Burada değildi tradutor Inglês
614 parallel translation
Ve Drummond, o sırada burada değildi aslında.
And Drummond was away at the time, actually.
Bu çok tuhaf çünkü yıllardır burada değildi.
There's something very funny about it because he hasn't been here for years.
- Burada değildi. Yemek servise hazır efendim.
Dinner's served, sir.
Ayrıldığım sırada burada değildi.
It wasn't here when I left.
Neden burada değildi?
Why wasn't he here?
Ne yazık ki, madam 2 gün önce burada değildi.
It is unfortunate madam wasn't here two days ago.
Ne oldu? Çünkü, Miles burada değildi.
Because Miles ain't here.
- Hayır, Monty burada değildi.
- No, Monty hasn't been here.
Cole smith burada değildi ayrıca onun gönderdiği elçiyide beğenmedik California görevlisi... bu aradaki kırıklı çizgi gibi şey humboldt ırmağı yukarıdaki stage route da beraber gidiyor.
Cole Smith wasn't here. And we didn't like the envoy he'd sent either California Beal. That crooked line there is the Humboldt River.
Burada değildi, o yüzden ben de içmeye gidebileceğini düşündüm.
Well, he wasn't here, so I thought he might be drinking.
- Kulağım burada değildi.
- I wasn't listening.
- Ne zaman burada değildi?
- When wasn't he here?
Shep burada değildi.
Shep wasn't here.
Peder Ryan burada değildi.
Father Ryan wasn't here.
Hayır, burada değildi.
No, it wasn't here.
Frank geçen sene burada değildi.
Frank wasn't here last year.
Geçen sene burada değildi, değil mi?
Wasn't here last year, was it?
Daha önce burada değildi.
It wasn't here before.
Bu ağaçlar daha önce burada değildi.
That tree wasn't here before.
St. Crispin gününde bizimle savaşanlar varken onlar burada değildi.
They were not here whilst any lives that fought with us on St Crispin's Day.
Burada değildi.
She wasn't here.
Bu şey kesinlikle burada değildi.
Certainly wasn't here before.
O burada değildi. Sen de kahraman değilsin.
He wasn't and you're not.
Dr. Korby hiçbir zaman burada değildi.
Dr Korby was never here.
Fakat kadını beklerken, uzun bir süre burada değildi.
But he was away a long time waiting for her.
- Burada değildi.
- He wasn't there.
Ama burada değildi.
But she's not in.
- Ben geldiğimde, burada değildi.
But it wasn't.
Daha önce burada değildi.
What's in there?
Burada değildi.
He's not here.
- Siz yokken burada değildi.
- He's not here all the time.
Resim hiçbir zaman burada değildi.
There never was a painting there.
O zaman kaya burada değildi.
The rock wasn't here then.
- Belki araba burada değildi.
- Maybe, the car wasn't here.
Belki annem burada değildi.
Maybe Mother wasn't here.
Belki annen burada değildi.
Maybe Mother wasn't here.
Burada pek mutlu değildi.
She wasn't very happy here.
Burada sekiz senede öğrendiklerinizi özetlemem mümkün değil, öğrendikleriniz sadece kitaplarda yazılanlar değildi.
I can't sum up in a few minutes... what you've learned in eight years. What you're taking with you... isn't just what's in the books.
Burada kalmam söz konusu değildi.
- There's no deal about my staying!
Frankie yapmadı, burada bile değildi.
Frankie didn't do it - he wasn't even here.
- O burada bir tutsak degildi, Paris hür iradesi olan bir kadindi, bir kraliçeydi hem de cennetin kapilarina kucak acacak kadar cesur bir kralice.
- She was not a captive here, Paris... ... but a woman of self-determination, a queen with more courage... ... than I would have had to sail against the tides of heaven.
Bu adam burada bile değildi.
This guy wasn't even in.
Burada bile değildi.
She wasn't even here.
Genç bir kız burada öldürülmüştü ve öldüren her neyse insan değildi.
A young girl was killed here. And whatever got her wasn't human.
Bir hayalet görmüş olabilirsin Nora ama burada benimle olan şey hayalet değildi.
What you saw might have been a ghost, Nora. But what was in here with me, was no ghost.
Erasmus'u burada istiyordun madem bu onu buraya getirmek için pek de kesin bir yol değildi.
If you wanted Erasmus here... wasn't it a rather farfetched way of bringing him here?
Önce ben! HAFTA SONU Baban öldüğünde burada bulunmamamız bizim hatamız değildi.
It wasn't our fault we weren't here when your father died.
- Burada işte. - Ama, burada değildi.
But it is here.
Tenis maçlarından dolayı burada açık değildi.
But I won't be tossing him any softballs either.
Eskiden burada sadece at hırsızları varken, buralar bu kadar iç karartıcı değildi.
It wasn't near as gloomy around here when we only had rustlers.
- Yapmak zorundaydım.. çünkü, burada güvenli değildi.
- I had to because she was not safe here.
burada değildim 23
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
buradayım 1669
buradasın 260
burada 4271
burada ne yazıyor 27
burada ne işin var 798
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
buradayım 1669
buradasın 260
burada 4271
burada ne yazıyor 27
burada ne işin var 798
burada ne arıyorsun 599
burada da 32
buradan 750
burada kimse yok 180
burada mısın 154
burada neler oluyor 706
burada ne yapıyorsun 1049
buradan gitmek istiyorum 41
burada ne var 74
burada ne işim var 33
burada da 32
buradan 750
burada kimse yok 180
burada mısın 154
burada neler oluyor 706
burada ne yapıyorsun 1049
buradan gitmek istiyorum 41
burada ne var 74
burada ne işim var 33
buradaydı 142
buradasınız 63
buradan git 21
buradan defol 18
burada dur 141
buradan gidiyorum 95
buradalar 298
buradayız 338
burada bekle 560
burada değil 773
buradasınız 63
buradan git 21
buradan defol 18
burada dur 141
buradan gidiyorum 95
buradalar 298
buradayız 338
burada bekle 560
burada değil 773