Ne yok tradutor Inglês
16,502 parallel translation
Ee ne var ne yok?
So, how have you been?
Ne var ne yok?
What's going on?
Ne var ne yok?
What's new?
Ne var ne yok ortak?
What's up, partner?
- Ne var ne yok?
- What's up, what's up.
- Ne var ne yok B?
- Yo, what's good with you, B?
Ne bileyim konuşacak pek bir şey yok gibi bence.
I don't know. I mean, it just doesn't feel like there's much to talk about now, right?
Ne yaptığım konusunda hiçbir fikrin yok. - Hiçbir şeyim kalmadı.
you have no idea what I did.
- Koca gemiyi yok edebiliriz falan diyordun ona ne oldu?
- What happened to : "We could destroy the whole ship"?
- Ne, yok? !
- It's not like I can be Anu!
Yok ya... Sen sürekli meşgulsün ne yaparım ben orada...
You're always so busy...
Ne öğreniyorsun? Bir şey yok!
I invented the selfie myself!
- Ne var ne yok?
We have organic green teas...
Ne diyeceğim... Bundan sonra biyodinamik şarap yok.
Listen... no more biodynamic wine.
- Numaram yok da ne demek?
- What do you mean? You don't...?
- Ne oldu? Kimsecikler yok mu?
- Oh, no, what's going on?
Yok artık, bunlar da ne böyle?
Jesus Christ. What are these, man?
Bana emanetimin ne kadar değerli olduğunu hatırlatmana gerek yok.
You don't have to remind me how precious my cargo is.
Ama bak ne diyeceğim, benim onların korumasına ihtiyacım yok.
Well, guess what, I don't need their protection.
Arabamın ne kadar değerli olduğunu hatırlatmana gerek yok.
You don't have to remind me how precious my cargo is.
Eğer bana hatırlatmak gerek yok. Ne kadar değerli benim kargo olduğunu.
You don't have to remind me how precious my cargo is.
Ne yazık ki, biz hemen oynamak için vaktim yok.
Unfortunately, we don't have time to play right now.
Ne demek tedavisi yok?
What do you mean, there is no cure?
The Mikaelson'lar artık yok, yani, evet, sonucu ne olursa olsun!
The Mikaelsons are gone, so, yeah, consequences be damned.
Ne zaman bir şey görecek olsam.. .. hepsi yok oluyor.
Every time I get close to seeing something, it all just fades away.
Onun ne istediğinin bir önemi yok artık!
It doesn't matter what she wanted!
- Freya, bu onu yok eder. - Durumun ne olduğunu..
- Freya, that will destroy her.
- Van. Başının ne kadar belada olduğuna dair en ufak fikrin yok dostum.
- Van, you have no clue what sort of trouble you're in, man.
Doğru, ne zamandır başımızı kaşıyacak vakit yok.
Of course, we've been busy this whole time.
- Yok, ne istersen söyleyebilirsin.
No, I mean, you can say what you like.
Hepten yok olsa belki daha kolay olur diye düşünüyorum. Ne dersin?
I'm thinking maybe it's easier if he's lost altogether, what do you think?
Hepsinin ne zaman ısrar edip ne zaman duracaklarını bilecek zekası yok.
They're not all gonna have the brains to know when to insist and when to... to stop.
Ne oldu? Yok mu?
Oh, what's that?
Ne kadar derine kazarsan kaz önemi yok, asla karımı öldürdüğümü ispatlayan bir şey bulamayacaksınız.
No matter how much you dig, you'll never find anything to prove I killed my wife.
- Ne oldu? - Yok bir şey.
What's wrong?
Başımda kafa yok ki. Nereye gideceğini ne bildin?
Well, I'm not wearing a head, so how can you tell where my eyes are gonna end up?
Benim ne düşündüğümün önemi yok, bu onu ilgilendiren bir konu.
Whether I do or not, it's her business now.
Doktor Palmer zırhının bir parçasını 1975'te bıraktığında ne olduğunu unuttun mu? Central City neredeyse yok oluyordu.
Do you not recall happened when Dr. Palmer left a bit of his suit back in 1975 and nearly destroyed Central City?
Matt'in başından her ne geçiyorsa şu an için hayatında başka birisine yer açacak imkanı veya isteği yok.
Whatever is going on with Matt, he's... he's either not capable or... or not willing to make room for anything else in his life... right now.
Ne dediğin hakkında hiç bir fikrin yok.
You have no idea what you're talking about.
Ne pahasına olursa olsun yok edilmesi gerek.
It must be extinguished at all costs.
Hiç ses yok. Ne kal atışı ne bir şey.
There's no sound, there's no heartbeat, there's nothing.
Ne "Teşekkür ederim" yok mu?
What, no "thank you"?
- Ne demek imkanı yok?
What do you mean "no way"?
Yok. Adam'la aranızda her ne olduysa, Kara, kendi kişisel meseleniz.
No, whatever happened between you and Adam, Kara, is your own personal business.
Fazla alanımız yok, işsizlik var, başkaldırma var. Ancak en büyük sorun ne biliyor musun?
We have lack of space, unemployment, bad behavior, but you know what I think the biggest problem we have is?
- Hiçbir şeye girdiğim yok Corrado Galasso her ne iş yapıyorsa kendini ilgilendirir.
- I ain't getting into anything. Whatever Corrado Galasso wants to do with his business is his business.
İç İşleri'ndeyken, Hickman'ı ben kovmuştum, o yüzden onun ne kadar rezil biri olduğunu bana anlatmanıza gerek yok.
I fired Hickman when I was in Internal Affairs, so you don't need to tell me how reprehensible he was.
Ne zaman gidebileceğini sorup duruyor, onu tutabilecek bir şeyimiz de yok sahiden.
He keeps asking when he can leave, and we really don't have anything we can hold him on.
Ne çeşit şeyler Kemik iliği yok.
What kind of stuff? I have no bone marrow.
Sanmam, ama kılısenın mevcut personelıyle ılgılı onlıne bılgı yok.
I wouldn't think so, but I'm not finding a great deal of information online about the church's current staff.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65