Küs tradutor Inglês
372 parallel translation
Dinle, bir tanem. Bana küs, benimle eğlen, benden nefret et... ama bu hasretlik yetti artık.
Now, my farthing, chide me, mock me, hate me... but don't send me away.
- Şansına küs.
- Tough luck, halfback.
- Şansına küs.
- You're out of luck.
Şansına küs, ıskalamışsın.
It's your bad luck you missed him.
- Şansına küs Pfiffer.
- Tough luck, Pfiffer.
Haklıysan, şansına küs.
If you're right, it's your hard luck.
Onlara rastlarsan şansına küs zaten.
If you run into them, you'd be out of luck anyway.
Şansına küs, Flynn.
Tough luck, Flynn.
Şansına küs ki hayır.
No, you're out of luck.
O halde şansına küs.
Tough luck, then.
Ama diğer türlü boş gezen de kendisine küs olduğu içindir.
But there's the other kind... the man who's idle in spite of himself.
- Bana küs olduğunu sanıyordum.
- l thought you weren't talkin'to me.
- O iş ne oldu, Allenby? - Şansına küs, Corry.
AND THEY'RE NOT EVEN REVI EWING CASES OF HOM ICI DE.
Şansına küs!
Tough luck!
Benimle küs müsün?
Are you angry with me?
Niye küs olayım ki?
Why should I be angry?
Şansına küs.
Bad luck.
- Şansına küs!
You are unlucky!
Şansına küs evlat.
No dice. You infect the whole place,
Şansına küs, denizci.
Tough luck, sailor.
Şansına küs, Karl.
well, bad luck there, karl.
- Şansına küs.
- Break, your ass.
Birbirimizle küs değilsek tabii...
If we're still on speaking terms, that is.
- Şansına küs.
-'Hard luck.
Şansına küs, Eugene.
Too bad, Eugene.
Küs olduğumuz zamanlarda bile birbirimizin düğmelerini açardık.
Even when we weren't at speaking terms we always buttoned each other up.
Şansına küs, Karl. Cevap Westham United.
It is, in fact, West Ham United.
Şansına küs Julie.
Tough luck, Julie.
Küs değiliz, değil mi?
No hard feelings, I hope.
Geç geldin. Şansına küs.
You see, you come too late.
Her ne kadar çocuklar gibi birbirimize küs olsak da geceleri telepati yoluyla birbirimizle görüşüyorduk.
Even as children, whenever we were apart, we would meet through telepathy at night.
- Uzun süre küs kalamayacağınızı biliyordum.
- I knew you couldn't stay mad for long.
- Kavgalı mısınız, küs müsünüz?
- You had a fight?
Küsersen küs ördek gibi yüz!
You lose. - Eastern Europe.
Kaderine küs.
Sorry, Vern.
Şansına küs, kurtçuk.
Tough luck, maggot.
Şansına küs, Al.
Deuces, Al.
Şansına küs. Seni şeytan bile almaz.
Even the devil wouldn't have you.
Şansına küs.
Fat chance.
Şansına küs, Swensen!
Tiny bubbles up your nose, Swensen.
Steve ile aramızdaki ilişkide, küs olmamız dışında beni rahatsız eden bir şey daha var. İlişkimizde ilk kez ondan sır saklıyorum!
What's bothering me about Steve is that, not only are we not talking but this is the first time in our relationship I've kept secrets from him.
YOldalar,..... gittikleri yerde de telefon yok, şansına küs.
They're on the road and where they're going, there are no phones, so you are outta luck.
Şansına küs, Lefort.
Tough luck, lefort.
Sana küs değilim.
I'm not mad at you.
- Kes şunu, lütfen! - Küs müsün bana?
Are you cross with me?
Kaderine küs.
Take thy fortune.
Sen küs bakalım!
Nothing serious.
- Şansına küs.
- Hard luck.
Küs müyüz?
Sorer?
Küs ayrıImamızı istemem.
I wouldn't want us to finish up hating each other.
Şansına küs, çocuk.
- No.
kusura bakma 1152
kusura bakmayın 909
kuşum 23
kusursuz 113
kusura bakma ama 29
kusuruma bakma 61
küstah 56
kusuruma bakmayın 108
kusura bakmayın ama 27
kusura bakmayın efendim 20
kusura bakmayın 909
kuşum 23
kusursuz 113
kusura bakma ama 29
kusuruma bakma 61
küstah 56
kusuruma bakmayın 108
kusura bakmayın ama 27
kusura bakmayın efendim 20
kusura bakmazsanız 22
kusma 19
kuşlar 80
kusurumuza bakmayın 21
kuşkusuz 237
kusacağım 96
kuş beyinli 35
küstahlaşma 16
kusma 19
kuşlar 80
kusurumuza bakmayın 21
kuşkusuz 237
kusacağım 96
kuş beyinli 35
küstahlaşma 16