Her neyse işte tradutor Inglês
859 parallel translation
Şu milletvekili kadın, adı her neyse işte.
That Congress dame, whatever her name is.
Her neyse işte.
- Fine
Şu Hintli... Şu Raca yada her neyse işte. Hani şu eskiden birlikte çalıştığın.
That Indian, that Roger or whatever he was that you worked for in the old days, he killed a lot of people, didn't he?
Yani her neyse işte.
Well, whatever.
Her neyse işte.
Never mind.
Diğer çılgın olay da bir hayal, bir rüya ya da her neyse işte.
Another crazy thing... uh... uh... an illusion or a dream or whatever.
Her neyse işte! O kadar uğraş sonra git personel müdürüne yakalan!
It's seems incredible to end up in front of the personnel manager.
Ben de yenge, menge olurum, her neyse işte.
I'll be someone else... - your sister-in-law, anyone.
Pekala, pekala ; her neyse işte.
All right, all right, whatever it is then.
Her neyse işte.
Well, whatever.
Her neyse işte.
Well, it doesn't matter.
Her neyse işte, bir keresinde George'un dediği gibi :
Anyway, as George said in a speech once :
- Her neyse işte. Bu akşam burada olacak.
- Anyway, he'll be here tonight.
Her neyse işte.
Whatever the case may be.
Ben bu ülkenin insanlarına sadığım, Sayın Başkan ya da ünvanın her neyse işte..
I am loyal to the people of this country, Your Honour or whatever your title is
Etrafı yerle bir edip, sonra da paralarına sığınırlar, ya da düşüncesizliklerine, onları birlikte tutan her neyse işte. Bıraktıkları pisliği temizlemek başkalarına kalır.
They smash things up and retreat into their money, or vast carelessness, or whatever it is that keeps them together, leaving other people to clean up the mess.
Her neyse işte... Tek istedikleri bilgi koparmak.
Whoever it might be... all they want is to get information.
FBI ya da her neyse işte.
The FBI or whatever it was, don't you know.
Her neyse işte.
Be whatever you want to be.
Adın her neyse işte.
Whatever your name is.
Ya da bir kısmı, her neyse işte.
Or part of it anyway.
Her neyse, yeni bir şapkan oldu işte.
Well, anyway, you have a new hat.
Her neyse, evleneceğim işte. Lütfen buna da karışma.
Anyway, I'm going to get married, and don't interrupt.
Her neyse, planımız bu şekilde işte.
Anyway, that's where we're heading.
Her neyse, evlen işte.
Anyway, marry him.
Şey her neyse, izin vernez işte.
Well, anyway she wouldn't.
Her neyse, oradaymış işte.
Anyway, that's where he is.
Neyse, ondan kız arkadaşıma göz kulak olmasını istemiştim,... yani yalnız kalmasın diye işte, neyse o da kızı yalnız bırakmamış.
Anyway, so I asked him to look her up, and, you know, keep her from being lonely, and he did.
Her neyse, işte bu yüzden domuzlar kraliçesiyle evlenmeye karar verdi.
Anyway, that's why he decided to marry the queen of the pig people.
Her neyse, hayatım işte böyle oldu.
Anyway, dear, that's just the way it happened.
Her neyse, işte böyle. Kelimelerle aram pek iyi değil.
Anyway, there we are.
Ama her neyse, oldu işte. Program bitti.
But anyway, there we are - the show's over.
- Cazenza ya da cadenza işte o, adı her neyse.
That's the "cazenza," "cadenza," whatever you call it.
Her neyse, işte o zaman başladı.
Anyway, that's when I started this.
Her neyse, sadece bir rüyaydı işte.
So it was only a dream after all.
Her neyse, sormamın nedeni buydu işte.
Well anyway, that's why I was asking.
İşte geliyor, adı her neyse.
Here comes what's-his-name.
Her neyse, sana çok müteşekkirim, hayatımı kurtardın. Bu yüzden işte etin, onu sana geri veriyorum!
Anyways, for being so grateful and saving my life, here's your flesh, I give it back!
Anjin işte, her neyse.
mickey : Angina, whatever.
Her neyse, öyle olmaya çalıştım. Her ne haltsa işte.
I tried to do it, whatever the fuck it is.
Her neyse, hepsi burada işte.
Anyway, they're all here.
Her neyse, işte bunlar.
Anyway, here they are.
Her neyse, kendine çekidüzen ver, işte iyi bir adam.
Anyway, tidy it up, there's a good chap.
- Bu... Adı neyse işte.
- That's... what's-her-name.
- O nasıl? Adı neyse işte.
- How's what's-her-name?
Bu o. Adı neyse işte.
It's what's-her-name.
Her neyse, buradayım işte.
Anyway, I'm here.
- Veya, her neyse hunt stevenson, işte burada - Tamam.
Or, as you say Hunt Stevenson, right here... ok.
Neyse ne, onu bekliyorum işte.
Yeah, well, anyway, I'm waiting for her.
Brocker mıydı, Brower mıydı, Flowers mı, işte her neyse.
Brocker or Brower or Flowers, whatever his name is.
Her neyse, işte orada.
Anyway, there it is.
her neyse 2842
neyse işte 50
işte 8558
iste 115
ister 23
istediğim 46
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
neyse işte 50
işte 8558
iste 115
ister 23
istediğim 46
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
işte orada 1649
iste orada 22
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
isterdim 117
işte böyle 2360
istediğin gibi olsun 39
istemiyorsan 36
isterseniz 150
istemiyorsun 47
istemez 58
ister misiniz 95
ister inan ister inanma 68
istemezdim 19
işte böyle 2360
istediğin gibi olsun 39
istemiyorsan 36
isterseniz 150
istemiyorsun 47
istemez 58
ister misiniz 95
ister inan ister inanma 68
istemezdim 19