English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ K ] / Kazandı

Kazandı tradutor Inglês

39,143 parallel translation
Ben kazandım, ben kazandım.
I win, you lose! ♪ I win!
Kazandım, kazandım, kazandım.
You lose! ♪ Win, win, win, win, win, win, win!
Yoksa hile yaptığınızı asla bilemeyecektim ve bu da demektir ki... Ben kazandım, sen kaybettin!
Otherwise, I never would have known that you cheated, which means that...
Ben kazandım!
I win, you lose!
Ben kazandım, sen kaybettin.
You lose! I win! You lose!
Her şeyi geride bırakmak istedim ama annem bu yaşanmışlıkları daima para kazandıracak bir yönteme dönüştürüyordu.
But my mother, she was always finding new ways to use my story to make a buck.
Bize vakit kazandırmaya çalışacağım.
I'm gonna try to buy us some time.
Ama ona zaman kazandırmamız lazım.
But we gotta buy him the time.
Michigan'da kazandınız.
Well, you've won one in Michigan.
Son yıllarında burs kazandığın görünüyor.
Looks like you won some scholarships in your last few years there.
Hayır, bak bizim kaçmamız için zaman kazandırdı.
No, look... he bought us some time to get out of here.
Kazandığın bir şey yok.
You've won nothing.
Sen kazandın, ben kaybettim. Kal burada.
Stay here.
Bunları karşılamak için yapılan ürünler çok para kazandırıyor. Omega-3 de bunlardan biri bence.
making products and that sort of thing and I'm convinced that's the omega 3 thing.
Öte yandan insanlara omega-3 hapı satmak ve balık yedirmek çok para kazandırıyor.
There's a lot of money in selling people omega 3 pills and getting them to eat fish.
Asıl sorun, doğru olanı yapmanın para kazandırmaması.
there is no money in doing the right thing.
Size statin, tansiyon hapı, kuvvetli artrit ilaçları, müshil, ve asit giderici satmak para kazandırıyor. Para orada.
There's money in selling you statins and powerful arthritis drugs that's where the money is.
Binlerce kullanıcının içinden bir kişiden Rybutol'un kazandırdığı muazzam yararları dinleyin.
Let just one person among thousands of users tell you about amazing benefits gained from Rybutol.
Sen kazandın. Buradayım ve yalnızım.
You win, I'm here, I'm alone,
Ben kazandım!
I win!
Bu çocuklar birleşerek biraz güç kazandılar.
Ok, so these kids took back some of their power by banding together.
Uzay yarışını onun sayesinde kazandık.
- We win the space race because of him.
- Görünüşe göre biz kazandık.
Well, looks like we win.
Eğer hiç biriniz kazanmadıysa, kim kazandı?
If none of you won, who did?
Hepimiz biraz önce Klon Savaşı'nı kazandık ve sen Ezra onu sona erdirdin.
We all just won the Clone War, and you ended it, Ezra.
Kasları sayesinde para kazandı. Bildiğiniz sokak infazcısı oldu adam.
Made some money with his muscle, being a street enforcer.
Kadın bir Grammy kazandı.
Woman won a Grammy. That's a fact.
Bu adam Jacobson inovasyon ödülünü kazandı.
Okay, this guy won the Jacobson Innovation Award.
Sanırım ben kazandım değil mi?
I think I win, right?
Çocuk Esirgeme hızlı hareket etmeye karar verirse, bu bize zaman kazandırabilir.
Could buy us some time if DCFS decides to move fast.
- Anne, kazandım!
- Mommy, I won!
Bu araç, Hammond, 1989'da 24 saat Le Mans yarışını kazandı.
Now that, Hammond, was the car that won the 24-hour Le Mans race in 1989.
Zenos bu ki bu da James May'in yarışı kazandığı anlamına geliyor.
It's the Zenos... which means James May has just won a drag race.
Yazı turayı kazanarak, James ilk atış hakkını kazandı. Ama onu şaşırtmak için bir atış planım var.
Having won the toss, James would be first to fire, but I had a cunning plan to thwart him.
Ben kazandım.
I won, then.
Onyılın başında ünlü ve eziyetli 24 saat yarışını üst üste 3 kere kazandı.
At the start of the decade, he had won the famous and gruelling 24-hour race three times on the trot.
Ama yarış boyunca tüm arabalar ya bozuldu ya da alev aldı. Bu sayede ezeli rakipleri Ferrari bir kez daha ilk 3 olarak zafer kazandı.
But during the race itself, all the cars broke down or caught fire, leaving bitter rivals Ferrari to take another one-two-three victory.
James başarıya biraz daha içkiyle kavurken tartışmayı kazandım ve fırlatmaya hazırlandım.
Whilst James toasted his success with some more drink I won the argument and prepared for launch.
- Mayının sinyalini yeniden kazandım.
I've reacquired the mine's signal.
Enteresan olan şey ne biliyor musun, setleri yapan adam Tony ödülünü kazandı.
What's exciting, The guy doing the sets won a Tony.
- Sen mi kazandın?
- Did you win?
Sivillerin çektiği acılar, Rusya'nın hava saldırılarıyla yeni bir boyut kazandı.
The suffering of civilians has entered a new chapter with Russia's air campaign.
- Bu tür haber uğultu oluşturup ödül kazandırır.
This is the kind of story that is gonna generate buzz and win awards.
Neden şimdi yapmıyorsun? Herkese birazcık zaman kazandırırsın.
Why don't you do it now, save everyone some time?
Galiba artık anlam kazandı.
- I see that. I mean, I guess it makes sense.
Bu da bize biraz zaman kazandırır. Ama çok değil.
Which saves us some time, but not much.
İkinize de zaman kazandıracak.
It'll buy you both some time.
Onun için canla başla uğraşmamızı sağlayacak özellikler kazandırmalıyız.
I mean, really give her something that we can sink our teeth into.
Eğer sen ve çocuk yapma konusuysa, tamam sen kazandın.
If it's between you and having kids, you win.
Steelers, Super Bowl'u kazandı.
The Steelers won the Super Bowl.
Ben kazandım.
I win.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]