Nefes al tradutor Inglês
11,917 parallel translation
Nefes al, gözlemle, öğren.
Breathe, observe, learn.
Nefes al.
Breathe.
- Nefes al.
- Just breathe.
Nefes alıp ver ve benimle konuş.
Breathe, breathe and talk to me.
Nefes alışında sorun yok.
She seems to be breathing ok.
Nefes al, nefes al.
Breathe, breathe. Breathe, breathe.
Bölüm "Sadece Nefes Alırken Özlüyorum Onu" Çeviri : tufeno
♪ You're so sure of?
Derin nefes al.
Deep breath.
Nefes al Nora.
Breathe, Nora.
Konuşma, nefes al sadece.
Don't talk. Just breathe.
Patron, nefes al!
Boss, breathe!
Senden bir kilo un satın aldım. Ve hala nefes alıyorsun.
I bought a kilogram of baking powder from you... and you're still breathing.
Nefes alıyorum.
Breathing.
Mac, nefes al.
- Mac, take a blow.
Bir nefes alıyorsun derin bir nefes ve sıcak havayı içine çekiyorsun.
And you take a breath, a deep breath, and you breathe in the warm... warm air.
Nefes al.
Just breathe.
Nefes al.
Shh, shh, shh. Breathe.
Siktir, hâlâ nefes alıyor.
Damn, still breathing.
Bebeğim, nefes al!
Breathe, baby girl!
- Nefes al.
- Breathe.
Nefes al, tadını çıkar.
- Breathe. Savor.
Ama bu şoför hâlâ nefes alıyor.
But this driver? He's still breathin'.
Biraz derin nefes alır mısın?
Can you just take a few deep br...
Derin nefes al.
Oh... deep breath.
İçelim hadi gel, nefes alırken hâlâ ~
♪ Come let us drink while we have breath ♪
En nihayetinde bu gezegende sadece yürüyoruz, nefes alıyoruz havayı koşullandırıyoruz.
I mean, after all, we're just walking around on the planet, breathing, conditioning the air.
Nefes alışı hızlanıyor.
His respiration rate is rising.
Nefes al, Loman, nefes al.
Breathe, loman, breathe.
Nefes al. Nefes al.
Breathe, breathe.
Alex, çok hızlı nefes alıyorsun.
Alex, you're hyperventilating.
- Benimle birlikte nefes al.
- Breathe along with me.
Nefes alıp vermeye devam etmesini söyle.
Tell her to keep breathing.
Oh, bu arada, lütfen, Laird, nefes al.
Oh, and by the way, please, Laird, breathe.
Nefes al, nefes ver. Yavaş nefes al.
Just in and out.
Kendi nefes alıp verişlerime takmıştım.
I became obsessed with the sound of my own breathing.
Nefes alıp verişi bile duyuluyor.
You can actually hear her breathing.
Hâlâ nefes alıyor.
She... She's still breathing. I...
En azından kızlarım bir adamla işlerini bitirdiklerinde adam hâlâ nefes alıyor. Genelde yani.
At least when my girls are done with a man, he's still left drawing breath.
Değerli minik Horace'ım iki nöbet geçirdi, zar zor nefes alıyor.
My darling little Horace has had two fits and now he's barely breathing.
Sadece nefes alıyordu.
He just breathed. He just breathed.
Onun nefes alışıydı, eminim.
I know it was his breathing. I know it was his breathing.
Nefeslerini yavaşlat, derin nefes al.
I want you to slow down your breathing, take deep breaths. In and out.
Derin bir nefes al ve ver.
Deep breath in... and out.
Nefes al tatlım.
Honey, honey. Honey, just breathe. Breathe, breathe, breathe.
- Zor nefes alıyor.
- She's barely breathing.
Lütfen nefes al.
Please, please.
Nefes al Will, haydi!
Breathe, Will, come on!
Bana geri dön, nefes al.
Come back to me, breathe.
Derin derin nefes alıyorsun ve diğer çocuk kollarıyla seni kaldırıyor ve düşüyorsun.
You breathe real hard and another kid
Nefes burundan alınsın diye ağız kapatılır.
Up the nose. Bung the mouth.
- Derin bir nefes alın.
- Take a deep breath.
nefes alma 21
nefes alamıyorum 272
nefes alamıyor 31
nefes alabiliyor musun 16
nefes alıyor 58
nefes alıyor mu 17
nefes almaya devam et 20
nefes alın 39
nefes almıyor 72
all right 20
nefes alamıyorum 272
nefes alamıyor 31
nefes alabiliyor musun 16
nefes alıyor 58
nefes alıyor mu 17
nefes almaya devam et 20
nefes alın 39
nefes almıyor 72
all right 20
allo 25
alex 1064
alice 882
alvarez 41
allah rahmet eylesin 22
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
allah 1043
alan 546
alex 1064
alice 882
alvarez 41
allah rahmet eylesin 22
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
allah 1043
alan 546