam edersen belki bir gün aslına da sahip olabilirsin.
Keep up the good work, and maybe you'll get a real one.
Belki bir gün sağlıklı birinden hoşlanırsın.
Well, maybe someday you'll fall for someone who's healthy.
Belki bir gün bir hata yapar da soruşturmayla yüz yüze kalır.
One day maybe he'll make a mistake, and he'll open himself up to prosecution.
Belki bir gün bir şeyler yapabilirdim.
Maybe I was going to do something.
Belki bir gün ismim televizyona çıkardı ama daha hiçbir şey yapmadım.
Maybe I was going to get my name on TV, too, but you know what? I haven't done it yet.
Babamı tutuklamayı tercih ederim. Belki bir gün tutuklarım da.
I would rather arrest my father, and I still might have to one day, for that matter.
Toplumun gölgesi olmaktan kurtulup belki bir gün aralarına girebilecek birileriyle.
Who want to emerge from the shadows of society, maybe even fit into it one day?
Hiç takmadığını ve belki bir gün benim takacağımı söylemişti.
She said she never wore'em, but maybe one day I could.
Belki bir gün hep beraber girebiliriz.
One day we can all go in together.
Belki bir gün burada yaşarız diye düşünüyordum.
I was thinking, maybe one day, we could live here.
Belki bir gün kitap yazarım.
Maybe I'll write a book someday.
Belki bir gün bu rafta turnuva ödülleri olur.
Maybe one day there'll be tour trophies on that shelf.
Belki bir gün görüsürüz, çölde..... Zamirilerin yasadıgı..
Perhaps I will meet you some time, In the desert. Where the Zamiri roam.
Belki bir gün bir değeri olur.
One day it may be worth something.
Belki bir gün geri döneriz.
Perhaps... one day we can return.
Belki bir gün anlatabilir.
Maybe some day she can tell us.
- Ama belki bir gün gelir de...
But, like, one day do you think she'll- -
- Belki bir gün.
Maybe one day.
Belki bir gün kardanadam yapacağımızı.
And maybe someday we can make a snowman together.
Belki bir gün.
Maybe someday.
Bunu sineye çektiniz çünkü başka şansınızın olmadığını hissettiniz ama belki bir gün bir çıkış yolu bulursunuz.
You know you put up with it because you feel like you don't have any other choice but then maybe one day you see a way out.
Bilemiyorum. Belki bir gün.
I don't know, may be one day.
Belki bir gün bu güzel sürtüğümüz öğleden sonra da dövüşür.
Perhaps one day the pretty little bitch will fight later in the afternoon.
Belki bir gün Gannicus'la bir olur.
Perhaps even as match for gannicus one day.
Bu işi aldığımızda karmaşık bir aklı inceleme ve deli bir adamın nörolojik haritasına bir anlığına bile olsa bakma şansı bularak senin neden böyle olduğunu az çok kavrayacağımı ve bu sayede bazı büyük gerçeklere ışık tutup belki bir gün başka hastalara da yardım edebileceğimi düşünüyordum.
When we started this case... I thought I was going to get some great insight into why you are the way you are... a look into a complex psyche, a glimpse into the neurological map of a madman that could show some light on some bigger truths, that could maybe help other sick people one day.
Belki bir gün fikrimi değiştiririm.
Maybe someday I'll change my mind.
Belki bir gün Fort Benning'de görüşürüz.
Maybe we'll see you in Fort Benning someday.
Belki bir gün Başkan'ın garsonu falan olursun.
Maybe you could be waiter to the President someday.
Belki bir gün olursun.
Well, maybe one day you will.
Belki bir gün geri döner.
Maybe he'll come back someday.
Belki bir gün birlikte tutuklanırız.
Maybe we could get arrested together.
Siz çocuklar belki bir gün kafanızı toparlarsınız ama anlaşılan o ki, ikiniz de çocuksunuz.
Maybe you boys will get it together someday, but it looks like that's all you are : Boys.
Belki bununla birlikte bir gün korumaların silah taşıma yasağı ortadan kalkabilir.
With this as a chance. The rules of no weapons allowed for guards might change someday.
Ön kapıya doğru yürüdüm çünkü geri dönüp, hepsini bulduğum yere bırakacaktım ve ileride bir gün sana anlatacağım çok komik bir hikâye olacaktı, belki.
I go to the front door'cause I'm gonna take this back and I'm gonna put it right where I found it and this is gonna be a really funny story that I tell you, maybe, someday.
Haftada en az 3 gün işten direkt bara giden, gecenin bir yarısı eve geldiğinde ağzı içki kokan, doğruca mutfağa giden annene bağırıp çağıran belki de birazda onu pataklayan bir baba olsun.
3 nights a week, minimum, all right, he goes straight from work to the bar, and when he does stumble home in the middle of the night stinking of booze, right, he's straight in the kitchen, and he's yellin at your mum, and he- - you know, maybe he's knockin'her about a bit.
Merhaba, yine ben. Bir gün geri geleceğini düşünerek yaşamak çok zor. Belki de dönmeyeceğine... alıştırmalıyım artık kendimi.
I've stopped hoping you'll come home, so I'll have to go on without you.
"O da bir gün eyalet olur" gibisinden düşünmüşlerdir belki de.
maybe they were thinking... Some day.
Belki ileride bir gün bizden biri olacak kadar zeki
Maybe smart enough to be one of us someday.
Arkadaşın buralı değil, şehri bilmiyor, ben de öyle, bundan dolayı bana öyle geldi ki belki onu etrafı göstermek için alabilirim, hem hoş bir gün geçirmiş oluruz.
Your friend is not from here, doesn't know the city. I don't either, so it occurred to me that maybe I could take him around to see the sites... and have a nice day out and about.
Belki bir kaç gün test sürüşü yaparsam.
Maybe if I test drove it for a couple of days.
Onun kaçırdığı şeyleri görmek ve şaşırmak, hayatta olduğunu ummak ve bir gün belki aptalca, delice bir mucize sonucu tüm bunları bizimle beraber görmesini ummak.
Seeing and wondering at all the things he's missing and hoping that he's still alive and that, by some stupid, crazy miracle, he'll get here one day and see it with us.
Belki ama bu er ya da geç günün birinde ücra bir gezegene gidip tanrı bilir ne tür araştırmalara katılacakları ve belki de bir daha gün ışığını dünyada bir daha asla göremeyecekleri anlamına geliyor.
Maybe not, but it does mean that sooner or later, they were going to wind up on some obscure planet, doing God knows what kind of research, that may or may not ever have seen the light of day on Earth.
Bir gün belki bir hafta ya da bir yıl sonra yanında yatan adamın anneni öldürüp öldürmediğine karar vermek zorunda kalacaksın.
One day, maybe a week from now, maybe a year from now, you're gonna decide that the man sleeping next to you killed your mother.
Belki başka bir gün.
Maybe one day.
Belki de bazıları gün ışığını bir daha asla göremeyecek.
Some may never see sunshine again.
Bir gün, belki.
Some day, maybe.
- Bir hukuki yardım avukatından bilgi aldım. Iberville sitesindeki diğer bir cinayetle bağlantılı olabileceğini söylüyor. Fırtınadan sonraki hafta, belki de aynı gün.
- Well, I got a tip from a legal aid lawyer that it might be connected to another shooting in the Iberville projects same week after the storm, maybe the same day.
Belki bir gün bu güzel sürtüğümüz öğleden sonra da dövüşür.
Did you catch the manner of his eye as he gazed down from the pulvenus?
Ve belki de bir gün, seninle savaş alanında karşılaşırız,... ve seni Sontaran İmparatorluğunun şanı için öldürebilirim.
And perhaps one day you and I shall meet on the field of battle, and I will destroy you for the glory of the Sontaran Empire.
Tabii pişman olabilirim. Belki şimdi değil, yarın değil ama bir gün.
Yeah, except I may regret it - - maybe not now, maybe not tomorrow, but someday.
Neden bütün bunları sana yaptırdığımı belki anlamadığını biliyorum ama bir gün anlayacaksın ki seni sevdiğim için yapıyorum ve seni korumak istiyorum.
I know you may not understand why I make you do all these things, but one day, you will realize it was because I love you and I wish to protect you.
belki biraz 51
belki bir dahaki sefere 27
belki biraz daha fazla 16
belki birazcık 17
bir gün 730
bir gün gelecek 22
bir gün daha 22
gunther 50
günaydın 7167
günaydin 27
belki bir dahaki sefere 27
belki biraz daha fazla 16
belki birazcık 17
bir gün 730
bir gün gelecek 22
bir gün daha 22
gunther 50
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
gündüz 49
günaydın tatlım 25
günahkar 29
günah 39
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
gündüz 49
günaydın tatlım 25
günahkar 29
günah 39