Itiraz yok tradutor Inglês
666 parallel translation
Neden askerlere itiraz yok?
Why don't you appeal to the soldiers?
Ve itiraz yok.
And no passes.
Onları haklasak mı? Bir itirazım yok.
[man # 2] S houldn't they be dealt with?
İtirazımız yok.
Not at all.
İtirazım yok.
No objections.
Hayır, tabii ki itirazımız yok.
No, no objections at all.
Soru yok, itiraz da yok. Kabul ediver.
No questions, no buts, just approve the loan
- Jim, itirazın var mı? - İtirazım yok.
Gentlemen, what is your verdict on Tom Calhoon?
Varlığına itirazım yok, yeter ki bizim işimizden uzak dursun.
I have nothing against his presence as it stands out of our small business.
Bir itirazım yok.
I don't mind.
Katil bir hırsızın asılmasına itirazım yok.
I got nothin'particular against hanging'a murdering rustler.
Bunu bir itirazım yok Bay Davies.
I'm not disputing that fact, Mr Davies.
İtirazın yoksa, Bayan Hunt ile biraz konuşmak istiyorum. İtirazım yok.
If you don't mind, I'd like a word with Miss Hunt.
- İtirazın yok mu?
- You wouldn't object?
Deniz Kuvvetleri'nin bir itirazı yoksa benim de yok.
I have no objection to that if the Navy hasn't.
Hayır, bir... bir itirazım yok.
I have no objection.
Bir itirazım yok.
- I have no objection.
Öldürülmeye bir itirazım yok ama bunu kuş kadar akıllı birinden duymak gücüme gidiyor.
I don't mind being killed but I resent hearing it from a character whose head comes to a point.
İtiraz yok beyefendi : hiçbir dayanağınız yok.
No arguments, mister : you ain't got a leg to stand on.
Hayır, hiçbir itirazım yok.
No. No objections.
Hiçbir itirazım yok.
In spades.
İtiraz yok.
- No arguments.
İtirazımız yok, Hakim Bey.
We have no objection, Your Honor.
Aslında, itiraz etmeye hakkım yok. Burada yabancı bir ülkedeyiz.
We're on foreign territory here.
İtiraz yok.
No arguements.
Buna bir itirazın yok, değil mi?
You don't mind that, do you?
Gerek yok. Sanırım sözünüze güvenecek kadar yeterli bilgiye sahibiz. Tabii itirazı olan yoksa.
I guess we have enough information to take your word for it... unless there are any objections.
Bu çok kötü. Karara itiraz etmediğimi düşünme ama inatçı olmakta ısrarlıysan yapacak bir şeyim yok.
I'm not saying I didn't argue the point... but if you insist on being stubborn there's nothing I can do.
Senin zengin olmaya itirazın yok, değil mi?
You ain't got no objections to bein'rich, have you?
- İtirazımız yok, değil mi?
- What? - We don't object, do we?
Eğer Albay Holland, Bay Rice'ın görüşlerini öğrenmek istiyorsa buna bir itirazım yok.
If Colonel Holland would like Mr. Rice's views, I have no objection at all.
Savunma makamının itirazı yok mu?
The defense has no objection?
iyi fikir, Sylvester.görüyorsun, pratik hiç bir fikre itirazım yok.
Good idea, Sylvester. You see, I've no objection to a practical suggestion.
Paraya bir itirazım yok.
I have no objection to money.
- O halde itirazım yok.
- Then I have no objections.
Teyze'nin yaşının küçük olmasına bir itirazım yok, ama niye bir teyze, yaşı ne olursa olsun, kendi yeğenine amca diye hitap eder, işte bunu anlayamıyorum.
There is no objection, I admit, to an aunt being a small aunt... but why an aunt, no matter what her size may be... should call her own nephew her uncle... I can't quite make out.
hayır, itirazım yok.
No, I don't mind.
Arkadaşıma ne söyleyeceğimi bilmek istemene itirazım yok.
I have no objection your knowing what I was going to tell myfriend.
Sanırım buna bir itirazın yok.
I assume you have no objection to me.
Hararete itirazım yok
I have no objection to heat
- İtiraz yok!
- No protests!
Erkeklerin dansına itirazım yok.
I don't object to the men dancing.
Tabii kadınların kalçalarıyla düşünmelerine bir itirazım yok.
I got nothing against women thinking with their hips.
Ona itirazım yok.
I have no objection to it.
- Hayır, hiçbir itirazım yok.
- No, there wouldn't be any objection.
İtiraz yok.
No fuss, now.
Bir şey daha : O sürüngeni yemeğe götürmene itirazım yok. Ama 6,60 dolar tutmak zorunda mı?
I don't mind you taking that creep to lunch... but why does it have to cost $ 6.60?
Sorumuz ve itirazımız yok.
No questions, no objections.
Savunma makamının itirazı yok.
The defence has no objection.
İtirazım yok.
No, I don't mind.
İtirazımız yok.
We have no objections.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73