Müthiş bir şey tradutor Inglês
761 parallel translation
Müthiş bir şey.
This is swell.
Kendi ayaklarınla zirveye tırmanmışsın. Bu müthiş bir şey.
You've made the most of yourself unassisted, and that's grand.
Elimizde müthiş bir şey yok.
We've got nothing exciting enough.
- Müthiş bir şey.
- That's marvellous.
Çok müthiş bir şey değil, ama illa istiyorsanız, işte bu haftaki sayı.
It isn't much, but if you insist. Here's this week's.
Punchy kadar müthiş bir şey bulmak haftalarını almıştır herhalde.
You must've searched for weeks before you found anything as divine as Punchy...
Başıma müthiş bir şey geldi.
The most wonderful thing has happened to me.
O kadar müthiş bir şey değil, Doktor.
Nothing spectacular, Doctor.
Müthiş bir şey değil mi, babalık?
Isn't that great, Pop?
Bu müthiş bir şey!
Brother, that's really somethin'.
Beni beklediğini görmek müthiş bir şey.
It's so thrilling to find you waiting for me.
- Müthiş bir şey oldu.
- The most wonderful thing.
Evet, ikisinin bir arada olması müthiş bir şey.
Yeah, I think it's great them being out there together.
Bence bu müthiş bir şey Vince.
I think it was wonderful, Vince.
- Müthiş bir şey.
It's formidable.
Bravo doğrusu! Ne müthiş bir şey!
Such wonderful water pressure.
İnsan başını uzun süre arkaya çevirirse ya da bakarsa müthiş bir şey oluyor.
If you look long enough with your head tilted to one side it gets scary.
Müthiş bir şey mi?
Scary?
- Müthiş bir şey yapmış olmalısın.
- You must have done something wonderful.
- Bu büyük bir şey, değil mi? - Müthiş bir şey tutmuşsunuz bayan. - Bu çok güzel.
Did you hear what that fellow said about paying $ 65 a dayjust to fish?
Bebek, bu müthiş bir şey değil mi?
Yes, but what about after we file? - File what?
Müthiş bir şey.
Amazing.
Birden aklıma geldi, Reggie, benim kayınbiraderim son görüşmemizde hiç kimsenin bilmediği müthiş bir şey bildiğini söyledi.
I was thinking that if Reggie, my brother-in-law... If Reggie got hold of information like this information it's likely that would be the last time anyone would ever see or hear of dear old Reggie.
Müthiş bir şey!
Sounds great.
Müthiş bir şey.
Absolutely fantastic.
Müthiş bir şey bu sevgilim.
Oh. Why, that's wonderful, darling.
Bu yüzden, evlilik hayatı bana hiç de müthiş bir şey gibi gelmiyor.
So I don't see married life as something terribly beautiful.
Müthiş bir şey var. Parkta.
I've got something fab for the end.
Müthiş bir şey oldu.
Something fantastic's happened.
Bu müthiş bir şey.
It's marvelous.
Olduysan, müthiş bir şey tabii.
And when you do, it's great.
Ne müthiş bir şey!
This is so exciting.
Çok müthiş bir şey oldu.
A most fascinating thing happened.
Arkadaşını ele vermemen, müthiş bir şey.
You haven't squeaIed on your pal.
Bu müthiş bir şey. Sizce de öyle değil mi?
It's magnificent, don't you think?
Bu müthiş bir şey.
Now, this is terrific.
Müthiş bir şey.
I mean, this is terrific.
Oh, bu müthiş bir şey. Onu yeniden bağlatabilir misin? Evet, fakat hangisini önce istiyorsunuz?
It is my understanding, sir, that you and the victim had a falling-out.
Hiç de o kadar müthiş bir şey değil.
isn't all that... isn't all that great really.
Oh, burada olmak müthiş bir şey
Oh, it's just great to be here.
Ne kadar müthiş bir şey.
What an amazing thing. Don't do that.
Müthiş bir şey!
A hell of a thing!
Bu karım için müthiş bir şey olur.
This would be a terrific thing for my wife.
Sana müthiş önemli bir şey sormak istiyorum.
I just wanted to ask you something frightfully important.
Müthiş hayatın hakkında bilmem gereken başka bir şey var mı?
Is there anything more I should know about your fascinating life?
Ama müthiş cezbedici bir şey.
But it is too tempting.
- Fantomas. - Aman Tanrım, müthiş bir şey bu.
Fantomas.
Böyle müthiş bir öğle yemeği ve bol miktarda... şaraptan sonra yapmak isteyeceğim tek şey var.
After a great lunch like that - plenty of wine - there's only one thing I wanna do.
Müthiş bir tip, 50 yaşında, düzgün kesimli gri saçlar, öyle bir şey işte.
He's this real distinguished type, 50, gray hair, crew cut, sort of like that.
"Bu benim biricik hayatım..." "... ve bu, öylesine müthiş, öylesine feci, öylesine kısa ve sonsuz bir şey ki! " " Üstelik hiçbirimizin ondan canlı çıkma şansı yok! "
This is my one and only life and it's a great and terrible and short and endless thing and none of us come out of it alive.
Şey, dinleyin, sanırım müthiş bir fikir.
Well, listen, I think that's a terrific idea.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17