English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ I ] / Itiraf

Itiraf tradutor Inglês

21,517 parallel translation
Ayrıca, itiraf etmesi gereken bir adam değildir.
Besides, he's not a man to reason with.
Bugün güçlü bir güçle ortaya çıkın, Üçlemenin çağrılması, Birliğin bir itirafı aracılığıyla
Arise today with a mighty strength, the invocation of the Trinity, through a confession of the oneness of the creator of creations.
İşlediği diğer bir suç onu aklayan bir adamın ya da işlemediği suçu itiraf eden birinin davasına mı bakacaksınız.
You want to exonerate a guy whose alibi was another crime or sell that someone confessed to a murder they didn't commit?
Sadece yolları kesişti ve Terry de itiraf etti.
You just say they crossed paths. Terry confessed.
Müvekkilime itiraf etti.
... who confessed his crime to my client.
Susan yarın tanıklık edecek, kürsüdeyken onunla biraz eğlenip sonra da itiraf ettirelim.
Susan wants to testify tomorrow, so let's have a little fun and make her confess on the stand.
Seninleyken yeteri kadar çile çekti, ve şimdi ise sen ona yaptığın şeylerin bedelini itiraf ederek ödeyeceksin. Bu çocuğa nasıl tecavüz ettiğini...
He's suffered enough under your care, and now you're going to fix that by admitting what you did... how you raped this boy...
... doğmamış çocuğun için para çalmasına, dair onu nasıl manüple ettiğini itiraf et.
... manipulated him to the point that he stole money for your unborn child.
Açıkcası bunu itiraf etmem gerekiyor, son zamanlarda kişisel problemlerle boğuşuyorum.
I felt that it was important for me to open up about a personal struggle I've recently been facing.
Seni dışarı çıkarmamın tek yolu, suçunu itiraf etmen.
The only way I see you getting out is if you admit guilt.
Az önce Annalise'yi zehirlemek istediğini mi itiraf ettin?
Did you just admit you want to poison Annalise?
Frank konusunda çıldıracağımdan korkarak yalan söylediğini kendin itiraf ettin.
You just admitted you lied to me'cause you were worried I'd freak out about Frank!
Ve yaptırdığınız her itiraf tersine dönerdi.
And having every conviction that you'd engineered overturned.
Eşiniz çoktan her şeyi itiraf etti.
Your wife already confessed to everything.
Karınızdan, galerideki soygun Marissa Kagan ve Phoebe Elliot cinayetleri için yazılı itiraf aldık.
We've got a signed confession from your wife admitting to the burglary at the gallery and to the murders of Marissa Kagan and Phoebe Elliot.
Tamamen gönüllü olarak itirafını yaptı.
Your wife's confession was entirely voluntary.
Sanırım kız arkadaş dün gece itiraf etmedi.
I take it the girlfriend did not confess last night.
Ne itiraf etti ne de tanık gösterdi. Yani sonuç olarak günü onun, Butch Callahan'la olan üzücü hayatının ıvır zıvırlarını araştırarak geçireceğiz.
She offered neither confession nor alibi, so, consequently, we will spend the day sorting through the flotsam of her sad life with Butch Callahan.
Timothy, itiraf et.
Timothy, admit it.
Ama sonuçta itiraf ettiler.
But still, they confessed.
Brian'ın itirafını izleyelim mi?
You ready for Brian's confession?
Wallace mahkemede itiraf videolarını izletmişti, ve sanıkların "ben yaptım" dediği görüntüler jürinin diğer her şeyi göz ardı etmesine yeter.
Wallace played the confessions at trial, and there is nothing like seeing the defendants say, "I did it,"
Ellerinde itiraf vardı.
Well, they had the confessions.
Brian itiraf etti, ve bileklikteki DNA'da doğruladı.
Brian confessed, and the DNA on the beads backs it up.
Peki, onun itirafı olmadan Rajvir'e saldıran kişinin o olduğu sonucuna nasıl ulaştınız?
So, without a confession from her how did you conclude that she was the one who assaulted Rajvir?
Müstehcen bir şakayı herkesin önünde yapamayan kız oraya fuhuş için gittiğini nasıl itiraf edecek?
When a girl can't even tell a risque joke in public how will she admit that she went there to solicit?
Size itiraf için bir fırsat veriyorum.
I'm gonna give you an opportunity to come clean.
Bak, itiraf etmeni istemiştim, bunu değil.
Look, I just wanted you to confess, not this.
Bir ortağın olduğunu itiraf mı ediyorsun?
You admit you have a partner?
Şu kötü Wells, puştun teki olan ama kötü olmayanla karıştırmayın Barry'nin annesini öldürdüğünü itiraf etti.
You see, the evil Wells, not to be confused with the dick-ish but not evil Wells, he confessed to killing Barry's mother.
Bakın, Addison'a kendimi farklı tanıttığımı itiraf ediyorum ama kaybolmasıyla bir ilgim yok.
Now, look, I admit that I misrepresented myself to Addison, but I had nothing to do with her disappearance.
Adım Jason Putnam ve bir şey itiraf edeceğim.
My name is Jason Putnam, and I have something to confess.
Sırrı olduğu ve onu itiraf etmesi için yapıyor.
It's because she's got something that she's hiding and this guy wants to expose her.
Artık itiraf ediyorum.
And now I'm going to confess.
İşte itiraf ediyorum.
This is my confession.
Yani bir tür itiraf ya da doğru adamı yakaladığımızı kanıtlamanın yolunu aramıyoruz.
So... we're not looking for some kind of confession or a way to prove we got the right guy.
Arthur Tetch'in itiraf ettiği diğer cinayet olan Patricia Naylor'ın,
The other murder that Arthur Tetch confessed to,
Zenginlik ve ırk, ceza verilmesinde herkesin itiraf edemediği kadar büyük bir role sahip.
Wealth and race presently play a far greater role in sentencing than anyone would care to admit.
Bu konuyu bildiğini itiraf mı ediyorsun?
Eventually, yes.
- İtiraf etmem gereken bir şey var.
Hey, I have a confession to make.
İtiraf ediyor!
It's a confession!
İtiraf etmeliyim, ben de sana karşı besledim.
I must admit, I've felt something for you at times.
İtirafın baskı altında yapıIdığını mı düşünüyorsunuz?
Are you saying the confessions were contaminated?
İtiraf olduğu için, Wallace'ın ona ihtiyacı olmamış.
With the confessions, Wallace didn't need her.
İtiraf olmadan...
Without confessions...
İtiraf ettiklerindeyse hepsi suçlu bulundu.
When they confessed, they were all guilty.
İtiraf et Joe.
Say it, Joe.
İtiraf etmelisin kesin bir sezgi bu.
You have to admit it has a certain flair.
İtiraf etmeliyim ki bende bir hayranlık oluşturmaya başladın.
I must confess you've become something of a fascination with me.
İtirafına gelen tepkiler.
This is the fallout to his confession.
İtiraf edeyim, profesyonelce olmuş.
I mean, I got to admit, this actually looks like the work of a pro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]