Konuşma yok tradutor Inglês
452 parallel translation
- Konuşma yok mu?
- No speech?
- Konuşma yok.
- No speech.
- Konuşma yok mu?
- No speech? - No.
- Hayır. Tanrı aşkına, konuşma yok.
For heaven's sake, no speech.
Konuşma yok.
No talking!
Bayan Kent daha fazla konuşma yok.
Now Mrs Kent, no more talking.
- Konuşma yok.
- No talking.
Bu son hali, fakat konuşma yok.
This is a final cut, but without narration.
Hayır, konuşma yok Helmut.
No, not a speech, Helmut, no.
Sıradan bir konuşma yok.
This is no ordinary conversation.
Konuşma yok, sadece dinleyeceksin.
No talking, just listening.
Konuşma yok.
No bid.
- Konuşma yok.
No talk.
Başka konuşma yok artık.
No more talk now.
Konuşma barın menüsünde yok ama sorabiliriz.
Talk is not on the bar menu, but we could ask.
Bu konuşma din içeriyor, ama sosyal hayattan tek ipucu bile yok.
This speech contains the religious ideal, but there's not a single hint of a social one.
Konuşma hakkım yok mu?
Well, haven't I the right to be heard?
- Henüz yok, hala konuşma aşamasındayım.
- Not yet, but I've talked to Horace.
Bos konusma yok.
No beating about the bush.
Beni uyarmana lüzum yok, onun konuşma şekli böyle.
Oh you don't have to warn me, that's just the way he talks.
- Bu adamların burada konuşma ihtimali yok.
These fellows are not liable to talk around here.
Konuşma hakları yok.
They have no right to talk.
Teğmen, bunu sizinle konuşma yetkim yok.
Lieutenant, I'm not free to discuss it with you.
Hayır konuşma yapmak yok.
- No. No speeches.
Korkacak bir şey yok. Hayır, konuşma.
There's no need to be frightened.
Konuşma isteğim yok.
I don't feel like talking.
İrticalen konuşma kabiliyeti kesinlikle yok.
He is completely unable to speak ex-temporary.
Komisyon yok ve ücret yerine bir sürü konuşma duyuyorsun.
No commissions and you get a lot of talk instead of salary.
Yönetmelikte albayın yarım dolarlık bir teğmenle konuşma zorunluluğu yok.
- He doesn't wanna talk to you, that's all. It's nothing in regulations says that the colonel has to talk to four-bit lieutenant!
Konuşma özgürlüğü yok mu?
No freedom of speech, eh?
Bayan Bertholt, davayı mahkeme dışında konuşma özgürlüğüm yok.
Mrs Bertholt, I'm not at liberty to discuss the case outside of the courtroom.
Konuşma yok.
No talking.
Nedeni yok, sadece konuşma olsun diye.
No reason, just to talk
Hayır, kadınların konuşma hakkı yok.
No, woman don't got to need right to talk.
Güvenliktekiler soruşturmayı derinleştirene kadar sizinle konuşma iznimiz yok.
We are not allowed to speak with you until the security people have made further investigations.
Maurice ile 10 dakikalık konuşma filan yaptığım yok.
I am not having any 10-minute chats with Maurice.
Konuşma yapmakta üstüne yok.
You're very good at making speeches, Parmen.
Sanığın konuşma alışkanlıklarının davayla bir ilgisi yok.
The defendant's speech habits are immaterial.
Hiç belirti yok efendim, suçlayıcı bir konuşma da...
No indications, sir, no suspicious talking.
- Konuşma izni yok.
- He's not allowed to talk.
Konuşma hakkım yok.
I'm not free to talk.
Konuşma hakkım yok mu?
Don't I get to say nothing?
Hayır, konuşma. Hiç yararı yok.
It's pointless even trying to discuss this now.
Flo, kimsenin benim içim konuşma yapmasına ihtiyacım yok. O yüzden, şakalarına beni karıştırmazsan çok sevinirim.
Flo, I really don't need anybody making speeches for me... so I'd appreciate it if you'd just leave me out of your jokes, okay?
Bu filmde, hiç konuşma bölümü yok!
There are no speaking parts in this movie :
Bak, uzun bir konuşma için zamanım yok, tankeri senin kullanmanı istiyorum.
Look, I don't have time for long speeches, I want you to drive the tanker.
Veda partisi yok. Konuşma filan yapmak istemiyorum.
No farewell parties. I don't wanna make a speech to anyone.
Yok! Benimle asla Macarca konuşma.
Don't speak Hungarian at all.
Telefon şirketi, yapmadığım bir konuşma için $ 80 istiyor. Yapabileceğim hiçbir şey yok.
Phone company charges me $ 80 for a phone call I never made, nothing I can do about it.
Kapa çeneni, senim konuşma hakkın yok!
You shut up you have no right to speak
Eğer jeton yoksa artık konuşma da yok.
If I don't hear the coins, this is the end of the conversation, you got it?
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa o 24
yok etmek 16
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa o 24
yok etmek 16
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65