English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ B ] / Bir bak

Bir bak tradutor Inglês

73,530 parallel translation
Alt başlığa bir bak.
But look at the caption below.
Kendine bir bak.
Look at you.
Yani bir bakıma, evet.
Well, in a way, yeah.
Hatta bir bakıma Mario'dan daha çok oğluma benzerdi.
In some ways, he was more like my son than Mario.
Hayata karşı bambaşka bir bakış açısı kazanmak istiyorsanız ölün derim.
Leave it to dying to give you a whole new perspective on life.
Yüzünde garip bir bakış var.
You have a weird look on your face.
Ona bir bak.
Look at him.
Şuna bir bak.
Check it out.
Tatlım, şuraya bir bak.
Sweetheart, take a look over there.
Aynaya bir bak.
Look in the mirror.
Damon'a bir bak.
I mean, look at Damon.
Etrafına bir bak.
Look around.
Bizi gönderdiği bu yola bir bak.
Look at the path that she sent us down.
Şu haline bir bak.
Look at you.
Şimdi şu halimize bir bak.
And now look at us.
Şimdi ne kadar düştüğüne bir bak.
Now look how far he's fallen.
Şunlara bir bak.
Check these out.
Bak ne diyeceğim, başka bir şeyden bahsedelim mi?
Do you know what, can we just talk about something else?
Venüs bizim için nasılsa, Deimos da Mars'tan bakılınca yalnızca küçük bir nokta.
From Mars, deimos is just a little dot, the same as Venus is to us.
Bak evlat seni bulmak için çok uzun bir yolculuk yaptım.
Look, kid, I came an awful long way to find you.
Bu bakımdan, kullanışlı bir yetenektir.
In that regard, it's a useful skill.
Venüs bizim için nasılsa, Deimos da Mars'tan bakılınca yalnızca küçük bir nokta.
From Mars, Deimos is just a little dot, the same as Venus is to us.
Bir çaresine bak.
Figure that out.
"Bir çaresine bak." dedi.
She told me to figure it out.
Dinlenmene bak ; bir daha gözlerini açtığında, onun temasından tamamıyla güvende olacaksın.
Just rest, and when you next open your eyes, you will be utterly safe from his touch.
Bak, annem ve kız kardeşimle karışık bir ilişkim var.
Look, I have a complicated relationship with my mother and my sister.
Bak, Allison bir bağımlı.
Look, Allison's an addict.
Bakın, başka bir seçeneğiniz yok dostum.
Look, you got zero options here, man.
Salak bakıcı bir ceza daha aldı ve ehliyetini kaybetti. Şimdi salak gibi çocuğumu ben alıyorum okuldan.
My fucking nanny got another DUI and lost her license, and I'm stuck picking up my own kid like an asshole.
Bak işte, bu benim için bir fiyaskoyu simgeliyor.
See, that would represent a failure to me.
Tamam, bak, bilirsin, um, Bir yerin yoksa Bu gece kalmak
OK, look, you know, um, if you don't have a place to stay tonight,
Bak, düzenli bir pilot olmak istedim, ama...
Look, I wanted to be a regular pilot, but...
Bir sosyopatın lafına bakıp her şeyi riske atıyorsunuz.
Yeah, yeah.
Dışarıdan bakıldığında sıradan bir adli tıpçı gibi görünsem de STAR Labs'teki dostlarımın da yardımıyla, gizlice suçla savaşıyorum ve benim gibi meta insanları buluyorum.
To the outside world, I'm an ordinary forensic scientist, but secretly, with the help of my friends at S.T.A.R. Labs, I fight crime and find other meta-humans like me.
Bak, bir baba olarak son derece aşırı korumacıyımdır.
Look, I am as overprotective a father as you can get, but I gotta be honest, Barry,
Dışarıdan bakıldığında sıradan bir adli tıpçı gibi görünsem de STAR Labs'teki dostlarımın da yardımıyla, gizlice suçla savaşıyor ve benim gibi meta insanları buluyorum.
To the outside world, I'm an ordinary forensic scientist, but secretly, with the help of my friends at S.T.A.R. Labs, I fight crime and find other meta-humans like me.
Bakın, bu da düşünmemiz gereken bir şey.
Look, this is something we have to consider.
"Aklıma harika bir fikir geldi" bakışı.
That's the "I have a genius idea" look.
Sana bakıyorum, onur ve umutla karanlığa karşı mücadele veriyorsun ve bana her zaman başka bir yolu olduğunu hatırlıyorum. Her zaman.
I look at you, out there battling the darkness, with honor and hope, and I'm reminded there's always another way, always.
Bakın çete, ben bu Hız Gücü'nden anlamıyorum ama bu odada anlayan bir sürü kişi var.
Look, gang, I don't understand the Speed Force, but there are plenty of people in this room who do.
Ama bak sen yokken bir şeyi fark ettim.
But, look, while you were gone, I realized something.
Bak dostum, zor bir zamandan geçtiğini biliyorum Iris'in nişanı bozması ya da şey yüzünden...
Listen, dude, I know you've been going through a tough time since Iris broke off the engagement, - or, I guess...
Bakın, demek istediğim şu ki, kimseye bir şey söylemiyoruz.
Look, the point is... we ain't telling nobody nothing.
Bakın babalarım, size söylemem gereken bir şey var.
Look, Dads, there's something that... I need to tell you.
Bak, onları düşünmek bir işe yaramaz.
Look, it doesn't do any good to speculate.
Bak, eğer sana bir şey olduysa...
Look, if something happened to you...
Bak başka bir balık tutma yeri.
Oh, hey. Another fishing spot for us.
Bak, ben buraya kızlara iyi gelecek bir okul bulmak için geldim.
Look, I came out here knowing I needed to find a school that'd be good for the girls.
Peki bak şimdi, biliyorum ani oldu ama bana ikinci bir şans verdin.
Hey, look, look, I know it's sudden, but you gave me a second chance.
Bak dostum, iyi tarafından bakacak olursak hiçbirinin cinayet işlemek için bir nedeni yok.
Well, look, man, the good news is... none of them has motive to be the killer.
Bir kızın hayatı tehlikede ve şu an senin yaptığın şeye bak.
I mean, a woman's life is on the line and here you are doing...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]