Bir şey buldum tradutor Inglês
3,199 parallel translation
Bir şey buldum.
I found something.
Bir şey buldum.
Okay, I got something.
Ama sanırım bir şey buldum.
But I think I got something.
Bir şey buldum ama benim bile yetkimi aşıyor.
There's something there, but it's above even my clearance.
Beyler, burada bir şey buldum.
Oh, fellas, I got something over here.
Patron, burada bir şey buldum.
Boss, I got a hit here.
Bir şey buldum.
I got something.
Patron, Ziva'nın Bordnar'la görüntülü konuşmasında bir şey buldum.
Boss, I got something.
Sanırım bir şey buldum.
I think I found something.
Bekleyin, bir şey buldum.
Oh, hold off.
Evet, bir şey buldum.
Yeah, I found something.
Bir şey buldum.
- Uh... - I found something.
Bir şey buldum.
We got something!
Bir şey buldum.
Hey, I've got something.
Sakin ol bakalım, Wile E. Coyote. Bir şey buldum galiba.
Hold on, Wile E. Coyote, I think I got something.
Beyler, bir şey buldum.
You guys, I got something. Unh.
- İlginç bir şey buldum.
- [I got something interesting.]
Çocuklar, bir şey buldum.
Hey, guys. I got something.
Bir şey buldum.
Here's something.
Ben bir şey buldum.
I have something.
Bekle, sanırım bir şey buldum.
Wait, I think I found something.
Bir şey buldum.
Hey, I got something.
Cep telefonundan başka bir şey buldum.
I found out something else from his phone calls.
Bir şeyde bir şey buldum.
I've got something in something.
Tamam. Bir şey buldum.
Okay, here's something.
- Arabayla ilgili bir şey buldum.
I got something on the car.
.. ama ben başka bir şey buldum..
But I found something else
Sanırım yardımcı olacak bir şey buldum.
Okay, I think I found something that will help.
Suç mahallinde tuhaf bir şey buldum.
I found something weird at the crime scene
Gerçekten garip bir şey buldum.
I found something really odd.
Sonunda Maymunu bütün şakalarına pişman edecek bir şey buldum.
I finally know how to get even with monkey For all those pranks.
Bir şey buldum, Jane.
I've found something, Jane.
Sanırım ben bir şey buldum.
I think I got something.
Galiba burada bir şey buldum.
( Sam ) I think I got something here.
Sabina! Bir şey buldum.
( Miljan ) Sabina!
Jane, sanırım arşivde aradığımız bir şey buldum.
Jane, I think I found what you're looking for in the archives.
Bir şey buldum.
I found, um... debris...
Dorothy arşivlerde bir şey buldum.
Dorothy, I, uh - - I found something in the archives.
Beyler, bir şey buldum.
Guys, I found the handoff.
Bir şey buldum, tekrar yola çıkmamızı sağlayabilir.
Well, uh, I got something that's gonna get us back on the road.
Beyler, beyler. Bir şey buldum.
Guys, guys, I got something.
Marshalls'da bir şey buldum.
Here. It's something I found at Marshalls.
Sanırım bir şey buldum.
I might have something here.
Senin için bir şey buldum.
Well, I have something for you.
Sıra dışı bir şey yok ama bunu buldum araba servisi için bekleyen ödeme.
Nothing there out of the ordinary, but I did find this- - a pending charge for a car service.
Ayrıca tırnaklarının arasında kreozot buldum, muhtemelen önemli bir şey değildir, kazan dairesi çamaşırhanenin hemen yanında olduğu için, oraya indiğinde eline bulaşmış olabilir.
Oh, and I found traces of creosote under her fingernails, which is probably meaningless since the boiler room is right next to the laundry room... And it could've gotten on her hands when she went down there.
Cesedi temizlikçi kadın bulmuş, sorgusu sırasında, usta dedektif işi yaparak, çenesinde iğrenç bir şey olduğunu buldum.
Body was found by the cleaning lady, during her interview, I deduced, using expert Detective work, that she had something super gross on her chin.
Bir şey buldum.
MAN :
Çocuklar, başka bir şey buldum.
Guys, I might have a new angle.
Küvette otururken, bilirsiniz, "buldum" anları hep orada çıkar, ama, bilmiyorum banyo suyunda bir şey var... çok rahatlatıcı ve boşlukta bir aynanın asılı olduğunu hayal ettim, ve orada olduğunu anladım
Sitting in the bathtub, you know, that's I guess where you have your eureka moments, but, I don't know, there's something about bath water... It's just very, very relaxing. And I was just picturing that mirror hanging there in space, and I pictured what I would see, and there it was.
Adamın mal varlıklarını gözden geçirdim ve pek bir şey bulamadım ama şunu buldum.
I've been going over this guy's assets, and there's not a lot here, but I did find that.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17