Kaçış yok tradutor Inglês
1,059 parallel translation
Ama bu gemide senin için kaçış yok.
But there is no escape for you on this ship.
Ve bu cehennemden. Hiçbir kaçış yok. Buradan diğer cehenneme geçiyoruz!
And so from this hell... always without any break... we pass directly to the other hell, which is the same anyway!
Bir yandan senin için de üzülüyorum çünkü biliyorum ki, bu ormandan kaçış yok.
But I am also sorry for you because I know there is no escape from this jungle.
Bundan kaçış yok.
No escaping that.
Kaçış yok.
No escape.
Kaderimi sen çizeceksen, bundan kaçış yok.
"If my destiny is to be mounted by you, I can't escape it."
Sallarsın! Uzun lafın kısası, Marksizmden kaçış yok.
You see, brother, it's Marxism, that's what teaches us how to act.
Bundan kaçış yok bana!
No escaping that for me.
Bizden kaçış yok.
There's no way out.
Kaçış yok.
There's no escape.
Kaçış yok!
None escape! None escape!
Kaçış yok!
None escape. None escape!
Sana söyledim... burada... burada kaçış yok.
I told you... there's... there's no escape.
- Artık kaçış yok!
- There's no more runway!
Kaçış yok!
No slip-ups!
Kaçış yok, temiz ve sağlam!
No slip-up, nice and clean!
Ve oradan kaçış yok.
And there's no escaping that.
Kaçış yok.
There is no escape.
- Hiç kaçış yok mu?
- Is there no escape?
Ama kaçış yok.
But there will be no escape.
Derebeyi, kaçış yok!
Overlord, there's no escape!
Kaçış Yok.
There is no escape.
Bu sefer kaçış yok!
There's no escaping this one!
Kaçış yok.
There ´ s no escape.
Bizin için bir kaçış yok.
There ´ s no escape, for us.
Kaçış yok.
There's no way out.
Bu defa kaçış yok, Basil!
There's no escape this time, Basil!
Söyleyeyim, Bütün bu şeylerin hiç anlamı yok, eğer bir adam kaçırma söz konusu değilse.
I tell ya, the whole thing doesn't make sense unless it's a kidnapping.
Gazetede babamla veya kaçıranlarla ilgili tek haber yok.
- There's nothing in the paper about Daddy. - Or the kidnappers.
Tarantulanın kaçışı yok.
The tarantula has no way out.
Galanos'da bir şey yok. Bir kaç mağaza ve ev var.
Well, there's nothing in Galanos but a few stores and houses.
Benimle gelmediğin sürece bundan kaçınmanın bir yolu yok.
There's no way you can avoid it unless you come in with me.
Ama Picasso'nun öyle bir kaçış şansı yok.
But no escaping for Picasso.
Bundan kaçınmanın bir yararı yok
There's no point in avoiding it
Azgın Kara İblis ileri atıldığında..... Arthur ve şövalyeleri için kaçış yolu yok gibiydi. Ama ansızın, animatör ölümcül bir kalp krizi geçirdi.
As the horrendous Black Beast lunged forward... escape for Arthur and his knights seemed hopeless... when suddenly the animator suffered a fatal heart attack.
Ondan kaçınıyordum... Çünkü Şef Law'a Bai Du Kalnının entrikasını haber vermeliydim Böylece Sin Ha Klanı yok olmayacak
I avoided him on purpose so I could inform Chief Law of Bai Du clan's treachery so Sin Ha clan wouldn't fall for it
Bir kaçış planınız yok muydu?
You came in here, and you didn't have a plan for getting out?
Son savaş yıldızının yok oluş anını kaçırmak istemiyorum.
I don't want to miss a moment of the last battlestar's destruction.
Burada haydutları cezbedecek bir kaç gümüş şamdan dışında,... hiç bir değerli şey yok.
There is no wealth here to attract criminals other than a few silver candlesticks in the chapel.
Artık kaçışınız yok!
You want to kill, huh?
Tanrı bilir kaç kişiye bir sinyal göndermeye çalışıyor. - Peki, o zaman güvenliği arttıralım. Hayır, zamanımız yok.
So I convinced them I didn't, and now they think I'm seeing a married man.
Hatch'in kaçışının benle ve takımımla hiç bir ilgisi yok.
Hatch's escape had nothing to do with my team.
Çok parası var değil mi? Abisi Florida'daki hapishanede öldürülmek üzere ve biz onu kaçıracağız. Hiçbir şeyi yok.
He " s got a lot of money, has he?
Benim yöntemimi izlemek istiyorsanız çalışmak zorundasınız, kaçışınız yok!
So if you wanna follow My example You're gonna have to work There's no escape
Bugünden bir kaç yıl sonra, bütün bunlar, bütün her yer, her şey, yok oldu, sadece yok oldu.
A few years from now, all this, this whole place, everything, it's gone, just gone.
Bu yanlış anlamayı tamamen yok etmek için kaç kadını elde etmem gerekiyor?
How many women do I have to conquer to lay to rest this misconception?
Fare yok ki, kaçıp gitti.
No Mouse today. He's run away.
Kimse evde yok şimdi ama Bess ve ünlü sportmen yaşamı sana yalnızlığın acısını, korkutup kaçıracak malı veriyor.
Ain't nobody home now but Bess and old Sportin'Life giving you the stuff for scare away them lonesome blues.
Gerçeklikten kaçış. Engellerin olmadığı bir hayat. Sorumluluk yok.
An escape from reality, a life with no frustrations, no responsibilities.
Bir kaç kötü kabus dışında fazla bir şeyi yok.
he doesn't have much going on except some really horrible memories.
Sizin yaşınızdaki bir insanın buraya gelmesi için ya birinden kaçıyor, ya da gidecek yeri yok.
A man your age comes to a place like this, either... he's running from something or he has nowhere else to go.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65